Adana'lı yurttaş Taner Göde, 120 milyon lira tutan sabit ücret kesintisini Türkcell'den geri almak için Adana Asliye Ticaret Mahkemesine dava açmıştı
İlk duruşmada yargıç davacıların, 75 milyonu bilirkişi ücreti olmak üzere, 90 milyon lira yatırmalarını şart koştu. (Daha sonraki duruşmada da bilirkişi ücretini davacı başına 300 milyon liraya yükseltti.)
Taner Göde ve diğer davacılar (yaklaşık 100 kişi) ilk duruşmada istenen 90 milyon lirayı çok bulup yatırmadılar.
Davacılar (90 milyon lirayı 20 gün içinde yatırmadıkları için) dava reddedildi.
Dolayısıyla Türkcell'e 67 milyon 500'er lira vekalet ücreti ödemeye mahkum edildi.
Yurttaşlar sabit ücretleri kurtaralım derken Türkcell'e 67,5'ar milyon lira borçlu çıktılar.
Yaklaşık 100 davacı Turkcell'e toplam 7 milyar lira ödeyecek...
Taner Göde ve diğer davacıların yurttaşlık görevini yerine getirip haklarını aramaları işte böyle ödüllendirildi.
Yaşasın Türk adaleti...
Tebrikler Türkcell...
(Not: Kimi mahkemelerin sabit ücret davasında telefon abonelerinin lehine karar verdiğini de burada belirtelim)
Eğitimden daha pahalı tek şey, cehalettir.
Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa.
Davacı yoksul davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa.
Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler, çekilir aradan kadı.
Davacı da davalı da yoksulsa, bak
Sadece o zaman işte yerin bulur hak.
Ankara'da bir bürokrat dostumuzla sohbet ederken söz tasarrufa geldi.. Dostumuz :
- En basit tasarruf önerisi, diye söze başladı, ben Ankara'nın bir ucunda oturuyorum, benim makam şoförü ise öte ucunda. Her sabah evinin önünden otomobili alıyor, benim eve geliyor, beni alıyor, daireye bırakıyor. Akşam da beni daireden eve bırakıp oradan Ankara'nın öte ucundaki evine gidiyor. Üç misli benzin parası harcıyoruz. Bu paranın yarısını devlet bana taksi parası olarak verse dünya kadar tasarruf sağlayacak. Ne var ki yüksek memuru resmi araç fiyakasından ayırmak mümkün değil.
Yeni Medeni Kanun'da artık ailenin "reisi" yok!.. Ülkenin bile reisi yokken ailenin reisi niye olsun?
Bugün öğretmenler günü... Kendilerini eğitime ve gelecek nesillere adamış bütün öğretmenler yılın öğretmenidir. Ödül aralarından bazılarına sembolik olarak verilecek.
Marmara Vakfı "Başöğretmen Atatürk" ödülünü bu yıl Refet Angın'a takdim edecek...
Yeni nesiler Refet Öğretmenin adını bilir, kendisini tanır mı?
Refet Hocanım bugün 87 yaşındadır. Çoktan emekli olmuştur. Ama hala İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünde danışman olarak çalışır. Haftanın beş günü işe gelir gider.
Atatürk'le ilk karşılaşması Gelibolu, kinci karşılaşması 1932'de Edirne'de olmuştur. Refet Hocanım matematik öğretmeni olmak hevesindedir. Atatürk'ün "Senin araştırıcı bir kişiliğin var. Herkes riyaziye hocası olabilir sen tarih hocası ol" tavsiyesiyle 1936 yılında tarih öğretmeni olur.
1937 yılında 2. Tarih Kongresinde Atatürk'e tarih öğretmeni olduğu müjdesini vermesi üzerine Ata:
- Öğretmen olmak değil, der, iyi bir öğretmen olmak önemli... İş şimdi başlıyor çocuk. Çok iyi bir tarih öğretmeni olmalısın...
Firdevs Gümüşoğlu'nun kısa süre önce yayımlanan "Cumhuriyet'te İz Bırakanlar" adlı çok iyi hazırlanmış kitabında Refet Angın Hocanıma ayrılmış şanlı sayfalar vardır. Aynen yaşadığı şanlı hayat gibi.
Cumhuriyet'in 10'uncu yıl coşkusunu unutamaz... "Beni hala o coşku ayakta tutuyor" der konuşmasında... 50'inci yıl, 75'inci yıl marşlarının tutmadığını anımsatırken "Çünkü o ruh yok artık" diye devam eder...
Refet Hocanım 63 yıldır bilfiil çalışıyor... 63 yıldır çocuklara, gençlere ışık saçıyor. Kitapta kendisinden söz eden satırlar arasında "Almanya'da çalışan bir işçinin evinde kiracı, her an evden çıkarılma korkusunu taşıyor" deniyor...
İşte bizim de O'na armağanımız.