Melih AŞIK
Beşiktaş'tan Kemal:
- Rüyamda "Başkan'ın Oğlu" adlı filmi izlemeye gidiyorum. Film başlamadan önce sinemanın büfesine yanaşıyor, kendime soğuk bir gazoz alıyorum.
Salon kalabalık... Etrafta güzel ve alımlı kızlar var... Ama içlerinden biri özellikle dikkatimi çekiyor... Orta yaşlı, sarışın bir bayan bu... Oğluyla beraber gelmiş sinemaya...
Temkinli adımlarla yanlarına yaklaşıyor "İyi günler Hanımefendi... Müsaade ederseniz size ve oğlunuza gazoz ısmarlayabilir miyim?" diyorum.
Yanıt Küçükbey'den geliyor. "Ismarla!.. Ismarla!.. Sadece gazoz değil, çikolata, gofret ve patlamış mısır da ısmarla.."
Çocuğun başını okşuyorum. "Hımm... Bayağı oburmuşsun sen..." diyorum. "Aileden sirayet galiba..." Sonra büfeye gidip siparişleri getiriyorum...
Teşekkür ediyorlar. Ardından, sinema sanatı ile ilgili sohbetimiz başlıyor. Bir ara "Ben aslında hep artist olmak istemişimdir..." diyor Sarışın Hanım.. "Ama Baba filmini gördükten sonra siyasetçi olmaya karar verdim... Çünkü, mafyalara ve çeteler karşı savaşmak, bu ülkenin geleceği açısından zorunluydu... Oysa Fatma Girik gibi artist olsam, belki birgün televizyonda Söz Çilo'da adlı program bile yapardım..."
Gazozumdan bir fırt çekiyorum. "Üzülmeye değmez... Olan oldu artık Hanımefendi..." diyorum. Ve soruyorum: "Sahi siz neden Meclis'te değilsiniz?.. Malum, sekiz yıllık eğitim oylaması yapılıyor bugün... Çocuklarımızın geleceği ile ilgili böyle önemli bir oylamada bulunmak yerine, neden çocuğunuzu alıp sinemaya geldiniz?.."
Utanıyor... Başını öne eğip "Şeyy.." diyor. "Birtakım geçmiş ve gelecek nedenlerden dolayı Başkanları'ın çocukları bizi daha fazla ilgilendiriyor. Ne de olsa malımızın mülkümüzün çoğu ABD'de.."
YORUMU: Rüya'nın yorumu kendi içinde Kemal... Atatürk'ün kızı olamayan birinin Başkan'ın oğluna ilgi duymasından normal ne var?
Aşağıdaki iş duyurusu Hürriyet Gazetesi'nin Seri İlanlar sayfasında yayınlandı. Aktarıyoruz:
"Sabah poğaçasıyla işe gelen... Şık giyimin hala tayyör olduğunu düşünen... Masasında çalışmadan çalışıyormuş gibi yapan... Devamlı saatine bakarak akşamı bekleyen... Kabul etmese bile devamlı `Evet!' diyen... İş dünyasının merkezinin masası olduğunu düşünen... Kapı aralarında zam dedikoduları yapan... Akşamları evde geceliği ve çizgili pijamasıyla oturan... Taytının altına her nasılsa yüksek topuğu yakıştıranlar ile biz çalışmıyoruz... `Benim modelim bu değil' diyorsanız ve 25 yaş üzeri, yüksek okul mezunu, şu an bir işte çalışmıyor ve tercihan da bayansanız... Çok uluslu şirketimizin müşteri temsilciliği ve satış yöneticiliği görevlerinde sizinle çalışabiliriz..."
Uyuyorsa... buyrun çalışın...
Nurettin Sözen'in İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında durdurulmuş olan İstanbul Dolmabahçe'deki Gökkafes geçenlerde aniden hareketlendi, yavaş yavaş boy atmaya başladı. Ne oldu, ne değişti, derken basına
"Danıştay açılan davayı iptal etti, inşaatın önünde engel kalmadı" yollu bir açıklama yansıdı. Derken geçenlerde Beyoğlu Belediye Başkanı
Nusret Bayraktar'ın Belediye Meclisi'ni
"olağanüstü" topladığı ve
"Ne yapacağız?" tartışması açtığı duyuldu. Toplantı sonundaki açıklama şöyleydi:
"Biz bu inşaatı 6 kez mühürledik. Yıkım için Çevik Kuvvet'ten destek bekliyoruz. Yıkım konusunda kararlıyız..."
Fakat ne garip ki... Gökkafes, bu "kararlı" mesajları arasında... RP'li belediyecilerin gözleri önünde 3 kat daha yükseliverdi... Son göz attığımızda 23 katı bulmuştu. Arkadaşımız
Aydın Arıcıoğlu, konuyu eski İstanbul Belediye Başkanı
Nurettin Sözen'le konuşuyor:
- RP'li Bayraktar yıkımda kararlı görünüyor Sayın Sözen?
- Çok fazla anlamı yok. Yıkım gerekiyor idiyse, bugüne kadar neden yapmadılar? Bu bina onların gözünün içine baka baka yükselmedi mi? Bir yandan göz yumuyor, öte yandan
"Yıkacağız" diyor ve tamamen politik davranıyorlar. Belediye Meclisi toplantısı da anlamsız. Çünkü Meclis'in işi değil bu. Kent içinde hukuka aykırı yükselmiş bir binanın yıkımı gerekiyorsa Belediye Başkanı böylesi bir "istişare"ye gerek duymadan yıkar...
- İnşaatın sahibi Süzer'ler, kendi lehlerine Danıştay kararı olduğunu söyleyerek yıkma girişiminin yasadışı olacağını söylüyorlar...
- Koruma Kurulu, bu binanın Taşkışla hizasını geçemeyeceğine dair karar vermiştir. Bunu değiştiren hiçbir karar olamaz; kanun dahi değiştiremez bunu. Ayrıca Danıştay, sadece bu bölgeyle ilgili Belediye Meclisi'nin planını iptal etti. O planı iptal etmiş olması, Süzer'lerin Koruma Kurulu ve Bakanlar Kurulu kararına aykırı olarak bu binayı istedikleri gibi yapmalarına olanak sağlamaz. Bu binanın ruhsatı da iptal edilmiştir. Açıkçası, şu an ruhsatsız bir inşaat bu. Ama tüm bunlara rağmen şimdiden Taşkışla'yı geçmiştir.
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu konuda sorumluluğu nedir?
- Nihai kararı verecek olan İstanbul Belediye Başkanı ve Meclisidir.
***
Gökkafes, sahipsiz kent İstanbul'da bir ruhsat ve kaçak inşaat abidesi olarak yükseliyor... RP'li belediyeler bu işte kafeslendi mi? Yoksa inşaat sahibiyle birlikte halkı mı kafesliyorlar? Kararı yukardaki satırları okuyanlar verecektir.
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr