Bugüne dek pekçok jübile izledik... Hiçbiri Mehmet Özdilek'in jübilesi kadar duygulandırıcı olmadı... Hiçbiri şu önemli mesajı bu kadar açık vermedi:
- Para herşey değildir. Hayatta paradan önemli şeyler vardır...
Biraz fakirlikten.. Biraz kültürsüzlükten... Biraz güvensizlikten... Biraz horlanma ve enayi yerine konma korkusundan... Biraz çoluk çocuğa mahçup olma kaygısından... Biraz yaşama bilgisizliği... Biraz parasız da mutlu olabilme beceriksizliğinden... Son yıllarda bir para kazanma yarışının içinde yuvarlanıp duruyoruz. Sevgili Donatella Piatti iyi teşhis etmiş:
- Siz Türkler rahat ve insanca yaşama peşinde değil zengin olma peşindesiniz, diyordu geçende...
O yüzdendir... Ne yapacağını bilemediği kadar çok paralar içinde şaşkın kimimiz... Soyulduğu için kuru ekmeğe muhtaç diğerlerimiz...
Her şey para değildir... Hele de aç insanların, okulsuz, parksız, bahçesiz, sağlıksız, eğitimsiz çocukların çoğunlukta olduğu bir ülkede... Para kirdir...
Temel ihtiyaçlarını giderecek kadar para sahibi olduğunda mutlu olamayan insan daha fazlasıyla da olamaz... Paylaşılan şeydir mutluluk... Satınalınan değil.
Ömür boyu mutluluklar dileriz sana Sevgili Mehmet... Bize bütün bunları anımsattığın için...
Her başarısız liderin arkasında mutlaka çıkar düşkünü delegesi vardır.***
Mesut Bey "Ulusal Güvenlik" ten niye mi rahatsız?
Şöööle rahat rahat HADEP’le seçim ittifakı yapamıyor.. Derdi o kadarcık...
Aldığın her nefesi fırsat bil, ot değilsin yeniden bitmezsin...
Ömer Hayyam
İstanbul Bebek'te 63 dönüm arazi üzerine kurulu Fransız Yetimhanesi bir Fransız din adamının üzerine tapuluydu. Din adamının mirasçısı bulunmadığı için ölümünden sonra sahipsiz kaldı. Davalar açıldı. Binalar ve arazi 1998 yılında Vakıflar'a geçti...
Vakıflar'dan sorumlu Bakan Mehmet Keçeciler birkaç hafta önce İstanbul'da Vakıf mülklerini dolaşırken bu araziyi de inceledi. Ve hayretler içinde kaldı. Dava 1998 yılında bitmesine rağmen bu arazi Bebek Turizm adlı şirkete 1991 yılında (sadece Yetimhane binalarını onarmak kaydıyla) bedelsiz kiralanmıştı. Bu nasıl olmuştu? Bakan bu sırrı araştırıyor şu sıralarda. Bulunca bizi de haberdar edecektir sanırız...
Bankacı dostumuzla Fon'a devredilen bankaları konuşuyoruz.. Söz İktisat Bankası'na geliyor... Bankacı dostumuz son durumu özetliyor:
- Erol Aksoy'un üstüne kayıtlı tüm mallara tedbir konulmuş durumda...
- Peki Erol Aksoy yatından, katından , malından mülkünden yararlanamıyor mu?
- Yararlanıyor.. Yatına da biniyor.. Katında da oturuyor...
- Peki tedbirin faydası ne?
- Sadece bu malları satamıyor...
- Bankanın devlete yüklediği zarar ne civarda?
- 1 milyar 200 milyon dolar gibi birşey...
- Devlet bu paraları geri alabilecek mi?
- Paranın izi ortada yok ki bulsun...
- Peki devlet Erol Beyin malını mülkünü satıp parayı tahsil etmeyecek mi?
- Bu konuda kararı mahkemeler verecek. Ancak ortada zararı karşılayacak bir mal mülk de yok...
Mahkeme ne zaman sonuçlanır diye sormuyoruz... 1994 yılında batmış olan TYT Bank, İmpeks Bank gibi bankaların davaları hala sürerken bugünlerde el konulan bankalarla ilgili bugünden yarına mahkeme kararı beklemek hayal...
Dostumuza iktidarın hortumlar konusundaki tavrını soruyoruz. Gülüyor:
- Gazeteler ufak tefek yazdı... Erol Aksoy devletin İktisatı Bankası'nın başına atadığı Yalçın Amanvermez'i Mesut Yılmaz'a şikayet etmiş. Mesut Yılmaz da BDDK Başkanını etkileyerek bu kişinin görevden alınmasını sağlamış.
- Eeee?
- Hatırarsın Esbank'ın başındaki Genel Müdür de yine bankanın eski sahibi Zeytinoğlu Grubu'nun şikayeti üzerine görevden alındı...
- Yani?
- Yani batık bankaların eski patronları iktidar nezdinde hala güçlü.
- Bu durumda hortumlanan paralar gitti gider...
Bankacı dostumuz "Sen ne sanıyordun?" der gibi güldü...