AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hans Jorg Kretschmer, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ'un imam hatip liselerine yönelik açıklamalarını eleştirmiş. "AB'de böyle bir şey hayal bile edilemez" demiş.
Kretschmer'e katılıyoruz.
Demokrasilerde askerin iç siyasetle ilgili görüş bildirmesi olağan sayılamaz.
Fakat naçizane birkaç soru da biz soralım...
AB'de yargıç, savcı, vali, bakan olacak kişilerin önce papaz okullarında okuması düşünülebilir mi?
AB'de bir başbakanın meşruluk ölçüsü "Ben meşru diyorsam meşrudur" olabilir mi?
AB'de milletvekillerinin adi ve mali suçlarda dokunulmazlığı var mı?
Bir başbakan malvarlığını, oğlumdan borç aldım, sözleriyle açıklayabilir mi? Çocuklarının eğitim masraflarını bir işadamına havale edebilir mi?
AB'de, seçime katılanların yüzde 35'inin oyunu almış bir parti Meclis'teki sandalyelerin yüzde 65'ini ele geçirebilir mi?
AB'de bir günlük parti kongresi, konuşturulmayan delege, milletvekili adaylarını tek tek tayin eden lider hayal edilebilir mi?
Demokrasiyi çiğneyen bir iktidar hiçbir engele rastlamadan ilerleyebilir mi?
Kısacası Hans Bey burada demokrasi tam da, her şeyi askerin konuşması mı bozuyor?
İstiklal otobüs değil ki birini kaçırdın mı öbürüne binesin İstiklal sevdiğimiz gibidir aldattın mı bir kere zor döner bir daha...
Asmalı Konak filminin sonunun ne olacağı toplumda merak konusu oldu!
- Millet bu tür filmlerin sonuna gösterdiği ilgiyi keşke biraz da ülkenin sonunun ne olacağına gösterse...
Deniz Baykal, Hürriyet'in kurultayla ilgili sorularını yanıtlarken, "Yönetime daha çok kadın girecek, parti gençleşecek" demiş.
Yönetime kimlerin gireceğini nereden biliyorsunuz Deniz Bey?
Yeni yöneticiler kurultayda delegeler tarafından seçimle belirlenmeyecek mi?
Yoksa, listeyi bizzat yapıp hadi seçin diye delegelerin önüne mi koyacaksınız?
Azerbaycan seçiminden farkı ne olacak, onu bir söyleseniz...
Suudi Arabistan'ın Cidde Belediye Başkanı Abdullah Muallimi'nin eşi İstanbul'da başını açmış... Hanımefendinin saçları Boğaz rüzgârında dalgalanıyordu dün gazetede gözümüze ilişen fotoğrafta...
Nobel Ödüllü İranlı yargıç Şirin Ebadi de ülkesindeki başörtüsü zorunluluğundan yakınıyordu birkaç gün önce.
İran ya da Suudi Arabistan'da başı açık gezmek yasak. Türkiye'de ister başınız kapalı çıkarsınız sokağa ister açık. Nedir Türkiye'nin farkı?
"Laik" olması... Laiklik hem din hem kadın özgürlüğünün teminatıdır...
Bazılarının düşmanlığı da bu yüzden...
Bir kavgada asgari şövalyelik, asgari centilmenlik, asgari hak hukuk aranır. Hükümetin İstanbul Üniversitesi'ne ait Baltalimanı'ndaki eğitim ve kültür tesislerini "15 gün içinde boşaltın" emriyle geri almaya çalışmasında bu asgariler bile yok.
İktidar partisi YÖK yasasına teslim olmadıkları için üniversitelere öfkeli. İstanbul Üniversitesi'ne Rektör Kemal Alemdaroğlu'nun tavizsiz tutumu yüzünden ona biraz daha fazla diş biliyor.
Bu durumda ne yapmalı? İstanbul Üniversitesi'nin 5500 öğretim üyesinin yararlandığı ve dışardan gelen konukların ağırlandığı kültür ve eğitim tesisini elinden almalı... Mahalle maçının ortasında kafası kızınca topunu alıp giden zengin çocukları vardır hani. Aynen o hamlık...
Efendim Acil Eylem Planı çerçevesinde satıp Hazine'ye gelir sağlayacağız...
İyi de bu tesisler tarihi eser... Satılması mümkün değil...
Satsanız bile alacağınız üç beş kuruş sağlanan sosyal faydayı aşmaz.
İktidar üniversiteyle çekişmesinde haklı olduğuna inansaydı bu tür yollara başvurmazdı. Haklı olan faul yapmaz, hukuktan ayrılmaz.
Herkes, Bağdat Büyükelçiliğimize yapılan bombalı saldırının anlamını çözmeye çalışıyor!
- Hiç uğraşmayın, kafamıza geçirilen çuvalın anlamını çözebildiniz mi?
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi uzmanı Ş. Bahadır Koç diyor ki:
"Başbakan, Bağdat'taki saldırının Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi ile ilgili olduğunu düşünmediğini söylerken, buna gerçekten inanmıyorsa bile, hata yapmış olabilir. Çünkü bu sözler 'mesajın alınmadığı' izlenimi yaratarak karşı tarafı mesajı netleştirmek için yeni bir saldırı yapmaya teşvik edebilir."