Nesin Vakfı'ndan bir grup genç geçen yaz Fas'a gitmişti. Avrupa Göçmen Gençler Değişimi Derneği'nce düzenlenen bu gezilerde amaç; birbirlerine çoğu zaman hoşgörüyle bakmayan ülkelerin gençlerini biraraya getirmek, dostluk duygularını pekiştirmek...
Yine aynı amaçla 50 dolayında genç, bu yaz Türkiye'ye gelip 15 günlük bir Anadolu turuna çıkacak.. Gezinin ön hazırlıkları için üç İspanyol, iki Alman ve iki de Faslı genç geçen Cuma İstanbul'a geldi. Havalimanında olanları Ali Nesin aktarıyor:
- Faslı dostlarımız Türkiye'ye kabul edilmedi. Herhangi bir gerekçe gösterilmeden havaalanında iki saat alıkonduktan sonra, hiçbir açıklama yapılmadan, valizleri dahi verilmeden gerisin geri ülkelerine gönderildiler. Bu arada bavulları da yanlış uçağa verildiği için kayboldu...
Bu rezaletin hesabını kim verecek? Merak ediyoruz...
Gezgin fotoğrafçı arkadaşımız Cemal Gülas'la sohbet ediyorduk.. Söz Türkiye'nin vardığı noktaya ve bundan sonrasına geldi. Acaba bu bataktan çıkabilecek miyiz? Cemal sözü eskimolara getirdi:
- Eskimolar kutuplarda doğup büyümemişler. Bir başka yerden oraya göç etmişler. Belli ki yolculukları acılı olmuş. Yeni bir yolculuğu göze alamadıkları için orada kalmışlar. Ülkemiz de nasıl oldu bilinmez haketmediği kötü bir noktaya geldi. Yolculuğu göze alırsak kurtulacağız. Aksi takdirde saplandığımız bataklıkta debelenip duracağız.
Hey Mesut Bey hey!..
Yolsuzlukların üzerine gidilse bugün ANAP diye bir parti mi kalırdı ortada?..
Cihan Demirci
Nişanlı gençler ertesi gün evleniyorlardı.
Evde baş başa kaldıklarında erkek seslendi:
- Sevgilim ne olur odama gel. Nasıl olsa yarın evleneceğiz.
Kız öfkeyle yanıt verdi:
- Yağma yok şekerim.. Her seferinde böyle kandırdılar. Bir daha yaş tahtaya basmam...
Meclis KİT Komisyonu, geçtiğimiz hafta çok önemli bir temizlik operasyonu (!) yaptı ve Halkbank'ın hesaplarını akladı. Oysa bilindiği gibi Halkbank, en çok yolsuzluk iddiasına konu olan kamu bankalarından biri, belki de birincisiydi. O yüzden de geçmiş KİT Komisyonları hesaplarını aklamıyordu. Peki, şimdi ne oldu da böyle oldu? Komisyon üyelerinden FP Konya milletvekili Lütfü Yalman'ı dinliyoruz.
- Komisyonumuza sunulan rapora göre Halkbank'ın aklanması mümkün değildi. Çünkü basına yıllardır yansıyan bu banka ile ilgili yolsuzluk olaylarının çok daha fazlası ve vahimleri raporda yer alıyordu. Zaten Komisyon'da yapılan görüşmelerde hiçbir üye bu bankada yolsuzluk yapılmadığı iddiasında bulunmamıştı.
- O zaman aklanma nasıl oldu?
- DSP, MHP ve DYP'li üyeler, sanırım bir yerlerden aldıkları talimat sonucu Halkbank'ı aklama yönünde kendi aralarında önceden anlaşmışlar. Sonuç yine de zar zor istedikleri gibi çıktı; 11'e 10. Ben en çok DSP'li üyelerin haline acıdım, üzüldüm. Bir taraftan dürüstlük, doğruluk nutukları atacaksınız, öte yandan Halkbank'ı bile aklayacaksınız. Çok yazık.
- Şimdi de Emlakbank'ı görüşüyorsunuz. Orada durum nasıl?
- Yolsuzlukta Halkbank'tan pek farkı yok. Olumsuz istihbarat raporlarına rağmen birtakım firmalara krediler verilmiş. Bu firmalar bir hafta 15 gün sonra batmış. Paralar gitmiş. Bir genel müdür, Ali Balkaner'e 50 milyon dolar kredi veriyor, birkaç ay sonra Balkaner de işe başlıyor. Böyle yüzlerce yolsuzluk sıralayabilirim.
- Bu durumda Emlakbank'ın da hesapları aklanır herhalde!?
- Hiç şaşırmam.
"Son derece iddialı konuşuyorum. ANAP'lı hiç kimse yolsuzluk yapmaz. Yapan da ANAP'ta barınamaz. Meclis'teki partilere de çağrı yapıyorum. Gelsinler, Siyasi Ahlak yasa önerisine destek versinler."
Hangi babayiğit söylüyor bunları? Mesut Yılmaz.
Hangi Mesut Yılmaz? Son seçimler öncesinde hakkındaki yolsuzluk iddialarının aklanması için Tansu Çiller'le anlaşıp kendisini, kendi milletvekillerine aklatan Mesut Yılmaz.
Yalancıktan "Hodri meydan" diyen Mesut Yılmaz'a vatandaşın yanıtı: Hodri oradan...
Önceki gün "Dünya Kazan ben Kepçe" adlı kitabından söz ettiğimiz kişi Profesör Kenan Bulutoğlu olacakken.. Yanlışlıkla bir başka hocamızı hatırlayıp Kenan Bulutay yazmışız. Yazının başlığı "Bunama Zamanı" idi. Anlaşılan biz de yakınlarındayız o zamanın!