Metin Güre adlı okurumuz American Life sigorta şirketi temsilcisi Orhan Özkaynak'a kendini sigorta ettirmiş... Sigorta taksitlerini elden ödemiş... Bir süre sonra Metin Bey'e bir mektup gönderen American Life şirketi Orhan Özkaynak'la ilişkiyi kestiklerini bildirmiş.. Orhan Özkaynak'ın tahsil ettiği paraları şirkete ödemediğini, bu paralarla sırra kadem bastığını bildirmiş, Metin Güre'den sigorta taksitlerini yeniden istemişti.
Okurumuz İnci Nur Üstün, aynı şekilde Orhan Özkaynak tarafından dolandırıldığını ve A.Life'a 600 dolarlık sigorta taksidini ikinci defa ödemek zorunda kaldığını bildirdi dün.
Arayanlarlardan biri de Anadolu Sigorta Baş Hukuk Müfettişi Prof. Hüseyin Ülgen oldu... Hüseyin Bey şirketin kendine bağlı acentanın tasarruflarından sorumlu olduğunu bildirdi ve dedi ki:
- Sigorta şirketi burada haksızdır. Mağdur durumda kalanlar mahkemeye başvururlarsa iki celsede davayı kazanırlar...
Sigorta şirketi kendi aymazlığını vatandaşa ödetmemelidir.
Hikayeyi rahmetli Adnan Saygun anlatmış. Geçenlerde Müşerref Hekimoğlu aktardı:
At yarışlarını seyreden kalabalık içinde bir adam, aşırı ilgisi ve coşkusuyla dikkat çekiyor... Desteklediği at birinciliği kazanınca şapkasını fırlatıp piste koşuyor. Sevgiyle sarılıp kucaklıyor hayvanı...
Çevredekiler soruyor:
- At sizin galiba?
- Hayır değil.
- Bu ata para yatırdınız ve iyi para kazandınız?..
- Yooo...
- Öyleyse bu sevinç niye?
- Bu atın yularını ben yaptım, diyor adam, onda göz nurum var.
Fadime'nin kocası Temel devlet memuruymuş. Geçen sabah Fadime, Temel'e cilveli cilveli sormuş:
- Uy, Temelcuğum, niye maaş günü olan 15'i Sevgililer Günü yapmamışlar da ayın 14'ünü yapmışlar. Sen de sevgülücüğüne bir hedüye alırdın.
Temel cevap vermiş:
- Saçmasapan konuşma Fadime, yapanlar bilmez mi ki, bu maaşlı adamın tek karısı vardır, sevgülüsü yoktur.
(Nermin Hanım'a teşekkürle...)
Bursa'dan Nalan Hanım soruyor:
- Böyle bir şey nasıl olabilir? TC Dışişleri Bakanı'nın eşi, nasıl olur da İran'a gidiyor diye başını örter? Örtmese, havaalanından geri mi çevireceklerdi? Harazi'nin eşi Türkiye'ye gelse, mesela Anıtkabir'de açar mı başını? Batı'ya karşı zaten hep ödün... İran'a ödün..
Sen kendi kimliğine saygı duymazsan, kim duyar?
İMF
Özelleştirmeyi beceremiyor diyerek haksızlık ediyoruz hükümete...
Beyler, en büyük özelleştirmeyi ekonomiyi IMF'ye devrederek yapmadılar mı?
Derya Derin
Kayseri Elektrik ve (İstanbul Anadolu yakası dağıtıcısı) Aktaş'ın devleti 10 yıldır nasıl söğüşlediği, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda ayrıntılarıyla anlatılıyor...
5 Şubat 2001 tarihli rapora göre, 1991'den beri bu iki dağıtıcı kurumdan tahsil edilemeyen devlet alacağı 43.5 trilyon liraya ulaşmış durumda...
Bu şirketlerle 10 yıldır "alacak verecek hesabı" (mahsuplaşma) yapılamadığına dikkat çeken Teftiş Kurulu, geçen 10 yıl içinde görev yapan 10 Enerji Bakanı hakkında "devleti zarara uğrattıkları" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu...
Suç duyurusunda adı geçen eski bakanlardan biri de Ersin Faralyalı...
1991 - 93 arasında Enerji Bakanlığı yapan Faralyalı, Ekim 1999'da Aktaş vurgunlarıyla ilgili bir yazımız üzerine arayıp ilginç bilgiler aktarmıştı. Mesela diyordu ki:
- 1991 yılı sonunda göreve geldikten kısa süre sonra Aktaş'la ilgili şikayetleri inceleyince gördük ki, Özal döneminde bu şirketle istismara çok müsait bir imtiyaz sözleşmesi yapılmış. Danıştay denetiminden geçirilmeyen bu sözleşmeyle şirket hem vatandaşı hem de devleti soymaya başlamıştı. Mesela, kendisine enerji veren TEK'in her ay yaptığı yüzde 5'lik zammı bir önceki ayın faturasına koyuyor, böylece her ay yok yere yüzde 5 fazla para alıyordu. Sonra.. TEK'e olan borçlarını geç ödüyor, paraları repoya yatırıyordu. Ayrıca topladığı paranın bir bölümüyle "yatırım yapma" zorunluluğu dolayısıyla bir inşaat şirketi kurmuş, yatırımı o şirket eliyle yapıyordu. Oysa yapılacak yatırım ihaleye çıkarılsa ve TEK ihaleye girebilse yüzde 30 - 40 fiyat kırılabilecekti. Fakat bu mümkün olmuyor, yatırımlar yüzde 30 - 40 fazla para yiyordu.
Faralyalı o konuşmamızda, Aktaş'ın sözleşmesini sağlam esaslara bağlayacak yeni bir anlaşma taslağı hazırladığını, fakat bunu uygulamaya fırsat bulamadan bakanlıktan ayrıldığını söylemişti.
***
Bu sütunda daha önce defalarca Aktaş'ın Enerji Bakanlığı yetkililerini maaşa bağlayarak onların yardımıyla devletin trilyonlarca lirasının üstüne yattığını yazmıştık. Kimse oralı olmadı. Ancak yavaş yavaş filmin sonuna geliyoruz. Süreç düzgün işler, Meclis görevini yapar ve sorumlu bakanlara Yüce Divan yolu açılırsa, ortaya Cumhuriyet tarihinin en büyük soygunlarından biri dökülecektir, kuşkunuz olmasın.