Vezir padişaha çıkmış:
- Efendim, hazinede para yok, yeni vergilere ihtiyacımız var...
- Eee iyi de, ne vergisi koyalım?
- Boğaz Köprüsü'nün başına adam koyalım, gelip geçenden 1 akçe alalım.
Aradan bir süre geçmiş... Padişah merak etmiş :
- Ahaliden bir tepki var mı?
- Hiçbir tepki yok, demişler.
- İyi o zaman köprünün çıkışına da adam koyalım 1'er akçe daha alalım...
Yine tepki yok. Padişah tepkisizliğin bu kadarına kızmış:
- Ulan, demiş, köprünün ortasına da bir adam koyalım gelip geçeni (pardon) becersin..."
Birkaç gün daha geçmiş yine bir tepki yok.
Padişah "Köyün birine gidelim, halkı dinleyelim" demiş. Gitmişler. Köy meydanında padişah sormuş:
- Var mı bir şikayetiniz, derdiniz?
Ses yok...
- Var mı bre deyyuslar? Konuşun yoksa taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayacağım!.
Biri çekine çekine elini kaldırmış:
- Tez konuş nedir senin derdin!
- Padişahım şu köprünün ortasındaki adam var ya?
- Eee?
- Akşamları onun önündeki sıra uzuyor, oraya bir kişi daha koysanız?
LAFORİZMA
Mesut Yılmaz: "Siyaset kurumunu yaralamamak lazım" demiş... Haklı, ölüyü yaralamanın artık anlamı yok!..
Cihan Demirci
Hemen her büyük yolsuzluğun arkasından bir bakanı çıkan "Aslan demokrat" Mesut Bey, askerin "demokrasiye!" müdahalesine o kadar kızmış ki, dün vatandaşa soruyordu:
- Siz zannediyor musunuz ki askeri yönetim gelince yolsuzluklar azalacak? O zaman da yolsuzluk olacak.
Tercümesi:
- Ey vatandaş! Boşuna hiiççç umutlanma... Boşuna hiiiççç ham hayallere kapılma... İktidarda siviller de olsa soyulacakasınız, askerler de olsa soyulacaksınız... Daha az soyulmak istiyorsanız bizi tercih edin.
Yani; Tecavüz kaçınılmaz. Gelin, bize teslim olun, bizim iktidarımızdan (!) zevk almaya bakın. Aslan demokrat...
*Yılmaz, "Enerji skandalı" için medyaya "Asker mi istiyorsunuz?" demiş.
Hayır, sadece gerçeklerin ortaya çıkması isteniyor.
Derya Derin
Geçen yılın Ağustos ayı... DPT Müsteşarı Akın İzmirlioğlu gazete manşetlerinde... İzmirlioğlu, Enerji Bakanlığı'nın imzalayıp kendisinin onayına sunduğu "Yap İşlet Devret" anlaşmalarına isyan ediyor:
- Avrupa'nın üç dört katı fiyatla alım garantileri verilmiş, diyor, bu projeleri onaylarsak 5 yıl sonra kullanmadığımız elektriğe 7 milyar dolar para ödeyeceğiz. Bu anlaşmalar Türkiye'yi batırır...
Başbakan Ecevit ve yardımcısı Mesut Yılmaz, İzmirlioğlu'nun iddialarını tarafsız bir gözle incelemek... Gerekirse bu anlaşmalarla ilgili soruşturma açtırmak yerine DPT Müsteşarı'nı etkisizleştirmek yoluna gittiler. Başbakanlığa çağrılan İzmirlioğlu susturuldu...
Bir başka perde.. 1999 yılının Ekim ayı... Özel dağıtım şirketi Aktaş'a el konulmuş... Aktaş'ın Enerji Bakanlığı'ndaki bürokratları maaşa bağladığı, bakanlık bürokratlarının trilyonlarca liralık alacağı tahsil etmeyerek devleti zarara soktuğu öne sürülüyor.
Ne Bülent ve Mesut beylerden... Ne Cumhur Bey'den ses çıkıyor.
Bu sütunun müdavimleri Rahmetli Hayrettin Uzun'un enerji ihaleleri konusunda özellikle ANAP'lı siyasetçileri açık açık ve isim vererek suçladığını anımsayacaktır. Neden isim verdiğini sorduğumuzda:
- İstiyorum ki dava açsınlar, derdi Uzun, dava açsınlar da mahkemede yargıç önünde yolsuzluklarını tek tek yüzlerine vurayım...
Bu ülkede en çok yolsuzluk söylentisi Enerji Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarla ilgili olarak ortaya çıktı. Mavi Akım'dan nükleer santrala, Aktaş'tan doğalgaz santrallarına kadar... Her atılan imzadan sonra ortalığa yolsuzluk kokusu yayıldı... Kimse oralı olmadı.
Eğer yolsuzlukların üzerine zamanında gidilse "Bu sorunları siviller çözemiyor askerin müdahalesi şart" gibi söylentiler ve kaygılar ortalığı kaplamayacaktı.
Okuldaşımız Kemal Mısırlıoğlu (Mülkiye 69) yazıyor...
"Türkiye'deki likidite krizini ve buna bağlı olarak Türkiye'deki bankacılık sektörünü bir makaleyle anlatan ünlü The Economist dergisi 'hortumlamak' fiilinin İngilizce karşılığını 'to siphone off' olarak kullanmış.
Redhouse sözlüğüne baktım, böyle bir fiile raslamadım. Acaba diyorum onların lügatında olmayan sistemler uygulayarak İngilizce'ye katkıda mı bulunduk?"
Geçen pazar günü... Beşiktaş - Ülker basketbol maçında sonlara doğru salona pet şişe atıldı. Maçı anlatan TRT spikeri:
- Sahaya yabancı madde atıldı ve oyun durdu, dedi...
Peşinden anons yapıldı:
- Lütfen sahaya yabancı madde atmayın...
Okurumuz Sinan Çakaloz soruyor:
- Bu anonstan "Sahaya yabancı olmayan madde atabilirsiniz" anlamı çıkıyordu. Demek bir basketbol ayakkabısı veya basketbol topu fırlatılabilirdi. Şaka bir yana... Yabancı madde deyimi kullanmak şart mı? Sahaya herhangi bir şey atmayın, demek zor mu?