Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Gazetelerden birinin lezzet sütununda lahananın faydalarından söz edilirken, Padişah Üçüncü Selim'in de lahanayı çok sevdiği anlatılmış, kanıt olarak onun lahana üzerine yazdığı şiir yayımlanmıştı.
Üçüncü Selim'in "İlhami" takma adıyla yazdığı şiir şöyle:
"Dizilmez yüz bin bir ipliğe, bamya gibi
Arslandır o, arabayla gezer lahana
Hiçbir zevk ve mutluluk anlaşıldı
olmazmış onsuz
Olur mu helva söyleşileri
olmasa eğer lahana
Layıktır, ona İlhami ne türlü öyküler yazsa
Lahanacım, Lahanacım, halanacım, lahana"
İlk bakışta Üçüncü Selim'in lahanayı çok sevdiği sanılıyor. Ne var ki Şair Sunay Akın'ın Öküz dergisindeki yazısını okuyanlar bu lahananın başka lahana olduğunu öğreniyor. Bu lahana Üçüncü Selim zamanında kurulmuş iki cirit takımından birinin adı.. Diğer takımın adı Bamya... Padişah "Lahana" takımını tuttuğu için ona övgüler düzüyor. Bamya'yı küçümsüyor.
Bu arada İkinci Mahmut'un Bamya takımını tuttuğunu, ancak 1827 yılında hem Lahana hem Bamya takımlarını lağvettiğini ekleyelim...

İslam çupi
Gönlü ve yüreği,
Hayal gücü
Yazı yeteneği
Sosyal duyarlığı
İnsan sevgisi
Senin kadar
büyük bir
başkası zor gelir
Dünya’ya
Sevgili İslam
Abi...
Nur içinde
yatasın


Bu yıl ortalıkta fazla turist görmedik. Ama Turizm Bakanlığı 10 milyon gibi bir rakamdan söz ediyor. Bir sohbette konu açılınca Tuğrul Erkin bakınız ne dedi:
- İSO Başkanı Hüsamettin Kavi İstanbul'da 750 bin yabancının çalıştığını söylüyor. Bunlar malumunuz 3 ayda bir dışarı çıkıp içeri grmek zorunda. Yılda 4 defa giriş çıkış yapsalar "3 milyon turist" gibi görünürler. Üstelik bunlar döviz getirmez, götürür...

DSP'li parlamenter dostumuz dün telefonda:
- Üç gelişme bugün beni tedirgin etti, diyordu, birincisi Jandarma'nın Londra'ya heyet yolladığı haberi, ikincisi, Genelkurmay Başkanı'nın askeri rejimdeki Pakistan'ı ziyareti, üçüncüsü askerlere yakın bir isim olan Mehmet Ali Kışlalı'nın önümüzdeki dönemi irdeleyen yazısı:
- Ne diyor Kışlalı?
- İstikrar programlarını bunalımlı dönemler ve askeri müdaheleler izler, diyor...

Geçenlerde gazetelere manşet olan haberi anımsayacaksınız...
"Türkiye yolsuzlukta dünya dördüncüsü..."
Haber PricewaterhouseCoopers adlı denetleme şirketi tarafından yapılan bir araştırmayı yansıtıyordu.
Peki bu araştırma hangi kriterlere göre, kimler tarafından yapılmıştı? Gerçekten yolsuzluğu mu ölçüyordu? Amacı neydi? Üzerinde duran olmadı.
Saydamlık Hareketi Derneği Başkanı Erciş Kurtuluş, PwC'nin raporunu almış, incelemiş... Çıkarılan sonuçları yanlış bulmuş... Özetle diyor ki:
"PWC, denetim ve danışmanlık şirketinin hazırladığı Eksik Saydamlık (Opacity) raporu kamuoyuna abartılı ve hatalı biçinde yansıtılmıştır.
PWC'ın raporu bir yolsuzluk algılama ve ölçümleme raporu değildir. Zaten raporun adı da yolsuzluk raporu değil, 'eksik saydamlık' raporudur. Doğal olarak bu kararlarda etkili olabilecek yolsuzluk faktörüne de araştırmada yer verilmiştir. Ancak sorulan 12 sorudan sadece ikisi doğrudan doğruya yolsuzlukla ilgilidir. Diğerleri ekonomik ve mali uygulamaların saydamlığı ve önceden tahmin edilebilirliği ile ilgilidir.
Ankette yaklaşık 30 kişiye soru sorulmuştur. Bunlardan beşi PWC'ın kendi elemanıdır. Öte yandan sorulan sorulara alınan cevapların çoğunda Türkiye en altlarda değil ortalarda yer almaktadır. Bu soruların topluca değerlendirilmesi sonucunda Türkiye'nin nasıl olup da en alt sıralara düştüğü anlaşılmamaktadır. PwC bu çelişkiyi açıklamak zorundadır.
...Gerçekleri yansıttığı çok tartışmalı olan bu raporun Türkiye'ye iki büyük zarara olmuştur.
a. Dünya kamuoyuna böylesine yanlış tanıtılan bir ülkeye yabancı sermaya gelmez.
b. Yolsuzluktan bıkmış halk kitlesi tam yolsuzlukla mücadelenin hız kazanmaya başladığını düşünerek moral kazanmaya çalışırken yeniden karamsarlığın, umutsuzluğun içine itilmektedir.
***
Olaydan çıkarılması gereken ders: Ülkeyi böylesine ilgilendiren ve etkileyen raporları inceleyip irdelemeden gazete sütunlarına taşımayalım...