Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Geçenlerde, Ankara'da bir liseyi baliciler bastı. Ellerindeki kırık bira şişeleriyle bir süre terör yaratan baliciler çekip gittikten sonra gelen polise öğretmenler sitem etmeye başladılar. Bir öğretmen, bunlar çocuklarımızı her gün rahatsız ediyorlar ve durumu her defasında size bildiriyoruz. Peki neden bunlar hakkında işlem yapmıyorsunuz, deyince polis;
- Valla hocam dedi, haklısınız ama bizim de elimizden pek bir şey gelmiyor. Biliyorsunuz, elimizi kolumuzu bağlayan CMUK diye bir yasa var, o yüzden bunların sadece ifadelerini alabiliyor, sonra da bırakmak zorunda kalıyoruz.
- İyi ama Kızılay'da memur coplarken de CMUK var, bu yasa o zaman neden aklınıza hiç gelmiyor?
Polis, hık - mık edip gittikten sonra öğretmenler kendi aralarında bu sorunu nasıl çözeceklerini tartışmaya başladılar. Biraz önce polisle tartışan öğretmen;
- Arkadaşlar dedi, benim polisi harekete geçirecek bir önerim var, kabul ederseniz bundan sonra onu uygulayalım.
- Nedir o?
- Bundan sonra aynı olay olduğunda polise, okulumuzu solcu baliciler bastı, diye telefon edelim.

AB'nin İlerleme Raporu'nda, "Çıkan yasalar iyi, ama kâğıt üstünde kalıyor" denilmiş. "O kadar yasa çıkardınız, ama bize yutturamadınız" demek istiyorlar.


29 Ekim kutlamaları tartışmalar içinde bitti!
Sırada yılbaşı var,
"Müslümanlar kutlar mı, kutlamaz mı?"
tartışmasına şimdiden
başlayalım, zaman azaldı...


Ankara'da kavga büyük... Kızılay Bulvarı'
nda halk karşıdan karşıya geçemiyor. Ya uzun uzun yürüyüp üstgeçidi kullanacak, ya derin metroya girip karşı taraftan çıkacak. Karşıya geçmek ölüm... Aklımıza New York'tan bir hikâye geldi. Adamın biri trafik yüzünden geniş caddeyi aşıp karşıya geçemiyormuş. Saatlerce denemiş, olmamış. Sonunda yolun karşısındaki bir adama var gücüyle seslenmiş:
- Arkadaş sen o tarafa nasıl geçtin?
- Ben bu tarafta doğdum, demiş adam...

İzmir'de güpegündüz çalıntı saat ve giyim eşyası satan kişilerden söz etmiştik... Caddede yürürken yanınıza yaklaşıyor, malın çalıntı olduğunu açık açık söyleyerek satmaya kalkışıyorlardı...
İzmir Emniyet Müdürlüğü, yazımız üzerine bir araştırma yapmış
Emniyet Müdürü Halil Tataş'ın bildirdiğine göre... Bu şekilde satış yapan üç kişi yakalanmış, üçünün de sattıklarının çalıntı olmadığı görülmüş.
Meğer işporta malını alıyor, üzerine pahalı marka yapıştırıyor, çalıntı olduğu için ucuza sattıkları havasını veriyorlarmış... Pazarlamacılıkta yenilik!..

Çankaya Köşkü'nün ışıklı salonlarında şık hanımlar, koyu renk elbiseli beyler, siyah cüppeli dini cemaat temsilcileri, parlak üniformalı yabancı askeri ateşeler, atletik birer manken gibi duran Türk subayları bir arada...
Davetli sayısı iki bini aşıyor. İkili üçlü sohbetler cıvıltılı. Günlerdir yaşanan gerginlik ve tartışmalar içeriye hiç yansımamış görünüyor.
Karşılama faslından sonra eşinin elinden tutarak salondaki davetlileri dolaşan Cumhurbaşkanı Sezer'e Radikal yazarı Haluk Şahin son günlerdeki tartışmaları anımsatıyor. "Size çok yüklendiler" diyor... Cumhurbaşkanı:
- Evet öyle, ama ben bildiğim yolda yürürüm, diye yanıt veriyor.
Cumhurbaşkanı'nda bir pişmanlık veya gerileme sezilmiyor.
Davetliler ve gazeteciler genellikle generallerin çevresini sarıyor. Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, imam hatip okullarıyla ilgili açıklaması hatırlatıldığında:
- Böyle açıklamalar yapmayı biz de istemiyoruz, diyor, ama kimse konuşmayınca mecbur kalıyoruz...
Köşk yetkililerine "Acaba eşi türbanlı milletvekillerine eşsiz davetiye göndermek yerine 'açık baş' şartı konsa daha iyi değil miydi? diye soruyoruz...
- Öyle de yapsak söylentiler olacaktı, diyor bir yetkili, devir teslim töreni için koyu renk elbise şartı koymuştuk, onu da çok eleştirdiler...
Tanımadığımız bir konuk gülerek diyor ki:
- AKP'li milletvekillerinde ani bir Cumhuriyet sevgisi ve Köşk resepsiyonuna katılma arzusu belirdi, bu iyi haber...
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın konuyu gerilim malzemesi yapmama gayreti olumlu bulunuyor. Medyanın "germe" çabaları eleştiriliyor. Bir dostumuz başka bir noktaya dikkat çekiyor:
- Meclis Başkanı Bülent Arınç annesinin hastalığını bahane ederek resepsiyona katılmadı. Bu olabilir. Ama gün boyu düzenlenen Cumhuriyet törenlerine katılmaması nasıl izah edilebilir?
Cumhuriyet'le barışmak ya da barışmamak, işte bütün mesele bu!..

Başbakan Erdoğan, Çankaya ile yaşanan türban krizi için "Böğrümüze taş basar, yolumuza devam ederiz" demiş. Zaten bütün mesele de o "yol" un nereye gittiğinde...