Eski Başbakanlık Müsteşarı ve milletvekili Hasan Celal Güzel, Özal döneminde çıkarılan ve halk arasında "Nereden Buldun Kanunu" diye adlandırılan yasanın akıbetini geçende Tercüman'daki sütununda anlatıyordu...
... Kanun'a göre mal bildiriminde bulunacaklar arasında Cumhurbaşkanı da vardı; bu konuda hiçbir istisna yoktu. Ancak, Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu'nda görüşülürken, mal bildiriminde bulunacakları düzenleyen 2. maddeden Cumhurbaşkanı çıkarıldı; diğer bazı maddeler de, görüşmeler sırasında ve daha sonra Kanun Hükmünde Kararnameler ile ilga edildi. Sizin anlayacağınız Kanun kuşa çevrilmişti...
***
Demek ki neymiş... Kendileri temiz olmayanların eli toplumu temizleyici kanun çıkarmaya varmazmış... Örneklerini günümüzde de görebilirsiniz...
AKP'lilerin suç dosyaları kabarık olduğu için dokunulmazlık kalkmıyor.
Başka örnek... Düne kadar hortumları kesme tehditleri savuran hükümet birden rota değiştirdi, suçladığı gruplarla samimiyet kurmaya başladı.
Geçen hükümet döneminde bir başbakan yardımcısının taktiği şuydu:
"Hortumcuyu hortumundan tut, kucağına oturt..."
Halktan götürdüğü parayı geri almak yerine ondan medya desteği al...
Hortumlanan parayı enayi halk nasıl olsa ödüyor...
Acaba mevcut iktidar aynı yolda mı? Öyle gibi görünüyor...
Diyanet İşleri Başkanlığı imamlara rütbe verecekmiş.
Neden?
Camiler kışla mı?
Bugün Dünya Diyabet Günü... Diyabet iyi tedavi edilmediği zaman ağır hasarlara yol açan, özen gösterilirse zararı azaltılabilen bir hastalık. Ülkemizde 2.6 milyon açık, 2.4 milyon gizli olmak üzere toplam 5 milyon kişi bu hastalık tehditi altında. Tedavi pahalı... Diyabet hastasının masrafı ayda 200 milyona ulaşıyor. Devlet tedaviye yetişemiyor. Özel sigortalar diyabetliyi sigorta etmiyor. Türkiye Diyabet Vakfı bugün saat 13.00'te İstanbul Swiss Otel'de "Diyabetli hasta hakları paneli" düzenliyor ve basın mensupları ile ilgi duyanları davet ediyor. Gidemezseniz önümüzdeki günlerde bir şeker testi yaptırmayı ihmal etmeyin.
CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol, dünkü basın toplantısında "AK Parti olabilmek için önce aklanmak lazım" dedikten sonra ekledi: "Ben bu AKP'nin açılımını çözdüm; AKP'nin açılmış hali, Adalet ve Kalkınma Partisi değil, Aklanmaktan Kaçanların Partisi'dir."
Önceki akşam Kenan Işık'ın sunduğu kim 500 milyar ister yarışmasına Uludağ Üniversitesi'nde tarih okumuş, İstanbul Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmış, lisede tarih dersi okuttuğunu söyleyen bir öğretmen hanım katıldı.
Kenan Işık sordu:
- Demokrat Parti iktidarına karşı 1960 yılında müdahale hangi ayda yapılmıştır? A. Nisan B. Mayıs C. Haziran D. Temmuz...
Tarih öğretmeni 27 Mayıs'ı hatırlayamadı. Doğru cevabı bulamadı. Pes, dedik..
Irak Valisi Bremer'in yerine Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz'in atanabileceği söyleniyormuş!
- Yakında Irak Valiliği sırası G.W. Bush'a gelecek herhalde.
TBMM'nin AB Uyum Komisyonu, önceki gün İlerleme Raporu'nu görüştü... Dün de aynı konuyu TBMM Dışişleri Komisyonu ele aldı.
Komik bir durum yaşandı her iki toplantıda.
Milletvekillerinin elinde İlerleme Raporu metni yoktu.
Çünkü 5 Kasım'da yayımlanan İlerleme Raporu henüz Türkçeye çevrilmiş değil.
Dışişleri Bakanlığı, sorulduğunda, topu AB Genel Sekreterliği'ne atıyor.
AB Genel Sekreterliği de başkalarına...
Peki neden 8 gündür bu çeviri yapılmıyor.
Bir dostumuz görüşünü fısıldıyor:
- Çünkü hükümet bu metnin okunup tartışılmasını istemiyor.
Böylece Türk kamuoyunda tepki doğması ve ülke çıkarlarına göre politika şekillenmesi engelleniyor.
***
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "Kıbrıs'ın ilerleme raporunda yer almasını bizzat istediği" söylentileri yalanlandı. İyi güzel. Ama Verheugen'in raporun açıklandığı gün sarf ettiği şu sözler hâlâ yalanlanmadı:
- Bu tavrımız Kıbrıs'ta ilerlemeyi engelleyenlere karşı tavır belirlenmesine yardımcı olacaktır...
Yani... Türk hükümeti de bizim gibi düşünüyor, onlara yardımcı oluyoruz.
***
Gelişmeyi üç başlık altında inceleyelim...
a) Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, KKTC'yi seçim sonrasında Annan Planı üzerinde çözüme zorlayacaklarını şu veya bu şekilde ifade ediyorlar.
b) Kıbrıs'ta çözümün, AB'nin tarih vermesini sağlamayacağını Verheugen sık sık anımsatıyor.
c) Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Kıbrıs'ı verip karşılığında tarih alamamanın felaket olacağını Hürriyet'e açıklamış bulunuyor.
Sonuç... İş oraya doğru gidiyor.. Kıbrıs'ı verip karşılığında hava almaya...
Ya da üzerinde tarih yazılı bir kâğıt parçası: 2097 mesela...
Partilerin hepsi demokrat, kimi muhafazakâr demokrat, kimi liberal demokrat, kimi sosyal demokrat...
Ama Avrupa bizi hâlâ demokrat bulmuyor, ne iş?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen dış politikadaki ana kurallardan birini anımsatıyor:
- Uluslararası sorunların çözümünde kim haklı, kim haksız diye bakılarak diploması oluşturulmaz.. Ya ne yapılır? Taviz vermeye hazır görünen taraf üzerine baskı yapılarak sorunun çözümü yoluna gidilir...
AB'nin Türkiye'ye yaptığı da bu...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024