Melih AŞIK
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı
Kutlu Savaş'ın Emniyet Genel Müdürlüğü'nde bir odaya yerleşmesi, Susurluk'la ilgli araştırma ve soruşturmayı derinleştireceği şeklinde yorumlanıyor.
Kutlu Savaş, Başbakan
Mesut Yılmaz'ın dürüstlüğüne inanan bir bürokrattır. Ama başkalarına? Hayır... 1992 yılında
"Demirel - İnönü Koalisyonu" işbaşına gelince istifa etmişti.
Demirel, göreve gelir gelmez Koskotas dosyalarını açacak, cümle yolsuzlukların hesabını soracaktı malum. Bu kararlılıkla
Orhan Kilercioğlu Paşa'yı yolsuzluklardan sorumlu Devlet Bakanı olarak atamıştı. O günlerde herkes
Demirel'in hesap soracağına inanıyordu. O yüzden
Orhan Kilercioğlu Teftiş Kurulu'na bir mektup yazıp
"Hayali ihracat konusunda hazırlanmış rapor" u istediğinde Kurul'dakiler heyecanlanmıştı.
Kutlu Savaş hariç...
"Yeni Türkiye" Dergisinde bizzat anlattığına göre...
Kilercioğlu, hayali ihracat raporunu istediğinde
Kutlu Savaş, Başmüfettiş
Fatin Tayşi'ye dönerek diyor ki:
- Kilercioğlu bu raporu istedi ama göreceksin tahkikat açtıramayacaklar. Hayali İhracatın üstüne gidemezler. Altından çıkacak olan hepsini korkutur...
O anda bu sava inanmayan Başmüfettiş Fatin Bey bir süresonra telefonla Kutlu Savaş'ı arıyor:
- Haklışmışsınız, diyor,
hayali ihracat soruşturmasını yapamıyorlar. Başbakan (Demirel)
verdiği onayı geri aldı. Sadece bu da değil. Mesut Yılmaz Beyden sizin aldığınız 343 milyar liralık gümrük kaçakçılığı incelemesini de durdurdu.
Kutlu Savaş tahmininden haklı çıkıyor böylece...
İddialı bir kişiliğe sahip olan
Kutlu Bey bugün tekrar işbaşında. Güvendiği
Mesut Bey iktidar koltuğunda. Ve karşısında herkesin
"üzerine gidemezler" diye düşündüğü kocaman ve karanlık bir yumak,
"Susurluk yumağı" duruyor.
Halep ordaysa Susurluk burada.. Hodri Meydan...
Best FM muhabirlerinden
Nurhayat Şahin anlatıyor:
"İki gün önce, iş dönüşü evime gitmek için dolmuşa bindim. Biraz yol aldıktan sonra dışardan gelen canhıraş bir sesle irkildim. Çığlıklar atarak ağlayan bir bebek sesiydi. Bu akılalmaz feryadın şokuyla yanımda oturmakta olan beye, bu sesin ne olduğunu, nereden geldiğini sordum... Gayet sakin bir ifadeyle ve hatta gülerek bunun bir
"korna" sesi olduğunu söyledi... Ağlayan bebek sesi korna olarak kullanılıyor. Bu bir sapıklık değilse nedir?
Bu hem sapıklık, hem trafikteki başıboşluğun ilanıdır
Nurhayat Hanım...
Akşamcılar son zamlardan memnun! Çünkü artık vatan millet için içiyorlar.
Hasan Pulur Ağabey bu bağlamda savaş yıllarından kalma bir tekerlemeyi anımsatıyor:
"Vatan için açıldı bu kampanya
İçenler utansın her gece şampanya"
Bu tekerleme artık değişiyor. Güne uyarlarsak:
"Vatan için açıldı bu kampanya
Eğitime katkıdır rakı ve şampanya"
Mesela, dedik...
Gırtlağı zamlarla sıkılmış halkın temel yiyeceği olan ekmeğin ucuzlatılabileceği, iki gündür yazdıklarımızın ışığında açıkça görülüyor. Biraz çabayla 30 bin liralık fiyatın 20 bine düşürülmesi bile mümkün.
Bunun için ilk koşul, tekelleşmenin kırılması ve rekabetin sağlanması...
Rekabet deyince aklımıza hemen Rekabet Kurulu geliyor.
Kurul Başkanı
Aydın Ayaydın'la konuşuyoruz:
- Beyefendi ekmek tekelinin kırılması için sizin yapabileceğiniz birşeyler yok mu? Neden bu konuda Kurul'dan hiç ses çıkmıyor...
- Faaliyete geçebilsek ele alacağımız ilk konu ekmek ve çimentodaki tekelleşme, diyor
Ayaydın, çünkü en çok şikayet bu iki üründen geliyor. Onları beyaz eşya ve beyaz et (tavuk) izliyor. Bu alanlarda tekeli kırmak için elimizde her türlü yetki var. Yaptırım gücümüz var. Ancak bir türlü faaliyete geçemiyoruz.
- Neden?
- Yasadaki basit bir terslik yüzünden. Yasa piyasa incelemesi için
"Rekabet uzmanı" çalıştırmamızı şart koşuyor. Ama bu nitelikteki eleman alımını süreye bağlamış; o süre de geçmiş. O yüzden uzman alamıyoruz. Sanayi Bakanlığı'ndan bu konuda yetişmiş 6 uzmanı geçici olarak alabilmek için
Yalım Erez'e başvurduk. Yanıtını bekliyoruz.
- Bu aksaklık bir başka yasayla giderilemez mi?
- Sormayın... Böyle bir yasa 5 dakikada çıkar. Sayın
Mesut Yılmaz ve
Bülent Ecevit muhalette iken her türlü desteğe söz verdiler. Ancak o arada iktidar değişti.
Mesut ve
Bülent Bey'ler de iktidara gelince birden değiştiler...
- Ne gibi?
- Efendim şimdi 5 dakikalık o yasayı çıkartmak yerine Rekabet Kurulu'nun başkanı ve yöneticilerini nasıl görevden alırız onun hesabını yapıyorlar.
- Sizi görevden almakla neyi çözümleyecekler?
- Rekabet Kurulu şu anda özerk bir kuruluş. 11 yönetim kurulu üyesinin sadece 2'si hükümetçe atanıyor. ANAP ve özellikle DSP şimdi kuruluş yasasını değiştirip başkanlığa ve yönetim kuruluna KİT'lerde olduğu gibi kendi adamlarını yerleştirmeyi tasarlıyor. Sanıyorum amaçları Kurul'u kontrol altına almak.
- Peki dertleri nedir?
- Kurulun çalışmasından rahatsız olan güçler devreye girmiştir. Başka ne sebep olabilir?
- Bütün partiler aynı havada mı?
- Tek yakınlığı CHP'den görüyoruz.
Aydın Ayaydın'ın bu söyledikleri, Anasol'un Rekabet Kurulu'nu çalıştırmaya niyetli olmadığını gösteriyor. Kurul çalışsa da başarılı olmadığı takdirde yasasında ve kadrosunda değişiklik düşünülse hükümet inandırıcı olacak. Ancak daha çalışmadan ve herhangi bir başarısızlığı sözkonusu olmadan Kurul'un tekerine çomak sokulması kuşkular doğuruyor;
- `Tekelci'ler hükümeti kafakola aldı, Rekabet Kurulu'nu doğmadan öldürmeye çalışıyorlar, söylentisi taraftar kazanıyor... Bu arada olan da, Kurul'un çalışmasıyla fiyatların bir nebze düşmesinden yararlanacak olan fakir halka oluyor.
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr