Afganistan'a yönelik askeri harekatın görünür sebepleri malum... ABD'li stratejist Marshall Smith ise bölgeye daha farklı bir açıdan mercek tutuyor:
- "Afgan terörizmiyle savaş" aldatmacadır, hiledir. Bu gürültünün asıl sebebi, Hazar Denizi'nin altında 20 yıl önce bulunmasına rağmen üzerine şantiye kurulup musluğa bağlanmamış dev petrol yatakları... Dünya tüketimine en kötü ihtimalle 500 yıl yetecek petrol burada işlenmemiş halde yatıyor...
Marshall Smith, ABD Başkanı Bush'un "Enerji İmparatorluğu" nun taşeronu sıfatıyla bu işe giriştiği kanısında...
- Sovyetler 1970'ler sonunda Çeçen petrolünü Afgan ve Pakistan limanlarına, oradan da dünya pazarlarına ulaştıracak bir boru hattı inşa edebilmek için Afganistan'ı kontrol altına almaya giriştiler. 10 yıl süren Afgan - Sovyet savaşı bu yüzden çıktı. Savaşta Sovyetler, ABD tarafından silahlandırılmış (Usema Bin Laden'in de içlerinde bulunduğu) asi gruplar tarafından durduruldu, Boru hattının yapımı böylece engellendi.
Devasa Çeçen petrol yatakları hala orada, işlenmemiş halde duruyor...
Ve "Enerji İmparatorluğu", bu petrolü dünya pazarlarına taşıyacak Afgan boru hattı projesini gerçekleştirebilmek için Afganistan'ı bombalıyor...
***
Marshall Smith, Dünya Ticaret Merkezi saldırılarına CIA ve FBI tarafından önceden bilinmesine rağmen seyirci kalındığını da yazısında öne sürüyor.
Elinizde bir çekiç varsa her şey size çivi gibi görünür.
Abraham Maslow
Savaşa karşı olmak insanoğlunun doğal halidir. Çünkü savaş vurguncu, karaborsacı ve talancılar dışında kalan tüm insanlar için yıkımdır... O yüzden dünyanın her yerinde savaş karşıtı gösteriler yapılıyor. Terörün doğrudan darbesini yiyen ABD'de olsun İngiltere'de olsun binlerci kişi sokaklarda teröre karşı hukuk değil savaş yolunu kullanan ABD'yi protesto ediyor. Terörist avlıyorum diye masum insanları öldürenleri kınıyor...
Türk halkı da (bütün beyin yıkayıcı çabalara rağmen) savaşa karşı tavır aldı.
Siyasi partilerin de bu yönde birkaç söz söylemesinden doğal ne olabilir?
ÖDP, SP, EMP gibi küçük partiler pazar günü Kadıköy'de bir basın bildirisi okumak için toplandılar. Ancak savaşa karşı çıktıkları için coplandılar.
Bununla da kalmadı... Üzerlerine biber gazı sıkıldı. Onlarcası dövülerek gözaltına alındı.
Bu bir demokrasi sefaleti değil. Bu bir tabasbus (yaltaklanma) politikası...
ABD'ye bütün ülkeyi kayıtsız şartsız savaştan yana gösterme çabası...
Acaba faydası var mı?
Meclisten koşa koşa "asker gönderme" kararı çıkarttık. ABD'ye "65 milyon Türk savaş için emir ve görüşlerinize hazırdır" mesajı yolladık.
Faydası oldu mu?
Olsa, Başbakan Ecevit "Külliyetli miktarda yardıma ihtiyacımız var ama G - 7 ile İMF topu birbirine atıyor" diye ağlamaklı demeçler verir miydi?
Kendini aşağılayan ve bedava hizmete sunan ülkelere başkalarının saygı göstermeyeceğini öğrenmemiz için kaç Kore, kaç Körfez dersi almamız gerekecek...
Yeni vergiler, yeni zamlar yolda!.. Vatandaşın yeni sloganı: "Meclisin damında buluşalım!.."
Savaş bitmiş ve her şey tekrar eski haline dönmüş.
Tabii ki bu arada ekonomik kriz de, bütün şiddetiyle, gelip gelip yine baş köşeye kurulmuş. Çatıya çıkmalar, kendini yakmalar, yazar kasa atmalar, anayasa fırlatmalar gırla gidiyormuş...
İşte tam bu sırada, iyice bunalan Ecevit, Usame bin Ladin'i telefonla arayarak yalvarmış:
- Hüsam nerdesin, yetiş!..
Can OZan
Ölmek için çok sebep vardır ama hiçbiri öldürmeye değmez.
Amerika'da Osama bin Ladin fıkraları e en ağır cezanın nasıl verilebileceği tartışılıyormuş:
- Yakalayıp idam etsek kahraman olur... Hapse atıp beslesek bu defa yandaşları sürekli bizi rahatsız eder... Ne yapmalı?
Tartışmaya katılan bir hanım akıl vermiş:
- Yakalayıp buraya getirelim, ameliyatla kadın yapıp tekrar Afganistan'a gönderelim...