Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ULUS'ta 4 oda, 1 salon, çift banyo, çift tuvalet, ıslak - kuru zeminler mermer, aylık kirası 200 milyon, ilanını gördük, araştırmadan, soruşturmadan keriz gibi atladık, üstelik 1 yıllık kirasını da peşin verdik. Meğerse ev İstanbul değil Ankara Ulus'ta değil miymiş? Hay ben kafamı... Aşkın Şaşkın.
ODTÜ'
lüden ders; Polise enselenmeden afişleme, kuşlama, pullama, bildiri dağıtma, korsan gösteri ve her türlü eylem koyma dersleri verilir. Tel:
SÜRÜCÜ kursumuzun sürücü hocasına ihtiyacı var, şeklinde ilan verdik, ben sürücü hocasıyım diyerek karşımıza geldi. Buyur hocam, al şu arabayı bi sür de görelim dedik, heyecanlandı, fren yerine gaza bastı, arabayı üstüme sürdü. İki bacakta tam 12 kırık, altı aydır hastanelerde sürünüyoruz. Ben böyle sürücü hocasının sülalesini... Sürücü kursu sahibi Sürhat Sür.
AYDA
5 milyar lira cep harçlığı + her gece lüks bir restoranda yemek + Akmerkez'de en lüks mağazalardan istediğin kadar alışveriş + yine Akmerkez'deki garsoniyerimde geceleri bedava konaklama + ayda en az iki kere ulusal bir kanalda solo program. Benden daha ne istiyorsun kaltak? Yapımcı Orhan.
ÇOCUKLARINIZA,
hastalarınıza, yaşlılarınıza evlerinizde bakılır. 18 yaşını doldurmuş genç kızlarınıza gözümüz gibi bakılır. Müracaat:
ŞİRKETİMİZE yönetici sekreter aldık, hanımefendi iki gün sonra sekreteri olduğu yöneticiyi yönetmeye kalktı. Yönetici sekreterliğini yöneticiyi yönetmek olarak algılamayan yönetici sekreteri arıyoruz. Yöneticiyi yönetmeye niyetli olanların başvurmaması...
ŞAHANE MANZARALI dairedir, diye bana satarken karşı bloktaki daireleri gösterip manalı manalı gülmüş, ben de bundan malum manayı çıkarıp daireyi satın almıştım. Bu dairenin neresi şahane manzaralı beyfendi? Karşıdaki bütün dairelerin pencere perdeleri 24 saat kapalı.. Seni bi ele geçireyim, şahane bi dayak atıcam, haberin olsun. Tolga Can.

Nasıl kafa sayısı kadar düşünce varsa, kalp sayısı kadar da sevgi çeşidi vardır.
Tolstoy


Bütün bir ömrünüzü, hafta sonlarınızı harcıyorsunuz,
sonunda elinize geçen ne oluyor?
...Ölüm, harika bir ödül.
Hayat tersine yaşanmalıydı bence.
Önce ölümü savuşturmalıydık başımızdan.
Yirmi yılımızı huzurevinde geçirip
çok gençleştiğimiz için atılmalıydık...
Altın bir saatimiz olduktan sonra işe başlamalıydık.
Kırk yıl çalışmalıydık, ta ki
Emekliliğin tadını çıkarabilecek denli gençleştiğimiz güne kadar.
Üniversiteye gitmeliydik sonra, liseye hazır hale gelene dek
Parti yapmalıydık
İyice ufalmalıydık, oyun oynayıp
sorumlulukları unutmalıydık.
Küçük bir kız ya da bir erkek bebek olunca annemize dönmeli,
Son dokuz ayımızı yüzerek geçirmeli
Ve sevgi dolu bir bakışta son bulmalıydık.
Norman Glass

Hafta içinde akşam vakti... E - 5 karayolu üzerinde polisin mutad travesti operasyonlarından biri.. Yol kesilmiş, trafik durmuş; polis arkada travestiler önde bir kovalamacadır gidiyor...
O ara travestilerden biri, trafiğin açılmasını bekleyen otomobillerden birinin ön kapısını açıp kendini can havliyle içeri atıyor. Direksiyonda Karadenizli bir muhabir arkadaşımız var.. Memleketten gelen kayınvalidesi az sonra otogara inmiş olacak, arkadaşımız da hesapta onu alıp eve götürecek.
Travesti bıçağı çıkarıp bizimkinin boynuna dayıyor:
- Sesini çıkarma! Trafik açılır açılmaz da gazla!
- Han'fendi, mümkün değil! Kaynanam otogarda bekliyor. Çok acelem var. N'olur izin verin!
Derken bizimki çareyi kendini arabadan dışarı atmakta buluyor. O arada polisler de arabaya yetişmiş... Davetsiz travestiyi karga tulumba dışarı alıyorlar.
Neden sonra otogara varıyor arkadaşımız.. Kadıncağız çoktan inmiş. Oflaya puflaya damadın gelişini bekliyor. "Malum İstanbul trafiği!" mazeretlerinden sonra arabaya atlayıp evin yolunu tutuyorlar..
Yolda hoşbeş sürerken bir ara... O da ne!.. Arkadaşımızın gözü kayınvalidenin ayağı dibinde pırıldayan kadın ayakkabısına takılıyor.
"Yandık! Travestinin pabucu kalmış! Kayınvalide farkederse kimbilir ne sanacak?"
Bizimki kadının dikkatini dışarıya yönelttikten sonra usulca eğilip pabucu alıyor... Camı açıp çaktırmadan aşağı bırakıyor.. Ve "gönül huzuruyla!" yola devam ediyor...
10 dakika sonra evin önüne geliyorlar. Bizimki bagajdan valizleri alıyor.
Bakıyor ki, kayınvalide henüz arabadan inmemiş...
- Hadi anne, geldik!
- Tamam evladım. Ama dur bi dakika! Ayakkabımı bulamıyorum!
- Nasıl yani..?!
- Ayaklarım şişti diye çıkarmıştım da.. Tekini buldum, öteki yok!
Tahmin edilebileceği gibi.. Koltuğun altında uzunca süren arama numaralarına rağmen pabuç "maalesef" bulunamıyor! Kadıncağız olayın meydana geldiği günden bu yana daracık otomobilin içinde yepyeni pabucunu nasıl kaybettiğini düşünüyor.. İşin içinden bir türlü çıkamıyor...