Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Avrupa Parlamentosu'nda Almanya'yı temsil eden Ozan Ceyhun telefonda:
- Bugün Adalet Bakanı Danışmanı Prof. Doğan Soyaslan'la ilgili olarak Avrupa Parlamentosu'na bir soru önergesi vereceğim ve hâlâ görevde olup olmadığını soracağım, diyor...
Prof. Soyaslan Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in danışmanı...
Soyaslan Türkiye'ye ve Avrupa'ya kendini arkadaşımız Elif Korap'a söylediği şu cümlelerle tanıttı:
- Kimse bakire olmayan biriyle evlenmek istemez. Tecavüze uğramış kadın olsam tecavüzcüyle evlenirdim, insan zamanla alışır...
Ozan Ceyhun telefonda ekliyor:
- Avrupa'da herhangi bir devlet yetkilisi kadınlara bu ölçüde hakaret ederse görevde kalamaz. Böyle bir mantığın iktidarda olduğu ülke AB üyesi olamaz...
Bakalım Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve danışmanı Soyaslan Avrupa karşısında nasıl tavır alacaklar?


Mobil genelev olarak hizmet veren otobüs yakalanmış. Seçim otobüsü olarak hizmet verse daha mı iyiydi?


Haksızlık sadece bir tarafta olsa davalar uzun sürmezdi.


Geçen hükümet döneminde Bodrum'da 14 kooperatife verilen imar iznini AKP hükümetinin İmar Bakanı Zeki Ergezen iptal edeceğini söylemişti. Ancak sözünde durmadı, Bitez ve Ortakent 17 Eylül 2003 tarihli kararla imara açıldı.
Eğer Bodrum'da yaşayanlar sahip çıkmazsa bu eşsiz doğa parçası yakında İstanbul varoşlarına dönecektir.

Başbakan Erdoğan, bir genelgeyle Cumhuriyet'in 80. yılının önceki yıllardan farklı ve halkın "coşkulu katılımı" ile kutlanmasını istemişti.
Radikal'in haberine göre bu bağlamda düzenlenen etkinliklerin bazıları şöyle:
Artvin: Kan ve organ bağışı kampanyası, Edirne: Tansiyon ve şeker ölçüm kampanyası, Yozgat: Buzağı, pancar ve tahıl yarışması, Batman: 'Kim 1 Milyar İster' yarışması... Isparta: Gaziler gezdirilecek, Urfa: En temiz apartman yarışması... Kutlarız...

Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi'nde konser veriyor. Konserin ortalarında arkadan bir ses:
- Değnek sallayan abi, millet sıkıldı. Biraz oynak bir şeyler çalın hadi, hadi be...
Diye bağırmaz mı? Oradakiler "delidir, ne yapsa yeridir" diye düşünürken bağıranın müzik eleştirmeni Alaz Toker olduğu anlaşılıyor. Alaz Toker çıkışta arkadaşımız Nazım Alpman'ın "Niye böyle bir şey yaptınız?" sorusuna:
- Hastaların hislerine tercüman oldum, yanıtını veriyor...
Bir hasta mırıldanıyor:
- Bizimkilerden biri yapsaydı, şimdi şoku yemişti...

Cumartesi günü Ankara'da yapılan "Cumhuriyet'e saygı" yürüyüşünü "Ordu Göreve" pankartları açarak provoke eden ve eylemi karalamak isteyenlere koz verenler kimlerdi? Eylemin koordinatörlerinden, eski ADD Genel Başkan Yardımcısı Tevfik Kızgınkaya anlattı dün:
"Bunlar, İstanbul Üniversitesi'nde, Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu adı altında örgütlenmiş bir grup genç... Bir süre önce İşçi Partili gençlere saldırılarıyla gündeme gelmişler, medyanın bir bölümü olayı, solcular birbiriyle çatıştı diye vermişti. Bu grubun eylemimize katılma kararı aldığını öğrenince kendilerini aradım. Koyduğumuz kuralların, tespit ettiğimiz slogan ve pankartların dışında bir şey yapmaya kalkarsanız buna kesinlikle izin vermeyeceğiz, dedim. Yürüyüş başladığında önce kortejin başına geçmek istediler, engelledik. Ardından dergilerini satmak istediler, izin vermedik. Ama yürüyüşün sonunda Tandoğan alanına girdiklerinde, birden o malum pankartları açtılar. Eğer orada polisi göreve çağırsaydık ortalık kesin karışırdı. ADD Genel Sekreteri Kutlay Alpuğan hemen otobüsün üzerine çıktı, o pankartları derhal indirmelerini söyledi. Pankartları indirdiler ama bu kez o sloganı atmaya yeltendiler. Bunu da 10. Yıl Marşı'nı çalarak engelledik. Mitinge katılanlardan da büyük tepki görünce alanı terk etmek zorunda kaldılar..."
Rektörler ve üniversite mensupları miting sonrası "Ordu Göreve" pankartlarını eleştirdiler, kınadılar. AKP'ye yaranma çabasındaki medya olayı gördüğü halde pankart tahrikini öne çıkarmaya ve rektörler ile provokatörler arasında bağ kurmaya çalıştı. "Cumhuriyete Saygı" mitingini sadece üç gazete provokasyona gelmeyerek özüne uygun yansıttı: Milliyet, Posta ve Cumhuriyet... Meslek bir kez daha yara aldı...


Üç ayda 16 milyar maaş alan milletvekilleri, "Geçinemiyoruz...
Hırsızlık mı yapalım?" demişler.
Memleketin ekonomik durumu milletvekiline hırsızlığı düşündürecek kadar kötü demek...


Ankara'da yaya geçitleri halka kapatıldı. "Faşizme geçit yok", "Komünizme geçit yok" gibi sloganlara yenisi eklendi: "Yayalara geçit yok."