Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Kanal D'deki Popstar yarışmasında geçmişte cinayet işlemiş delikanlının gördüğü rağbet okurumuz Hacer Erar'a göre toplumda suç işlemeyi özendirecek bir nitelik taşıyor. Eski sabıkalıları topluma kazandırmak evet. Ama geçmişte suç işlemenin olumlu bir farklılığa dönüşmesi akla mantığa sığar gibi değil, diyor okurumuz...
Avrupalı Türk İşadamları Birliği BTEU da, yarışmadaki yabancı düşmanlığını kınıyor... Bakınız ne diyor:
"Biz Avrupa Türkleri 40 yıldır Avrupa'da bizlere karşı yer yer baş gösteren düşmanlık karşısında mücadele verirken, Popstar yarışmasında Rus kökenli Türk vatandaşı Elena Kryuchkova'ya karşı takınılan tavrı kınıyoruz.
Rus kökenli Türk bayana karşı jüri üyeleri tarafından sarf edilen sözler 1938 Nazi Almanya'sını hiç aratmıyor: "Neden Türkiye'ye geldiniz? Bir Rus olarak ne işiniz var sizin bu yarışmada? Neden Rusya'da yarışmıyorsun?" vs..vs...
Avrupa'da yaşayan yetenekli çocuklarımız da buralarda benzeri yarışmalara katılıyorlar. Ne var ki onlara hiç böyle sorular sorulmuyor. Sorulamaz da..
Eğer sorulursa ortalık ayağa kalkar, bu soruyu soranlar bir daha o ekrana çıkamazlar.
Popstar yarışmasında ırkçılık yapan jüri üyelerini şiddetle kınıyor, kendilerini hangi oranda saf Türk kanı taşıdıklarını ispata çağırıyoruz."

Amerikan askerleri dün Saddam lehinde gösteri yapan Iraklıları dövdüler.
Gitti Saddam diktatörlüğü geldi Bush demokrasisi...


Diyanet İşleri Başkanı, Kuran kursları yönetmeliğinin uygulamasını ertelediklerini açıkladı. İptal etmediler. Demek ki uygun bir tarihte yürürlüğe koyacaklar. Prof. Emre Kongar çok kritik bir soru soruyor:
"Kuran kursları esas olarak çocukların ve gençlerin anlamadıkları dilde. Arapça ile yazılmış kutsal kitabımızı ezberlemeleri üzerine kuruludur. Temelinde anlamadan ezberlemek yatar. 21. Yüzyıl'a çocuklarımızı anlamadan ezberlemek yoluyla mı hazırlayacağız... Çağdaş dünya ile böyle mi rekabet edeceğiz?"

İrlanda'da bu dünya ve öbür dünya birbirinden çok uzak değildir.


Sinyori, şimdi beni dikkatlice dinleyin bakalım; orta saha size söylüyorum, koşacaksınız, basacaksınız, geri top kaçırmayacaksınız... Oğlum Bülent sen hem kendi rakibini hem Frank'ın rakibini tutuyorsun, Orhan sen de Bülent'e destek oluyorsun. Frank'ın ayağına top değmezse maçı koparırız. Ne yapalım para verdik aldık, takıma koymasak neden koymadın olur, koysak bi türlü... Hadi çocuklar sahaya, biliyorsunuz resultante importante.. Hadi Frank oğlum sen de bırak emeklilik karnenle oynamayı da bi zahmet takıl peşlerine... Bak hâlâ duruyor yahu... Abooovvvvv... (Uğur Yılmazer'e teşekkürle)

Haberi gazetemizde okudunuz... Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdür Yardımcılığı'na imam kökenli Bey Ertem... Sincan Çocuk Yuvası Müdürlüğü'ne Ümitköy Huzurevi'nde "din görevlisi" olarak görev yapan imam hatip mezunu Emin Tantürk... Gazi Kız Yetiştirme Yurdu Müdürlüğü'ne "din eğitimi öğretmeni" Sezai Güven atandılar.
Bu atamalar olağan mı? Geçen iktidar döneminde Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan sorumlu Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin soruya yanıtı;
- Ben SHÇEK'i Refahyol iktidarından devralmıştım. Dinci kadrolar kurumu o hale getirmişti ki, bir yuva ziyaretimde 8 - 10 yaşındaki çocukların günah diye eşimin elini sıkmadıklarına... Verilen ayranları aynı gerekçeyle çömelerek içtiklerine tanık olmuştum. Bakıcı kadınlar namahrem diyerek küçücük çocukları yıkamıyorlardı. Bu manzara üzerine uzmanlarla bir araya gelerek "Atama ve Görevde Yükselme Yönetmeliği" hazırladık. Buna göre Kurum'da çalışabilmek için uzmanlık ve liyakati şart koştuk. Dışarıdan yapılacak atamaları sınırlandırıp sıkı kurallara bağladık. Sicillerinde en küçük bir bozukluk olanların terfisiyle belirli görevlere gelmesi kesin olarak engelledik.
- Öyleyse bu atamalar nasıl yapılabildi?
- 23 Ekim'de bu yönetmelikte çok ciddi değişiklikler yaptılar. Örneğin dışarıdan atamaları kolaylaştırdılar. Uzmanlık ve liyakati koşul olmaktan çıkardılar. Size daha vahim bir şey söyleyeyim; eski yönetmelikte, Devlet Memurları Yasası'nın 125. maddesinde sıralanan suçlardan disiplin cezası almış olanların... Yani, dil, din, ırk, cinsiyet, mezhep ayrımı yapanların... Göreve sarhoş gelenlerin... İşyerinde alkollü içki içenlerin vs. görevlerinde yükselemeyecekleri ve yönetici olamayacakları öngörülüyordu. Kendi adamlarına yer açmak ve yeniden çocukların beynini yıkamak için bu maddeyi bile değiştirdiler.
AKP yönetimi gelecek nesli kendi dinci ideolojisi doğrultusunda eğitmekte ısrarlı. En çok da bu konuda ısrarlı.

Sayın Başkan Bush,
Yakalandığıma en az sizin kadar ben de sevindim. Orhan Gencebay'ın şarkısı gibi, "Dünyaya yeniden gelmiş gibiyim..."
Sağ olun...