Melih AŞIK
Ruslar rubleden üç sıfır atmak için çalışmalara başladılar. Önümüzdeki yıl sıfırlardan kurtulmuş olacaklar. Metro bileti 2 bin rubleden 2 rubleye inecek. Bol sıfırlı hesaplarla kaybedilen vakit geri alınacak.
Biz ise sıfırı çoğalan ama gücü azalan liramızla elaleme gırgır konusu olmaya devam edeceğiz... Almanya'da Türkiye'ye tur satan seyahat şirketleri müşterilerini:
- Hem çok ucuza tatil yapacaksınız hem milyoner olacaksınız, diye iştahlandırıyorlarmış...
- Nasıl milyoner olacağız...
- 100 mark karşılığı 9 milyon Türk lirası alıp cebinize koyacak ve o anda milyoner olacaksınız işte...
Paramızın değeri düşüp sıfırı arttıkça hesaplar zorlaşıyor. Hatta göz önünde canlandırılamaz hale geliyor. Trilyondan sonra şimdi de sık sık katrilyon telaffuz ediyoruz. Katrilyondan sonra ne geldiğini ise çoğumuz bilmiyor.
Çok sıfırlı bir ekonomik hayatın bize yararı yok, zararı çok...
En büyük zararı, yapılan ufak tefek zamların dikkati çekmemesi... Örneğin etin kilosu 840 bin liradan 880 bin liraya çıkıyor... Kiloda 40 bin liralık artışı kimse pek farketmiyor. Fiyat 840 liradan 880 liraya çıksa artış farkedilecek oysa... O arada küçük rakamlar yuvarlanıyor. Örneğin maliyet arttı, etin kilosunun 873 bin 500 lira olması gereriyor diyelim... Adam rakamı yuvarlayıp ya 875 bin yapıyor, ya da 880 bin... Sıfır çok olunca
"Yuvarlak hesap" la para yürütmek kolaylaşıyor.
1995 yılında CHP - DYP koalisyonu döneminde liradan üç sıfırı atmak üzere Devlet Bakanı Prof.
Onur Kumbaracıbaşı bir çalışma başlatmıştı.
Onur Hoca'ya bağlı çalışan Merkez Bankası bir proje hazırladı. Ancak DYP tarafı konuyla ilgilenmedi. Bazı aklıevveller de
"canım enflasyon düşmedikten sonra liradan üç sıfır atmışsın ne yazar" gibi mantıksız eleştirilerle çalışmanın önünü kestiler. Konu unutuldu...
Prof.
Asaf Savaş Akat'ın teşhisi yerindedir:
"Türkiye küçük reformları yapamayan o yüzden sürekli büyük sorunlarla karşı karşıya kalan bir ülkedir"
O yüzden katedilen mesafenin rakamsal ifadesi de çoğunlukla
"Sıfıra sıfır elde var sıfır" oluyor.
Bilek güreşçisi
Rüstem Şakir'in Gençlik ve Spor Bakanı
Yücel Seçkiner'e gönderdiği mektubu dün bu köşede yayınlamıştık:
- Bu sene Dünya Şampiyonası Hindistan'da yapılıyor, fakat bizler Dünya Bilek Güreşi Federasyonu olan "WAFF"dan katılmamız için davet aldığımız halde imkanlarımız kısıtlı olduğundan dolayı katılamıyoruz.
diyordu
Rüstem Şakir.
Spor Bakanı Sayın
Yücel Seçkiner dün sabah özel kalem müdürü aracılığıyla aradı. Bilek güreşi sporcularına bir sponsor bulacağına ve onları mutlaka Avustralya'ya göndereceğine ilişkin söz verdi. Kendisine teşekkür ediyor, müjdeyi bilekçilere iletiyoruz...
Barış Kartal, TRT Haber Merkezi'nden
Coşkun Kartal ve Anadolu Ajansı'ndan
Fendiye Kartal arkadaşlarımızın 6 yaşındaki cin mi cin çocukları...
