Â
"Nikah kıymam! Açılış yapmam! Özel davetlere, gecelere katılmam!" İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Ahmet Priştina'ya ait bu sözler...
      Nikah kıymayan, açılış yapmayan, özel gecelere, eğlencelere katılmayan belediye başkanı olur mu, olursa neden olur?..
     Â
Priştina açıklıyor:
      - Benim eşitlik anlayışıma göre... İzmir'in en zengin - en tanınmış ailesinin nikahını kıyarsam, en yoksul - en tanınmamış insanlarının nikahlarını da kıymalıyım. Bir holdingin açılış töreninde yer almışsam, küçük bir bakkal dükkanının açılışına da katılmalıyım. Kaymak tabakanın özel davetlerine icabet edeceksem, fukara insanların davetlerine de gitmeliyim. Bu mümkün olmadığından, daha doğrusu bunu yapmaya kalkarsam bütün mesaimi bu işlere ayırmam gerekeceğinden tavrımı baştan koydum; nikah kıymıyorum, açılışlara, özel gecelere, davetlere katılmıyorum.
     Â
- Hiç istisnası yok mu bunun?       - Cumhurbaşkanının, başbakan ve bakanların katıldığı açılış ve davetlere elbette katılıyorum. Ama onun dışında beni hiçbir özel açılışta göremezseniz.
     Â
- Ya nikahın hiç istisnası olmadı mı?      - Sadece bir kez... Ablamın oğlunun, yani yeğenimin nikahını kıydım. Ama hiç kimse de bundan dolayı gelip bana birşey söylemedi, sitemde bulunmadı.
Buyrun soyunun bakalım!
      Genç kız, ufak tefek gençlik sorunlarından dolayı ruh hekimine gitmeye karar vermiş. Güvenli olsun diye yaşlı başlı birini bulmuş, randevu almış.
      Muayenehaneye gittiğinde hekim
"Buyrun soyunun!" demiÅŸ.
      Kız üzerindeki ceketi çıkarmış.
     Â
- Soyunun soyunun...      Genç kız ruhsal tedavi için soyunmaya gerek olmadığını biliyor ama karşısındaki ne de olsa hekim.. Sonunda bir sütyen bir külot kalmış.
     Â
- Hadi kızım, sabaha kadar seni mi bekleyeceğim!      Kızcağız üzerindeki son iki parçayı da çıkarıp atmış.
      Aynı anda hekim üzerine atlamış kızın. Oracıkta ırzına geçmiş.
      Genç kız olayın şokunu yaşarken ahlaksız hekim giyinmiş ve demiş ki:
     Â
- Benim sorunum çözüldü, sıra geldi sizinkine. Anlatın bakalım derdinizi!      Fıkrayı gönderen okurumuzun notu:
"Bizim iktidarlar da hekimin yaptığını yapıyor. Üstelik sıra tedaviye gelince de yan çiziyorlar.."Tarihi hortum!
      Baltalimanı'nda Kemik Hastalıkları Hastanesi olarak kullanılan görkemli yalının bir zamanlar
Mustafa Reşit Paşa'nın konağı olduğunu biliyor muydunuz?
      Sadrazam
Mustafa Reşit Paşa, yalıda geçen uzun ve güzel yıllardan sonra günün birinde burayı satmaya karar vermiş... Ve satmış...
      Kime dersiniz?..
      Hanedan ailesine...
      Saray bütçesinden 250 bin çil altın çıkmış... Sadrazamın cebine...
      Tam o günlerde, tesadüf bu ya;
Reşit Paşa'nın oğlu
Ali Galip, Hanedan ailesinden
Fatma Sultan'la evlenmesin mi...
      Eh tabii, başlarını sokacak bir eve ihtiyaç var.
      Hanedan gereğini düşünmüş;
"Reşit Paşa'dan 250 bin altına alınan" yalı,
"Reşit Paşa'ya gelin giden" kızımız
Fatma Sultan'ın gül hatırına
"Reşit Paşa'nın oğluna" düğün armağanı olarak verilmiş, mesele hallolmuş...
      Onlar ermiş muradınaaa...
ReÅŸit PaÅŸa kerevetine...
Bebek güvercin
      Binlerce güvercin görmüşsünüzdür bugüne dek
      Peki hiç yavru güvercin gördünüz mü?
      Görmemişsinizdir.
      Peki sebebini merak ettiniz mi?
      Efendim şuymuş...
      Güvercin çok çabuk büyürmüş. Uçacak duruma 1 ayda gelir, o zamana kadar zaten irileşmiş olurmuş. O yüzden yavru güvercin görülmezmiş pek.
      Bilgilerinize.
     Â
El konan bankaları beÅŸ ay içinde satacaklarmış.      Â
Bakalım kaç ay içinde geri alacaklar?.. Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr