Yeni dünya masalı...
Türkiye'de bazen gereksiz şeyler üzerine yüzlerce sayfa yazı okursunuz.. Bazen çok gerekli bilgiler ortada dolaşır ama bir türlü kulağımıza ulaşmaz.. Misal mi?
Bilmiyorduk... Meğer Garanti Sigorta Fonu diye bir fon varmış. Bu fon trafik kazası geçiren vatandaşların tedavi masrafları ile ölüm giderlerini karşılamak için kurulmuş. Fon hesabında 110 trilyon lira birikmiş... Hâlâ da birikiyormuş... Neden mi? Çünkü vatandaşın böyle bir fondan haberi yokmuş da ondan.
Sağlık Bakanlığı'nın hastane yönetimlerini bilgilendirmemesi... Vatandaşın da yasaları pek bilmemesi yüzünden fona herhangi başvuru olmazken, çok sayıda parasız vatandaş hastane masraflarına boğuluyor. Fondan sorumlu Türkiye Sigorta Reasürans Şirketleri Birliği Genel Sekreteri Bilge Kongar diyor ki:
- Trafik sigortası olan araçların yaptıkları kazanın masrafı sigorta tarafından ödenir. Aracın sigortası yoksa ya da araç plakasız ise kaza geçiren vatandaş başvurup tüm masraflarını bizden alabilir... Ancak vatandaşlar bu uygulamayı bilmedikleri için fondan genellikle uyanık avukatlar yararlanıyor...
Para nasıl mı alınıyor? Gerekli bilgiyi 0212 324 19 50 nolu telefondan veya www.tsrsb.org adresinden edinmek mümkün...
Seçimler bu ülkede demokrasinin değil kaçak yapılaşmanın gelişmesine yarıyor.
Denktaş'ın Annan'a "hayır" diyerek masadan kalkma ihtimali piyasayı germiş. Bizim gibi bol sorunlu ülkelerde piyasaların işi de zor vallahi...
Dışişleri bakanı Abudullah Gül, AB'den dışlanmamız konusunda İsmet İnönü'nün o fiyakalı cümlesini tekrarlamış:
- O zaman yeni bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini bulur.
Gerçekten öyle olur mu?
Ali Sirmen anımsatıyor:
"İsmet İnönü'nün o sözünden sonra yeni bir dünya kurulmamış ama yeni bir hükümet kurulmuş ve İnönü içinde yer almamıştı. İnönü bir daha iktidar yüzü görmemişti."
Karabüklü dostumuz Tacettin Korkut bugüne dek Kızılay'a 38 kez kan vermiş. Altın madalya sahibi almış. Ancak Kızılay'a üye olamıyor. Neden? Çünkü Karabük Kızılay'ın 30 yıllık başkanı Mehmet Ulukaya, sadece kendi yakınlarını üye kaydediyormuş da ondan. Kızılay yetkililerinin şu günlerde dile getirdiği "Kızılay büyüyecek" vaatleri o yüzden biraz havada kalıyor... Kızılay yönetimi kârlı bir işse ve bir defa koltuğa oturanlar kalkmayabiliyorsa... Ne yapılabilir?
Özelleştirme Yüksek Kurulu, TÜPRAŞ'ın satışını onayladı. Yıllık cirosu 13 milyar dolar olan TÜPRAŞ, Efremov Kautschuk - Zorlu ortaklığına hurda fiyatına, 1.3 milyar dolara satılıyor.
Perde arkasındaki alıcı firma Tatneft'in cirosu TÜPRAŞ'ın cirosunun altında... Bu garip satışla ilgili olarak Petrol İş Sendikası iki yeni dava açıyor. Sendika Başkanı Mustafa Öztaşkın' a usulsüz dediğiniz şeyleri sayar mısınız, dedik, saymaya başladı:
- Birincisi; bu ihale aleniyet ilkelerine aykırı yapılmıştır. İkincisi; ihalenin sonuçlanmasına 24 saat kalan Efremov Grubu, Zorlu Grubu'nu yanına ortak olarak İhale Şartnamesi'nin 8. maddesini çiğnemiştir. Üçüncüsü; ihale açık artırma usulüyle yapılmayarak kamu yararı gözetilmemiş, böylece Özelleştirme Yasası'nın 18. maddesi ihlal edilmiştir.
-Daha başka?..
- Saymakla bitecek gibi değil... Örneğin satış değeri çok düşüktür. Sonra TÜPRAŞ'ın büyüklüğü dikkate alındığında satın alan şirketin gerek üretim gerek mali gerekse teknik açıdan son derece yetersiz olduğu ortadadır. Eski Rekabet Kurulu Başkanı Aydın Ayaydın da bu satış işleminde bir sürü usulsüzlükler yapıldığını yazıp çizmektedir ama dinleyen kim?
- Her şey bir yana... TÜPRAŞ'ı alan ortaklık 1.3 milyar doları ödeyebilir mi?
-Şirketin sermayesine ve yaptığı işlere bakılırsa ödeyemez. Ayrıca Tatneft çok borcu olan bir şirket... Kendi kuruluşlarına bile borçları var. Zaten henüz satın alma işlemi gerçekleşmeden TÜPRAŞ'ın hisselerini teminat göstererek para bulmak gibi bir anlayış içinde olmaları bunu gösteriyor. TÜPRAŞ'ın parasıyla, yani bizim paramızla bizim kuruluşumuzu satın almak istiyorlar. Ben bu kadar usulsüzlüğün yargıdan döneceğine yürekten inanıyorum.
***
- Başbakan'ın Güney Kore ziyareti sırasında "Türk geleneklerine göre kadeh kaldırma olmaz" diye kadeh kaldırma törenini değiştiren Korelilere "Bu bizim talebimiz değildi" diye Türk yetkililer itiraz etmiş!
- Gözden gönülden ırak bir tek atacaklardı onu da Koreliler engelledi.