MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un gazetelerin Ankara temsilcilerini yemeğe davet etmesi, 14 davetli gazeteciden 10'unun MİT'te dosyasının bulunduğunu şaka yollu açıklaması, orada konuşulanların gizli kalması istendiği halde sohbetin basına yansıması bu hafta epey konuşuldu. Atasagun geçmişte pekçok kişiye potansiyel suçlu gözüyle bakılarak haklarında dosya tutulduğunu, bugün bunların bırakıldığını eklemiş. İsabet...
MİT denildiğinde hatırlayıp güldüğümüz bir olay vardır..
Günaydın gazetesinde 1980 öncesi Kemal Kınacı'nın başkanlığında bir gazete toplantısı yapıyoruz. O günlerde Fatsa olayları manşetlerde. Hürriyet gazetesi tam sayfa haberler vererek bütün basını solluyor. Fatsa'da dolaşan maskeli şahısların fotoğrafları yalnızca Hürriyet'te yer alıyor.
Hürriyet'i nasıl yakalayabileceğimiz konuşulurken sevgili Teoman Orberk söz aldı:
- Bizde 3 MİT mensubu var, dedi, ancak bizim MİT'çiler Hürriyet'in MİT'çileri kadar iyi çalışmıyor sürekli haber atlıyoruz. MİT'ten yeni eleman isteyelim...
Teoman'ın önerisi şaka mı ciddi mi, belli değil. Ayrıca kimdi o 3 MİT'çi...
Toplantıdan sonra bir ara Teoman'ı yalnız görünce yanına gidip sordum:
- Abi kim bu bizdeki 3 MİT'çi merak ettim...
Muzip muzip güldü:
- Hayatım, dedi, sen bunca yıldır onların kim olduğunu öğrenmediysen bundan sonra öğrenmesen de olur...
Cevap da gizemliydi... O kişilerin kimler olduğunu hiç öğrenemedim...
Kötü olmayan hiç kimse iyiliğinden ötürü övülmeye layık değildir
İlkokulda öğretmen çocuklara babalarının mesleklerini soruyor. Sıra küçük Johnny'e gelince o bir süre utanıp sıkılıyor. Peşinden anlatıyor:
- Benim babam eşcinsel kulübünde striptiz yapıyor. Müzik eşliğinde çırılçıplak soyunuyor. Başka şeyler de yapıyor ama söyleyemem.
Öğretmen dersten sonra küçük Johnny'i kenara çekip doğru söyleyip söylemediğini soruyor:
- Babam Bush yönetiminde danışman diyor, küçük Johnny ama utandım söyleyemedim...
Neden yıllar sonra bir araya getiremiyor bizi
hüzün, şefkat, incelik ve bir fincan kahve
yalnızca bu kadarına azalmışken
bir zamanlar yaşanan
o büyük aşkın ikindisi
fincanın üzerinden birbirimize bakarken
ikimiz de biliyoruz giden gitti
daha kapıda ayrılacak yollarımız
buluştuğumuz kafeden
kendi hayatlarımıza dağılırken
yine de birbirimizden hatırladıklarımıza değmez mi o bir fincan kahve
ağzımızda yıllardır zehir zemberek bekleyen.
Kitabın adı "Düşler ve Sokak"... Diyarbakır'da sokak çocuklarının kendi el yazılarıyla anlattıkları düşlerinden oluşuyor. Projenin uygulayıcısı İrfan Polat... Düşleri olan tüm çocuklara adanmış...
11 yaşındaki, çöp toplayıcısı B.S anlatıyor...
Bazı çocuklar zengin ama bazıları fakir. Bunun nedeni bazı aileler 10 - 15 çocuk doğurur ve bunun nedeni çok çocuk doğurmuştur. Bundan dolayı bizi çalıştırmak zorunda kullanmışlardır. Biz bir gün çalışırken çocuklar benimle alay ediyorlardı. Çünkü ben çöp topluyordum. Benim de kalbim çok kırıldı. Elle çöpçülük yapmak istemiyorum dedim ve annem de çekirdekçilik yap dedi. Ben çekirdekçilik yapıyorum.
E.D 13 Sakızcı
Babam günah diye eve televizyon almıyor. ben de dükkanların, kahvelerin önünde pencerede kandime televizyon izliyorum param olduğu zaman kendime televizyon alacam Temel Reisi Heri Potırı seyredecem, kardeşlerime de seyrettiricem.
B.K 13 Ayakkabı Boyacısı
Ben babamı hiç tanımıyorum. Biz daha küçükken ölmüş. Ben şimdi sokakta ayakkabı boyacılığı yapıyorum. evde kardeşlerime yemek götürmek için bazen diğer çocuklara bakıyorum onlar geziyorlar babalarının onlara para verdiklerini anlatıyorlar. Ama benim babam bana hiç para vermedi. Okulumu bitirince mafya babası olacağım fakir çocuklara hep para dağıtacağım. kötü mafya dağel eyi mafya olacağım. bütün fakir çocukların babası olacağım. keşke benimde bebem olsaydı.
M.K 14 yaşında, tatlı satıcısı
Sevgili abilerim ablalarım,
sakın bize sormayın niye sokakta çalışıyorsunuz. Çünkü biz bilmiyoruz. Siz bizim büyüklerimizsiniz. Siz bizden daha iyi bilirsiniz.
Behzat 12 yaşında, selpak satıcısı.
"Geleceğinin ne olduğunu bilmeden hayaller kuran çocukların tek istedikleri şey biraz sevgi...
***
Diyanet İşleri Başkanı Kuran kurslarıyla
ilgili yönetmeliği geri çektiklerini açıkladı.
Ne demek bu? Yönetmeliğin iptal edilip
Resmi Gazete' de yayımlanması gerekmez mi?