Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ankaralı meslektaşımız Alaattin Aktaş, yaklaşık bir aydır TRT 2'de ekonomi haberlerini sunuyor, Cuma geceleri de "Ekonominin Seyir Defteri" adlı tartışma programını yönetiyor. İzlemenizi öneririz. Son ekonomik krizin ele alındığı geçen geceki programda, konuklardan Doç. Dr. Güven Sak gözlerden kaçan ilginç bir olayı şöyle aktardı:
- Bakanlar Kurulu'nun krizle ilgili alınacak önlemler konusundaki yazılı açıklamasına baktım, son derece beylik ifadelerin yer aldığı, insanları asgari düzeyde dahi olsa bilgilendirmekten uzak, 5 - 6 cümlelik bir açıklamaydı. Aynı gün IMF'nin Web sayfasına girdim, aynı konuda sayfalar dolusu bilgiye yer verilmişti.
Eee, onlar programın asıl sahibi, biz taşeronu olunca aradaki bu farka şaşmamak gerek.

Anayasa madde 6 diyor ki: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir... Egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz."
Bırakırsanız ne olur? İşte böyle... İMF'nin elinde oyuncak olursunuz...

Bilgi büyük insanı alçakgönüllü yapar, ortalama insanı şaşırtır, küçük insanı ise böbürlendirir.
Brigitte


"İstanbul l. Kadın Bienali" hazırlığını sürdüren 36 hanım dün bir açıklama yaparak TBMM'deki kadın milletvekillerini "Kadın sorunlarına eğilmeye" çağırdılar. Yaptıkları çağrıda Fransız yazar Romain Gray'in şu sözlerine yer verdiler:
"Millet Meclisi kürsüsünde gebe bir kadın görmediğiniz sürece Fransa'da kürsüden her söz alışınızda yalan söylemiş olursunuz.
Politika aleminde ürkütücü bir kadın eksikliği vardır. Düşünceler eninde sonunda ellerle biçimlendirilir. Düşünceler onlara vücut veren ellerin yumuşaklığının ya da kabalığının biçimini alır. Ve artık onlara kadın ellerinin biçim verme zamanı gelmiştir."

Ekonomik kriz yüzünden 2 milyon tavuk açlıktan ölmüş... Önce tavuklar gitti, sırada şimdi biz "koyunlar" var!..
Cihan Demirci

-Göndersinler, göndersinler! Bize gönderdiklerinin hepsini alırız. Hodri meydan!
İsimlerinin değiştirilmesini kabul etmeyen soydaşlarımızı Türkiye'ye göçe zorlayan Bulgar yönetimine, 1989'da bu resti çeken "vizyon ve de misyon" sahibi Turgut Özal, bir anlamda "tersine göç"ün yaşandığı bugünleri görseydi ne der, ne düşünürdü acaba?
1 Mayıs 2001 tarihinden itibaren Bulgar pasaportuna AB ülkelerinde vizesiz dolaşma hakkının tanınmasıyla Jivkov döneminde Türkiye'ye göçe zorlanan soydaşlarımızın, yeniden Bulgar pasaportu almak, bir kısmının da Bulgaristan'a geri dönmek için başlattıkları yoğun girişimden söz ediyoruz. Balkan Göçmenleri Derneği (BAL - GÖÇ)'ün bu olayı nasıl değerlendirdiğini, dernek başkanı Turhan Gençoğlu'na soruyoruz.
- Türkiye'de halen kaç soydaşımız yaşıyor?
- 1989'daki zorunlu göçle 300 bin soydaşımız gelmiş, bunlardan 100 bin kadarı bir süre sonra geri dönmüştü. Ama Bulgaristan'daki ekonomik zorluklar nedeniyle gizli göç yıllarca devam etti. Bugün ülkemizdeki soydaş sayımızın 300 - 400 bin dolayında olduğunu tahmin ediyoruz.
- Yeniden Bulgar pasaportu almak için başvuranlar çok mu?
- Biz, BAL - GÖÇ olarak 2 - 2.5 yıldır bu yönde çağrı yapıp duruyoruz. Bu hakka sahip olanlar, haklarını kullansınlar, diyoruz. Başvurular, son zamanlarda haliyle arttı. Ama kesin bir sayı şu aşamada vermem mümkün değil.
- Yeni pasaportlar nasıl alınacak?
- Ya Bulgaristan'a bizzat giderek ya da buradaki elçilik ve konsolosluklara başvurarak...Bulgaristan'a gidilirse daha kısa zamanda alınır. Gidemeyecek durumda olanların işlemleri biraz daha uzun sürer. Ben, Bulgaristan'a gidebilecek ve gidemeyecek bütün soydaşlarımıza, hemen harekete geçmeleri ve yeni pasaportlarını Mayıs ayına kadar almaları tavsiyesinde bulunuyorum.
Gecikme, ileride telafisi zor bazı sorunlar yaratabilir.

Artık erkekler de kadınlara karşı "sıkı kur" politikasını bırakıp, dalgalı kura geçsinler!..