Altı yaşındaki
Barış bir süredir Ankara Koleji'nin yaz okuluna gidiyor. Yeni edindiği arkadaşlarıyla zaman zaman sevişiyor zaman zaman dövüşüyor. Bu kavgalarından biri geçtiğimiz günlerde bir arkadaşıyla oldu ve
Barış arkadaşının kolunu ısırdı. İki arkadaş birkaç gün birbirleriyle hiç konuşmadılar. Küsüşmüşlerdi. Ancak birbirlerini de çok seviyorlardı ve birinin bu küslüğe son vermesi gerekiyordu. Barışma girişimi
Barış'ın kolunu ısırdığı arkadaşından geldi ve ufaklıklar barıştı. Ancak kolu ısırılan ufaklığın, ufak bir ricası vardı:
-
Barış, bundan sonra sana kısaca Mayk Taysın diyebilir miyim?Şanlıurfa Harran Üniversitesi öğretim üyelerinden
Abdülgaffar Far, canlı kopyalamada inanılmaz bir buluşa daha imzasını attı.
Far, Harran Üniversitesi Bilimler Akademesi'nin 75. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen bilimsel toplantıda buluşuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
"
Bilindiği gibi ilk canlı kopyalama benim patentimi taşıyordu. Önce bitki, sonra hayvan ve nihayet de insan...İnsan kopyalamada geliştirdiğim yeni teknikle, bir insanı yalnızca fiziksel görünümü, anatomik yapısıyla değil, zekasıyla, kültürüyle, beyin ve ruh yapısıyla da aynen kopyalamayı başardım. Örneğin, ben artık istersem yeni bir Einstein, yeni bir Bach, yeni bir Atatürk kopyalayabilirim."Abdülgaffar Far, bu buluşunun en büyük sakıncasının, kendisinden sonraki bazı bilim adamlarının, yeni bir
Süleyman Demirel yeni bir
Necmettin Erbakan ve yeni bir
Özer Çiller kopyalamaya kalkışmaları olabileceğini belirterek, bunu önleyecek çalışmasını sonuçlandırmadan son buluşunun içeriğini kimseye açıklamayacağını söyledi.
***
İşverenler, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı
Güneş Taner'i istifaya davet etti. TÜSİAD Başkanı
Muharrem Kayhan ve TİSK Başkanı
Refik Baydur, dün DİSK Genel Merkezi'nde düzenledikleri ortak basın toplantısında,
Güneş Taner'in, önceki akşam bir televizyon kanalında, "
Enflasyonu düşürmemiz şart. Bunun için, bir süre de olsa halkımıza acı ilaç içirteceğiz" şeklindeki sözlerini eleştirerek şöyle konuştular:
"
Her on yılda bir acı ilaç, her on yılda bir acı ilaç...Yetti artık be! Enflasyonun yüzde 2'lere çıktıysa bunun sorumlusu biz işverenler miyiz? Güneş Bey, faturayı niye hep bize çıkartıyor?"
Kayhan ve
Baydur, bir gazetecinin, "
Sayın Bakan acı ilacı halka içirteceğini söyledi. Halk tepki göstermezken size ne oluyor beyler?" şeklindeki sorusuna ise acı acı gülerek şu yanıtı verdiler:
"
Biz kaçın kurrasıyız? Güneş Bey'in, halk, dediğinde kastettiği şeyin biz işverenler olduğunu bilmiyor muyuz? Siz hiç Güneş Bey'in, enflasyonu, işçinin, köylünün, memurun kullandığı temel tüketim maddelerine zam yaparak düşürdüğünü gördünüz mü? O bu konuda bir tek şey bilir; işverene yüklenmek, yeni vergiler koyarak onu biraz daha ezmek. Öyle görünüyor ki, yine sokaklara çıkacağız, yine polis tarafından denize döküleceğiz." Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr