Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih Aşık

DYP Lideri Tansu Çiller laiklerin oylarını topladı götürdü RP'nin desteğine verdi. ANAP lideri Mesut Yılmaz seçimi kazanırsa Necmettin Erbakan'la koalisyon görüşmesine oturmayacağını söylemişti. Oturdu. Laikliği tehlikede gören kesimler yeni bir seçimde oylarını DYP vermeyecek, ANAP'a ise verirken çok düşünecekler. Çoğunluk yeni bir arayışa yönelecek.
Öte yandan...
RP, yolsuzluklarla mücadele edilmesini isteyen halk topluluklarının oyunu toplamıştı. Tam tersini yaptı. Tansu Çiller'in yolsuzluklarının üstünü örttü. Susurluk'u da örtmeye çalışıyor. Temiz toplum idealindeki yurttaşlar da yeni bir arayışın içindeler...
Bu arayışlar CHP için çok uygun rüzgarlar yaratıyor...
Ama CHP bu rüzgarlara yelken açamıyor...
Eski ve yorgun kadrolar... Politikayı ticarete dökmüş alt kadrolar. Yeni çözüm ve formül üretemeyen kafalar...
CHP tabanı ve tavanı yeni kadrolara açılırsa... Demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve üniversitenin soluğu ile kendini güçlendirirse...Yeni politikalar üretirse... Yeni rüzgarı yakalayacak.
Ama bu enerjiyi henüz gösteremiyor. "Ben durduğum yerde ne kadar oy toplarsam o kadarla idare ederim" havasında görünüyor. En azından ülke adına yazık oluyor...

Basit ama yerinde bir benzetmedir: Basın iktidarların aynasıdır... Çirkinleşen ve çaresizleşen hükümetler, eğer koltuktan çekilme erdemini gösteremiyorlarsa kendi çirkinliklerine değil, medyaya kızmaya başlarlar. Bu kızgınlık bazen, şimdi olduğu gibi saldırganlığa dönüşebilir. Aynayı kırarlarsa, çirkinliği kimsenin görmeyeceğini sanırlar. Tarihte örnekleri çoktur. Ama ayna düşmanlarının aynayı kırarak güzelleştiği hiç görülmemiştir. Üstelik tarih, medya düşmanlarına hep talihsiz sonlar hazırlamıştır. Son örneği Menderes iktidarıdır.
Halkı temsil etmeyen Hacı - Bacı koalisyonu da, yazık ki aynı talihsiz sona doğru ilerliyor.
Askerleri politika kulvarına çeken, darbeye zorlayan kendileridir. Ama kabahatini meslektaşlarımıza yüklüyorlar. Yalan söylüyor, suçu medyaya atıyorlar. Ve Menderes döneminde dahi görülmemiş bir aymazlıkla tetikçilerini medyanın üzerine salıyorlar.
Yalnız kendi ayaklarına değil, demokrasinin ayaklarına da ateş ediyor bu iktidar... Koltuk aşkı ve çaresizlik gözlerini perdeliyor. Önlerinde duran, kendi yarattıkları uçuruma doğru ilerlediklerini bir türlü göremiyorlar...

Ankara radyosunun ses kaydı yapılan odalarından biri... İçeride yapımcı Tahsin Yıldız, yanında program konukları, ses almakta... Birara odanın kapısı açılıyor, içeriye bir baş uzanıyor. Gelen Tahsin Yıldız'ın bir meslektaşı... Az sonra bir başka kayıt için kendisinin kullanacağı odanın ne zaman boşaltılabileceğini sormaya gelmiş. Yıldız, tam arkadaşının sorusunu yanıtlayacak, arkadan bir baş daha uzanıyor. ANAP İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın başı... Turgut Özal'ın ölüm yıldönümüyle ilgili bir program dolayısıyla radyoya gelmiş olan Akarcalı, Tahsin Yıldız'ın elinde yanar bir sigara görmesin mi? Birden kendini kaybediyor, başlıyor bağırıp çağırmaya...
- Senin sigara yasağından haberin yok mu?. Çabuk söndür o sigarayı!..
Bulunulan yer "sigara yasağı" kapsamına giren kapalı bir mekan... Ama aynı zamanda sadece ilgili kişilerin girebileceği ve kamuya hiçbir şekilde açık olmayan bir yer. Tahsin Yıldız, Akarcalı'nın ne kadar fanatik bir sigara düşmanı olduğunu bildiği için önce alttan alıyor. Yaptığı işin stresinden, gecesi gündüzü olmadığından söz ediyor. Ama dinleyen kim?.. Derken, Akarcalı birden arkasında beklemekte olan koruma polisine dönüyor, talimatını veriyor:
- Sana emrediyorum, bu adamı derhal tutukla!..
Olaya başından beri tanık olan koruma biraz mütereddit davranıyor. Akarcalı korumasının harekete geçmediğini görünce, kendisi harekete geçiyor, bir koşuda radyonun kapısında beklemekte olan polislere gidiyor, aynı talimatı onlara veriyor:
- Yukarıda tutuklanması gereken biri var! Derhal benimle gelin!..
Az sonra silahları ellerinde, vekilleri önlerinde, polisler olay yerine intikal ediyorlar. Ancak durum yine değişmiyor, onlar da emri yerine getirmiyorlar.
Akarcalı'nın sigara hassasiyeti iyi de... "Düşündüğü cezalar biraz ağır kaçıyor gibi..." diyor Tahsin Yıldız olayı anlatırken...

İngiltere'de iktidarda ilk günlerini yaşayan İngiliz İşçi Partisi'nin bir bakanı şöyle diyor:
- Ülke yönetmek, yüzmek veya seks yapmak gibi birşey: Hakkında ne kadar kitap okursanız okuyun, ne olduğunu ancak uygulama sırasında anlıyorsunuz...