Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih Aşık


2 Temmuz tarihi yürekler yakan Sivas katliamının olduğu gibi bir büyük devlet adamının, Hasan Esat Işık'ın da ölüm yıldönümüdür. Türkiye'yi dünya uluslar ailesinin uygar ve onurlu bir üyesi yapmak yolunda soylu bir çaba göstermiş olan Türk Hariciyesinin soylu bir mensubuydu Hasan Esat Işık Bey... Ömrünü Cumhuriyet ilkelerinin yaşatılmasına adamış, siyaset yıllarında da ulusal onuru ve devlet haysiyetini herşeyin üzerinde tutmuştu.
Acaba Dışişleri Bakanlığı'nda bugün Hasan Esat Bey anılacak mıdır? Hayır... Çünkü böyle bir adet yoktur. Peki neden yoktur? Hasan Esat Bey ve onun gibi mesleğe ve devlete emeği geçmiş, sembol olmuş kişiler neden senede bir gün olsun hizmet verdikleri kuruluşlarda anılmamaktadırlar?
Diyelim ki kutlama töreni bakanlık çalışanları için zahmet oluyor... Bakanlığın uygun köşesinde ölüm yıldönümlerinde bu sembol isimler için bir köşe yapılamaz mı? Bir camekan içine birkaç anı resmi, kısa hayat öyküsü, onlarla ilgili çarpıcı birkaç öykü yerleştirmek, onları yeni kuşaklara birkaç satırla olsun anımsatmak zor mudur?
Elbette sadece Dışişleri Bakanlığı'nda değil, her kurumda, bu arada elbet bizim gibi gazetelerde de ölüm yıldönümlerinde mesleğe emeği geçmiş önemli kişileri bina içinde düzenlenecek bir köşede anmak, gelecek nesillere güç verecek küçük ama anlamlı bir jesttir. Ama ihmal edilir. Nedendir kendimize ve kendimizden olanlara ilişkin bu umursamazlığımız?. Kendimize değer vermeyişin bir sonucu mu? Hakkımız var mı bu kadarına?..

Halk topluşumuz (Meclis'imiz) tamam.
Sınırlarımız cızılı (Belli).
Bir kanun koyverdik (Anayasamızı yaptık).
Hükümetimizi de düzdük (Kurduk).
Şimdik geldik sizinlen ticaret alışverişine.
***
Bir süre önce Türkiye'ye, ikili ticari ilişkiler konusunu görüşmek üzere gelen Gagavuz Türkleri heyeti başkanı, ziyaret nedenlerini kendilerine özgü Türkçe'leriyle böyle özetlemişti.
Okurumuz Dr. Celal Kılıç dün telefonda bu sözleri anımsattıktan sonra dedi ki:
"Meclis'imiz tamam...Sınırlarımız belli...Anayasamız var...Millet olarak da ilk kez bir Hükümet düzdük! Gel keyfim gel."

Orman Bakanı Ersin Taranoğlu, kuliste kutlamaları kabul ediyordu ki, az ilerisinde kendisi gibi çiçeği burnunda bakanlardan Devlet Bakanı Metin Gürdere'yi gördü. Avcılığı ve atıcılığı! ile ünlü kabine arkadaşına seslendi:
- Metin Abi, sen avcısın, sana birşey sorabilir miyim?
- Sor bakalım.
- Ayı avcılığını yasaklayayım mı yasaklamayayım mı?
- Hiç düşünme, hemen yasakla.
Taranoğlu, "niye ki?" diye sorunca esprisiz duramayan Gürdere hemen yanıtladı:
- Niyesi var mı yav, biz Mustafa'sız ne yaparız?

Bu hükümet ne kadar görev yapar? Ne zaman son bulur?
Bir dostumuz bu soruya şu yanıtla yaklaşıyor:
- Hükümetin ne zaman işlevini tamamlayacağını anlamak için Yalım Erez'i izleyeceksiniz. Çünkü bir hükümetin işinin bittiğini herkesten önce o anlar. Ve derhal gemiyi terkederek yeni hükümette bakanlık kapma çalışmalarına başlar. Yalım'ı izleyin, yanılmazsınız..

Arkadaşımız Fahrettin Fidan, dün Meclis kulisinde çiçeği burnunda Devlet Bakanlarından Metin Gürdere ile karşılaşınca yanına yanaştı.
- Bakanlığınız hayırlı olsun Metin Bey!
- Sağooolll, çok teşekkür ederim.
- Sizin bakanlığınız hiç hesapta yoktu, nasıl oldu bu iş?
- Valla nasıl olduğunu ben de anlamadım, siyasi bir kaza diyebilirsin.
- Bakan olduğunuz haberini nerede ve nasıl aldınız?
- Tokat'ta bir yakınımın cenazesi için camiye gitmiştim. Eve dönerken bir de baktım ki kapının önünde bir yığın insan toplanmış... Benim oğlan da pencereye çıkmış, bana birşeyler işaret ediyor. Eyvah dedim, anama birşey oldu galiba.
- Sonra öğrendiniz ki, olan sizin ananıza değil, milletin anasına olmuş!
- He valla! Bak sana birşey söyleyeyim. Ben bu memleketi niye çok seviyorum biliyor musun?
- Niye?
- Öyle bir memleket ki, hergün yeni bir macera, hergün yeni bir heyecan hergün yeni bir sürpriz.
- Bakan olduğunuzu öğrendiğinizde ilk ne düşündünüz?
- Tiryaki Hasan Paşa'yı düşündüm. Adam, üç tuğlu vezir yapıldığını öğrenince ilk tepkisi, vah Osmanlı vaaahhh, sen bile sadrazam oldun, sen bu hallere düşecek devlet miydin, olmuş. Bu memlekette ben bile bakan olduktan sonra...
- Hiç merak etmeyin bizim devlet kavidir, daha çoookkk darbeler (!) kaldırır.
- Tabii ki öyle. Tansu Çiller'in bile yıkamadığı bu devleti ben mi yıkacağım?..
- Sizi bir de makamınızda tebrik etmek isterim, yeriniz nerede?..
- Eski Başbakanlık'ta. Oradan ara; Metin Gürdere de, beni herkes tanır!..

Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr