Üniversite öğrencisi Çiğdem Vergili'nin Cumhuriyet kutlamasıyla ilgili birkaç sözü var.. Genç arkadaşımızı dinleyelim:
"... 29 Ekim'e bir kaç gün kala, üniformalı kutlamaların resmiyetinde bayramlarımıza yabancılaştığımızı düşünüyorum. Bayramlar liselerde ve orta"ğretim kurumlarında her sene aynı uslupla yinelenen sıkıcı konuşmalar eşliğinde, bir an önce bitsin de tatil yapalım duygusuyla yaşanıyor. Yıllardan beri, kutlanış biçimi itibariyle; bubayramın öğrenciler için bir zorunluluk olduğu bilinci yaygınlaştı. Oysa diğer bayramlardan çok daha özenle çok daha coşkuyla kutlanmalı, formaliteden ibaret olmamalı 29 Ekimler.
Genç arkadaşımız çok haklı...
Bayramlar artık üniformalı görüntülerin, askeri resmi geçitlerin daha az olduğu... Neşe, coşku ve eğlencelerin çoğaldığı günler olmalı... Adı üstünde "Bayram"... Elbette bayram boyunca "Cumhuriyet" in anlamı üzerinde de durulmalı.. Genç nesiller aralarında "Cumhuriyet"in getirdiklerini konuşmalı... Vakit kalırsa Cumhuriyeti geri döndürmeye çalışan sağ politikacıların son 50 yılda ülkeyi nasıl bu iflas noktasına getirdikleri, nasıl üç beş oy için tarikatçılarla kolkola girip Cumhuriyet'in altını oydukları yeni nesillere anlatılmalı... Bayram eğlendirirken öğretici de olmalı.
*Atatürk kazandığı zaferlerden daha büyük adamdı.
Falih Rıfkı
Amerika’nın Afganistan’a attığı bombaların bir kısmı, ilginç bir şekilde, hiç patlamadan sapasağlam yere düşüyormuş.
Sonunda Amerikalı pilotlardan birine sormuşlar:
- Atılan bombaların bazısı patlamıyor. Neden acaba?
Pilot:
- Onlar, demiş, parası peşin alınmış özel siparişler... Onun için sağlam teslim etmek zorundayız.
- Yaaa... Siparişi veren kim?
- Usame bin Ladin!
Can Ozan
Son günlerde pek revaçta olan bir ilahiyat profesörünün kitabından cümle:
"Kabirler sadece ölümü hatırlamak için ziyaret edilir. Kabir ziyaretinde başka hiçbir gerekçe ve anlam aramamalıdır."
Nasıl olur Hocam? Anıtkabir olsun, yakınlarımızın mezarları olsun ölümü hatırlamak için mi ziyaret ediliyor. Yoksa saygıyı hakeden insanları anmak, bir zaman için onları düşünmek, içimizden geçen duyguları ifade etmek için mi?
Bu işte bir yanlışlık var derken anımsatmayı da borç biliyoruz: "Haydi yarın Anıtkabir'e" ...
Vurguncularım! Hortumcularım! Soyguncularım!
Bugün iktidarı hep birlikte ele geçirişimizin ikibuçuk'uncu yılındayız.
Kutlu olsun!
Bu anda sizlerin bir ferdi olarak bu mutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Vurguncularım! Hortumcularım! Soyguncularım!
Az zamanda büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü Af Yasası'dır. Bundaki muvaffakiyeti bir ve beraber olarak azimkarane yürümemize ve yürütmemize borçluyuz.
Fakat yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetindeyiz. Bunların başında Af Yasası'yla kurtaramadığımız arkadaşlarımızı DGM Yasası'nda yapacağımız değişiklikle kurtarmak gelmektedir. Buna mecburuz. Zira içeriden, bizi bir an önce kurtarmazsanız herşeyi faş ederiz, sizi de mahvederiz şeklinde haberler gelmektedir. İşte bu sebeple geçen zamana nisbetle daha çok çalışacağız, emrimizdekileri daha çok çalıştıracağız, daha çok aflar, yasalar çıkaracağız. Başta Kartal olmak üzere içeride bir tek arkadaşımızı bile bırakmayacağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü başka çaremiz yoktur.
Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, bizim en önemli tarihi vasıflarımızdan biri de vasıfsızlığımızdır.
Arkadaşlar, ikibuçuk yıldır giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vaadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde yanılmadım. Bugün aynı inan ve katiyetle söylüyorum ki bundan sonra da yanılmayacağız.
Arkadaşlar!
Ebediyete akıp giden her ikibuçuk senede, bu büyük yıldönümümüzü daha büyük vurgunlarla, daha büyük soygunlarla, şerefsizliklerle, saadetlerle, içeriye girme tehlikesi olmadan huzur ve refah içinde kutlamanızı gönülden dilerim.
Ne mutlu yiyene!
*Atatürk "Cumhuriyet’i biz kurduk, sizler batıracaksınız" dememişti Bülent Bey... Her şey gibi onu da yanlış anladınız...
Cenap Öztürk