Devlet Star Gazetesi ve Televizyonu'nun sadece işletmesine ve muhasebesine el koymalıydı. Cem Uzan gidince gazete ve televizyon tetikçi ve şantajcı kimliğinden sıyrılır, olağan yayına döner, uygun bir zamanda da satılır, Uzanlar'ın zararlarının bir bölümü kapatılırdı.
Ancak iktidar tuttu gazete ve televizyonun yayın yönetimine el koydu. Genel yayın müdürü tayin etti. Kimi yazarlara yazı yasağı getirdi... Böylece halkın parasıyla iktidar yanlısı yayın organları yarattı. Akıl alır gibi değil. Üstelik bu şekilde gazete ve televizyonun satış değeri de düşürülecek, yarın bunlara alıcı bulunması da mesele olacak... Bu iktidar sadece kamu çıkarı yönünde hareket ettiği konusunda inandırıcı olamıyor...
Dinimiz başkalarından nefret etmemizi sağlamakta ama bizi birbirimizi sevdirmeye yetmemektedir.
Bizim insanımız etiği sever, hele mangalda olursa bayılır.
Moskova'da Türk şirketi Koçak'ın yaptığı yüzme havuzunun çatısı çöktü, 28 kişi öldü, 100'den fazla insan yaralandı...
Bu olayı bir yana koyup, Türk - Rus İşadamları Derneği'nin yayın organı Pusula'da yayımlanan bir ankete değinelim. Ankette soruluyor:
- Aldığınız Türk mallarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Genelde memnun kaldım, diyenlerin oranı yüzde 12... Geri kalan ya beğenmiyor ya Türk malı almıyor...
Bir ülkenin gelişmesi komşularıyla ticaretine ve ekonomik işbirliğine çok bağlı... Rusya ile ilişkimiz bu açıdan pek umut vermiyor.
Milli Parklar Genel Müdürlüğü Gelibolu'ndaki şehitliklere girişi paralı yapma kararı aldı. Karar her yıl Çanakkale'de ölen dedelerini anmak için gelen Avustralya ve Yeni Zelandalıları haklı olarak öfkelendirdi... Çünkü alınan kararda para çarpma niyeti çok açık... Geçen yıl Londra'ın ünlü botanik bahçesi Kew Gardens'a gitmiştik. Herkes küçük bir ücret karşılığı içeri giriyordu. Ama o kadar çekici hediyelik eşya, kartpostallar, kitaplar, CD'ler, bitki tohumları vs. satılıyordu ki içerde... Giriş ücretinin on katını seve seve harcıyordunuz.. O türlüsü galiba bize zor geliyor... Haraç kolay...
Ayasofya İtalyanlara...
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, "Müzelerin işletmesini özel şirketlere devredeceğiz"diye bir açıklama yapmıştı... Müsteşar Yardımcısı İsmail Kökbulut, tamamlayıcı bir demeç verdi:
- Ayasofya Müzesi'ne İtalyanlar talip geliri 2 katına çıkaracaklarını söylüyorlar...
Kültür Sanat Sen Başkanı Bilal Şimşir, bu rezalete dikkat çekmek için yırtınıyor.. Nafile...
Konya'da onlarca yurttaşın ölümüne neden olan Zümrüt Apartmanı davası yakında başlayacak. Zümrüt davası da Veli Göçer davasına mı dönüşecek? Veli Göçer davasının gönüllü müdahil avukatı Filiz Saraç hem Göçer hem Bingöl davası sürecinde gördüğü aksaklıkları not halinde göndermiş.. Uyarıları dikkatlere sunalım...
* Veli Göçer dava dosyası, sanığın can güvenliği gerekçesiyle Yalova'dan Konya'ya nakledilmişti. 168 kişinin öldüğü bu olayın şikâyetçileri 12 saat uzaklıktan gelip giderken özellikle kış aylarında zorluk çekmişlerdir.
* Göçer davasında devlet memuru sorumlular yargı önüne çıkarılamamıştır. 4483 sayılı memur yasası memurlara dokunulmazlık sağlayan bir yasa gibi kullanılmıştır. Bilinçli göz yumma sanığı memurlar dahi adalet önüne çıkarılamamıştır.
* Devlet memuru sorumlular hakkında yapılan müfettiş incelemesi yetersizdir. Soruşturmalar gizli yapılmakta, raporların içeriği konusunda bilgi verilmemektedir.
Görevi ihmal suçlarında dava zamanaşımı sürelerinin 2 yıldan ibaret olduğu da unutulmamalıdır.
* Bingöl depreminde yıkılan binalar kamu binalarıydı. Buna rağmen kamu binaları halen "Yapı Denetimi Kanunu" kapsamında değildir. Bu hata mevzuatta düzeltilmemiştir.
* "Teknik Uygulama Sorumluları" yapı sahiplerinden, müteahhitlerden maaş alarak denetleme yapmaktadırlar. TUS'un özerk kurumların temsilcisi olarak kontrol yapmalarına ilişkin bir düzenleme halen yapılmamıştır.
Sonuç... Deprem, afet ve yıkım sonralarında siyasetçilerin takındığı üzüntü maskesi sahtedir. Felaket sonralarında sırasıyla önce devlet ve belediye yetkilileri, peşinden müteahhitler kurtarılmaktadır... Zümrüt davası benzer seyri izleyebilir... Dikkatli olunmalıdır.
