Televizyondaki bazı kanallarda
"Buffalo operasyonu"ndan söz edilirken ekrana Kuzey Amerika'daki buffalo sürüleri getiriliyor. O asil hayvanları görenler belki de
"Bunları yiyorsak yine iyi" diye düşünüyor. Okurumuz
Mehmet Ertüzün bu konuda bilgi vermek ihtiyacı hissetmiş... Bakınız ne diyor:
      - Kaçak olarak yurdumuza giren etler resmen
"manda / camız" eti. Bu hayvanlar Bangladeş, Pakistan, Hindistan ve hatta Kamboçya ile Vietnam'da mebzul miktarlarda bulunuyor. Sulak alanlarda çobansız, sahipsiz binlercesi var... Bu hayvanın İngilizce adı
"Water Buffalo..." Afrika kıtasında ise 1 tonun üzerinde olanları bulunuyor; ancak Serengeti Milli Parkı gibi alanlarda koruma altında ve eti sadece çok paralı avcılara ve arslanlara nasip oluyor.
      Bizde bazı aklıevveller konuyu araştırmadan bu hayvanın ırkını Kuzey Amerika buffalolarıyla (Wild American Buffalo / Bison) karıştırmışlar. Kaldı ki, Avrupalı zenginlerin acımasız kurşunlarıyla lüks servisli tren pencerelerinden kahkahalar eşliğinde ateş edilerek binlercesi öldürülen, bir o kadarı da deri tacirleri tarafından katledilen Kuzey Amerika buffalosunun (bizon) geri kalan 2500 - 3000 adedi ciddi koruma altında. Etinin kaçak olarak Türkiye'ye getirilmesini bırakın, Amerika veya Kanada sınırları içinde tüketimi bile mahkemelik bir olay...
Dokunulmazlar
     Â
- Trafik polisi ceza yazmaya kalkıştığında polise, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"
diye sormayan milletvekili var mıdır?
      Meclis Trafik Komisyonu üyelerinin dün yaptığı basın toplantısından sonra bir meslektaşımız, Komisyon üyesi milletvekillerine bunu sordu:
     ÂYanıt FP'li
Hüsamettin Korkutata'dan geldi:
      - Polis pek çok milletvekiline ceza yazıyor. Ve çoğu milletvekili buna itiraz etmiyor. Ama polisin ceza yazamadığı kişiler elbet var.
     Â
- Kimler mesela?..      - Askerler ve polisler... Komisyon çalışmalarımız sırasında trafik polisleriyle de konuştuk. İçlerinden bir teki dahi, hayatında ne bir polise, ne bir askere ceza yazmıştı. Çünkü onlara ceza yazmak, milletvekiline ceza yazmaktan daha yürek isteyen bir iş... Üstelik bu ülkede trafik kurallarını en fazla çiğneyenlerin başında maalesef trafik polisleri geliyor...
Hortum çalışıyor
      Herkes biliyor... Dokuz patron tarafından hortumlanan 10 milyar dolar
Evren Paşa'nın plaketleri gibi denize atılmadı. Bu paraların bir bölümü sus payı veya katılım payı olarak ilgili yerlere dağıtıldı... Bir bölümü İsviçre bankalarında patronların hesabında yatıyor. Öyle büyük paralar ki bunlar... Değil tek tek siyasetçi ve bürokratları. İktidarları bile satınalır. Ve hortumcular bir biçimde kendilerini kurtarırlar.
      Demeye kalmadı Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk önceki gün müjdeyi verdi:
      -
Ekonomik suçlara ekonomik ceza düşünüyoruz... Parayı ödeyen aftan yararlanacak.      Af 23 Nisan 1999 öncesini kapsayacakmış. Böylece son batan 2 banka hariç (ki onları kurtaracak formül de mutlaka bulunur)... Son yıllarda ne kadar banka hortumcusu ve devlet soyguncusu varsa affedilecek.
     Â
Hikmet Sami Türk çok inandırıcı bir cümle daha ekliyor konuşmasına:
     Â
- Hortumlanan parayı faiziyle geri alacağız!      Nah - cıvanda alırsınız artık. Bundan sonrası mı? Devletin batakçıların malı mülkü üzerine koyduğu kısıtlamalar kaldırılacak. Kendilerinden bir ödeme planı alınacak. Artık ilk 10 yılı mı ödemesiz olur, ilk 20 yılı mı? Keyfe keder... Şöyle ilk taksidi de bir alındı mı? Sonra nasıl olsa değil taksit, olayın kendisi bile unutulur.
      Onlar erer muradına biz çıkarız kerevitine...
      Hisarbank, Öğretmenler Bankası, İstanbul Bankası, Marmara Bank, TYT Bank, İmpex Bank soygunlarını anımsayan mı var?
      Halkımız çabuk unutur... Kolay uyutulur...
      Bankaların batışına göz yuman... Bugün de halkın paralarını değil onları yürütenleri kurtarmaya çalışan
Bülent Ecevit'in lakabı hala
"Dürüst lider"... Halk böylesine uyursa gelen giden soymaz mı?
Rüşvet!
      Rusya Federasyonu'na bağlı ülkelerle ticaret yapan işadamı
Deniz Usta, bir süre önce Gürcistan'dan iki TIR dolusu kereste getirmiş... Bu vesileyle ülkeler ve kültürler farklılaştıkça rüşvetin de biçim değiştirebileceğini öğrenme fırsatı bulmuş... Anlatıyor:
      - Mesela, Tiflis çıkışında bizim TIR'ları çeviren bir polis, 50 dolar karşılığında
"sınıra kadar bize eskort olarak eşlik etmeyi" önerdi. Rüşveti bir "hizmet" karşılığında almaya özen gösteriyorlar!
BeleÅŸ haber
      Hafta sonu haber bültenlerinde izlemiş olmalısınız... Kocaeli'de bir giyim firması mağazada defile yapıyor... Defilenin sonunda mankenler, bir miktar sutyeni sokakta toplanan kalabalığın üzerine fırlatıyor...
      Anında izdiham... İnsanlar altalta üstüste sutyenleri kapışıyor, bir yaşlı kadın kalp krizi geçiriyor...
      Ekran başındakiler de halkın beleşçiliğine gülüyor tabii.
      Pekiii... İzdiham çıkacağını bile bile böyle gösteriler düzenlemek, vatandaşı beleşçi görünümü içine sokmak... Bu da beleşçiliğin bir başka türü, hatta daha adisi değil mi?
Mobilya
      İsveçli bir mobilya firması İngiliz gazetelerine şu ilanı vermiş:
     Â
- İsveç mobilya modelleri her zaman çekicidir. Çünkü bizim mobilyalarımızın da bacakları güzeldir...      *
"Her ÅŸey hakkında bir ÅŸey öğrenmeye ve bir ÅŸey hakkındaki her ÅŸeyi öğrenmeye çalışın"     Â
Thomas Huxley Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr