Enerji operasyonununda sıranın kendisine gelmesinden endişelendiği ifade edilen Mesut Yılmaz'ın taktiği "kriz yaratarak vakit kazanmak" olarak özetleniyor. Ecevit ve Yılmaz... Enerji operasyonu ilk başladığında "Bir Komutan" kaynak gösterilerek yayınlanan demeçleri "Demokrasi elden gidiyor" vaveylasıyla örtmeye çalışmışlardı. Şimdi de savcı fezlekesindeki çarpıcı gerçekleri ""Anadolu Ajansı gizli ifadeleri nasıl yayımlar?" diyerek gözden kaçırmaya çalışıyor Mesut Bey... Konuyu dün A.A'dan bir arkadaşımızla konuştuk... Dedi ki:
- Anadolu Ajansı daha önce bu tip pek çok haber verdi ve hiçbiri ne Sayın Yılmaz ne Sayın Rüştü Kazım Yücelen tarafından eleştiri konusu yapılmadı. Daha önemlisi hiçbir savcı, niçin böyle haberleri yayımlıyorsunuz diye hakkımızda soruşturma açmadı. Buna örnek olarak Hizbullah, Yahya Murat Demirel, Yurtbank ve Umut operasyonlarıyla ilgili yayımladığımız ilk ifadeleri verebilirim.
- Yani, yaptığımız şey suç değildir, diyorsunuz?
- Değildir. Eğer bir suç varsa bunun da soruşturma mercii başbakanlık değil adli makamlardır. Ne var ki kopartılan onca gürültüye karşın, şu ana kadar yayınımızla ilgili hiçbir savcı hakkımızda soruşturma açmamıştır. Kaldı ki biz aracı kurumuz. Ortada suç varsa önce haberimizi yayınlayan medya organlarının yargılanması gerekir. Dikkat ederseniz Basın Konseyi de aynı görüşü savunuyor.
Mesut Bey'in telaşı sizde nasıl bir duygu uyandırıyor?
Dilimizin muziplikleri hayli çoktur. Bu da onlardan biri... Geçmişte malum en çok reklamı yapılan ve en çok kullanılan yağ "Sana" idi. İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gökay fırınları denetlerken bir pasta fırınında kendisine ikram edilen pastayı çok beğenmiş. Ve sormuş:
- Hmmm, çok güzel... Ne kattın buna?
Fırıncı gülümseyerek:
- Sana koydum efendim!
Fahrettin Kerim pastadan bir lokma daha almış ve devam etmiş:
- Öteki fırıncılara söyleyeyim de onlar da Sana koysunlar.
"N’olacak bu Galatasaray’ın hali?..
(Yanlış anlaşılmasın bu soruyu artık rakip takım taraftarları sorar oldu..!)
Bizim "Koltuksuz Başbakan" Cottarelli'yi ne zaman ekranda görsek elinde bir çanta var. Çantada Türkiye ile ilgili raporlar, dosyalar vs. olmalı. Adam bir sömürge valisinin bütün ciddiyetine sahip...
Bizim bakanları ne zaman görsek elleri boş. Bakanlar Kurulu'na gelirken bile... Herhalde çantaları başkalarına taşıtıyorlar.
Ya da çantaya koyup taşıyacakları birşey yok.
Nasıl olsa Cotarelli bütün işleri kotarıyor. Boşuna niye yorulsun bizimkiler!
-Sen sıradan bir kişi değilsin. Sen bu devletin bakanısın. Yasalara uymaya en başta sen mecbursun.
Bu sözlerin hedefi kim?
Eşinden aylardır ayrı yaşayan ve bu arada Fransız Büyükelçiliği'nde çalışan bir bayanla evlilik hazırlığı yapan Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel....
Söyleyen kim?
- Partisinde çok sayıda iki hatta üç karılı milletvekilinin yer almasında sakınca görmeyen siyasi lider.. Yani Recai Kutan beyefendi...
Naklen yayın sorunu yüzünden Lig ertelenmiş... O zaman şu operasyonları naklen yayınlayın beyler!..
Cihan Demirci
İstanbul Mimarlar Odası yöneticisi Sami Yılmaztürk telefonda diyor ki:
- Bugüne dek yağma ve talandan çok söz ettik. Ancak bu yasanın getireceği yağma ve talanın eşi ve benzeri görülmedi...
- Hangi yasanın?
- Hükümet, "Endüstri Bölgeleri Hakkında Kanun Tasarısı" adlı bir tasarıyı olgunlaştırmakla meşgul. Bu tasarı bilinen tüm "tarih - doğa - kültür - çevre" yasalarını devre dışı bırakıyor. Ülke topraklarını yabancı ve yerli yatırımcıya kayıtsız şartsız teslim ediyor.
- Mesela?
- Tasarı yasalaştığında yabancı yatırımlar, Bakanlar Kurulu'nca "endüstri bölgesi yatırımı" kabul edilerek özel muameleye tabi tutulacak. İmar Yasası, Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası, Belediyeler Yasası, Köy Hizmetleri Kanunu, Maden Kanunu, Çevre Kanunu geçersiz kalıyor. Ortada yatırımcının talanını önleyecek hiçbir kanun kalmıyor.
- Kanundan yalnızca yabancı yatırımcı mı yararlanıyor?
- Yerli yatırımcı da yabancıyla ortak olarak ya da 10 milyon doların üzerinde yatırım yaparak yararlanabilecek.
- İzin işi nasıl çözümleniyor?
- O da ayrı komedi. 4'üncü maddeye göre yatırım izni talepleri "15 gün" içinde karşılanacak. Aksi halde "kabul edilmiş" sayılacak. (Yani, yatırım talebinde bütün bu kolaylıklara rağmen yine de yasal engel bulan kamu görevlileri 15 gün "susarsa" izin verilmiş sayılacak!...)
- Bir de yarım kalan işletmeler var?.
- Onlar da unutulmamış... Tasarıda deniyor ki: "Halen yarım kalmış ya da tamamlandığı halde işletmeye geçememiş veya faaliyeti durdurulmuş olan yerli ve yabancı sermaye yatırımları da endüstri bölgesi yatırımı sayılır."
- Yani?
- Bergama'daki siyanürlü altın madeni, Gökkafes, İznik'teki Cargill benzeri mahkemelerce durdurulmuş tüm projeler de "adları verilmeden" kurtarılıyor... Hatta...
- Hatta?
- Dileyen müteşebbis mesela Kızkulesi'nin yanına bir gökdelen dikebilir. Hiçbir kanun bunu yasaklayamaz. Buna benzer akıl almaz talanlara tanık olacağız yakında.