Melih Aşık
Mühendis okurumuz
Murat T., "10 Haziran 1997 günü akşamı yaşadığı bir benzerine ancak Türkiye'de rastlanabilecek" olayı fakslamış. Hayretle okuyoruz:
"Ankara Konur Sokağı'daki Emniyet mensupları çocuklarının kaldığı yurtta barınan bir kız arkadaşımla ODTÜ'deki CSO konserine gitmeye karar verdik. Ben evimden çıkacağım, uğrayıp onu alacağım, sonra birlikte gideceğiz. Randevulaştığımız saatte yurdun danışmasına geldim, buradaki bayana, kız arkadaşımın adını vererek içeri anons yapmasını istedim.
"Nesi oluyorsunuz", diye sordu,
"arkadaşı olurum", diye yanıtladım. Bana,
kusura bakmayın, biz buradan anons yapmıyoruz, dedi. Kadın böyle diyor ama, bu arada dışarıdan gelen telefonları vızır vızır sahiplerine bağlıyor.
Peki, nasıl haber vereceğiz, diye sordum, dışarı çıkıp ankesörlü bir telefondan beni arayacaksınız, ben de sizi görüştüreceğim, dedi. Bunun üzerine, hemen cep telefonuma sarıldım, karşımdaki bayanın numarasını çevirdim. Telefon çaldı, bir adım önümdeki bayan telefonunu açtı, buyrun, filan filan yurdu, kimi arıyorsunuz, dedi...Der demez de beni görünce, şaşkınlık içinde, aaa siz mi arıyorsunuz beyefendi, dedi. Tam bu sırada, yurt görevlisi olduğunu zannettiğim, bayanın arkasında duran bir bey;
- Buradan arayamazsınız beyefendi, diye müdahale etti. Birkaç adım geriye gidip yurdun dışından aramalıymışım. Denileni yaptım, sokağa çıktım, 5 metre kadar ilerimdeki bayanı yeniden aradım. Buyrun, kimi aramıştınız diye sordu, ben de, benim, ben, kapının önündeyim, yurt arkadaşım falancayı arayorum, lütfen anons eder misiniz, dedim. Bayan, arkadaşımı anons etti, biz de konsere gidebildik."
Korkut Özal gerekirse Yolrefah lehine oy kullanacakmış...
Semra Özal'ın eve almadığı adamı partiye alırsanız böyle olur...
KAPA
Erbakan "Parti kapatmak ilkelliktr" demiş.
Peki Susurluk'un ve yolsuzlukların üstünü kapatmak nedir?
ÖRGÜ
Çiller: "Bu bacınızın başına çorap örmek istiyorlar"
Çorabı bırak... Ufukta tel örgüt göründü ona bak...
Temel, sabah kahvehanede kadim arkadaşı Dursun'la karşılaşınca;
-Ula Dursun demiş, piley misun dün gece rüyamda seni cördüm.
-Deme ula Temel, peçi nasıl cördün?
-Affedersin ama sana tecavüz edeydum.
-Haçan ben sana direnmişumdur mutlaka.
-Yooo, hiç direnmedun.
-Yapma-etme diye seni kollarımla itmişumdur?
-Hiç de itmedun.
-Peçi, en azından yapma, acı bana Temelcuğum demişimdur.
-Yooo, onu da demedun...Kuzu kuzu teslim oldun.
Dursun, bu son açıklamayı da duyunca kendine kızmış:
-O zaman iyi yapmuşsun ula Temel, ben o muameleyi hak etmişum zaten.
Bu fıkra şu sıralar CHP İzmir milletvekili
Ali Rıza Bodur' un dilinde, Meclis'te her karşılaştığı DYP'liye anlatıp duruyor. Neden mi?
-Neden olacak ki kardeşim, darbe göstere göstere geliyor ama adamlar tıpkı Dursun gibi şeklen bile olsa direnip gerekeni yapmıyor. O zaman da darbeyi hak ediyorlar tabii.
Solda güçbirliği olur mu olmaz mı? Derken İstanbul'un Avcılar ilçesinde oldu: CHP, DSP, ve İP Avcılar İlçe örgütleri, "ülke çapında güçbirliği" için çaba sarfetme kararı aldılar...
Ve... Üç partinin ilçe başkanlarının ortaklaşa kalema aldığı "güçbirliği" duyurusunda "tam bağımsızlık, laiklik ve cumhuriyet devrimlerini savunma arzusu" öncelik aldı. Bu ortak ve berrak çizgide birleşmeyen sola sol denebilir mi?
Haziran ayının başında önce İstanbul Fırıncılar Odası... Bir hafta sonra da Ankara Fırıncılar Odası... 210 gram ekmeğin fiyatını "bütün fırıncılar için" geçerli olmak üzere 25 liraya çıkardı...
Fiyat hareketlerini titiz biçimde izleyen eski bürokrat
Teoman Yazgan aradı:
- Böyle birşey Amerika'da olsa Fırıncılar Odası milyonlarca dolar cezaya çarptırıldığı gibi yönetcileri de hapse atılır, dedi...
- Neden?
- Rekabet ortadan kaldırılıyor da ondan... Tipik bir tröst uygulaması
- Peki bizde nasıl oluyor? Yasalar yetersiz olduğu için mi?
- O da değil... 7 Aralık 1994 tarihinde kabul edilen 4054 sayılı "Rekabetin Korunması Hakkında Kanun"un 4'üncü maddesinin (a) fıkrası, böyle bir eylemi "Hukuka aykırı ve yasak"
olarak tanımlıyor.
- Bizde bu konuları izleyen mi yok?
- İzlemekle görevli bir organ var.. Rekabet Kurulu....
Teoman Yazgan bu noktada ilginç bir gazete haberine dikkati çekiyor:
- Transfer sezonu başında kulüplerin ortak politika izlemek üzere biraraya geleceği haberi yayınlanınca Rekabet Kurulu Başkanı Sayın Aydın Ayaydın derhal bunun Rekabetin Korunması yasasına aykırı olacağını açıklamış, kulüpleri uyarmıştı. Ancak ekmek gibi çok daha önemli bir konuda Kurul'dan ses çıkmıyor...
Ankara'da Belediye'nin ürettiği 300 gram ekmek 12 bin liradan satılıyor... Özel sektörün 210 gramlık ekmeği ise 25 bin lira... Aradaki yüzde yüzü aşan fark rekabet yasasının uygulanmaması sayesinde gerçekleşiyor... Halkın cebinden fırıncıların cebine büyük paralar akıyor...
Rekabet Kurulu'nun Sayın Başkan ve üyeleri acaba bu işe ne diyor?
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr