Melih Aşık
Eski sekreterimiz sevgili
Belkıs Kamut'u geçen Cumartesi günü ANAP Milletvekili
Yıldırım Aktürk'ün oğlu
Yavuz Aktürk ile evlendirdik. Yeni bir mutluluğa tanıklık ettikten sonra nikah dairesinden ayrılıyorduk ki, kapıda eski milli eğitim bakanlarından
Vehbi Dinçerler'le karşılaştık. Ve ayaküstü sohbette
"kesintisiz 8 yıl" ı tartıştık. ANAP'ın bugünkü yönetimine göre daha muhafazakar bir çizgide olan
Vehbi Dinçerler, imam hatip liselerinin orta kısımlarının kapatılmasının öngörülen amaçları sağlayacağına inanmıyor, bunu demokratik de bulmuyordu.
Peki 11 yaşındaki çocukların iradeleri dışında bir mesleğe yönlendirilmeleri demokratik miydi? Öte yanda mühendis, doktor veya avukat olacak çocukların imam eğitiminden geçirilmesinin mantığı neydi?
Vehbi Dinçerler şu görüşteydi:
- İmam Hatip ortaokulları kapatılmamalı ancak bu okullardan mezun olanlara üniversitelerin yolu kapatılmalıdır. Tabii ilahiyat fakülteleri ve yüksek islam enstitüleri hariç... Üniversite yolu kapatılınca imam hatiplerdeki yığılma da ortadan kalkacaktır...
Vehbi Dinçerler bu ana önlemi tamamlayacak iki önlemden söz etti:
- Bunu yaparken imamların mutlaka en az iki yıllık yüksek öğrenimden sonra atanması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca normal ortaokul ve liselere, isteğe bağlı uygulamalı din dersi konulmalı, böylece "çocuğum dinini öğrensin" isteğindeki veli de memnun edilmeli..
İmam Hatiplerin yalnızca mesleğe yönelik eğitim vermesi önerisine biz de katılıyoruz...
1923 yılında kurulan ve dünyanın en eski havayolu kuruluşlarından biri sayılan Çek Havayolları, İstanbul'u uçuş noktaları arasına katmasının 50'inci yılı dolayısıyla Türk gazetecilerinin katıldığı bir gezi düzenledi Prag'a...
Bir tarih ve mimarlık müzesi de sayılabilecek Prag'da hoş iki gün geçiren gazetecilere Çek Havayolları'nın Türkiye ve İran Müdürü
Ludek Louda, son gün bir yemek verdi. Tarihi bir yapıya yerleşmiş olan
"Holiday İnn" otelindeki yemek güzeldi. Ancak yemek sonunda ısmarlanan tatlılar bir türlü gelmeyince gecenin esprisi geldi... Çek Havayolları Halkla İlişkiler Müdürü
Plocek dayanamadı;
- Holiday İnn'in adının değiştirilmesini öneriyorum!.. dedi...
- Ne öneriyorsunuz?.. diye sorulunca da tereddütsüz yanıtladı:
- Holiday Out!.. Çek Cumhuriyeti Başkenti Prag'ın sokaklarında göze çarpan bir pano... Arka planda klasik müzik repertuarına sayısız seçkin yapıt kazandırmış olan ünlü besteci
Johann Sebastian Bach... Önünde 20 adet
"minik" Sebastian Bach... Afişte özetle deniyor ki:
"Son istatistiklere göre, ülkemizde 1 aileye 0.96 çocuk düşüyor... Aile başına 1 çocuk bile değil yani!.. Bu oran çok düşüktür!.. Elinizi çabuk tutun; ne yapın edin, çocuk sahibi olun!.."
Sözün özü.. Çekler,
"geleceği kurtarmak" için
"çocuk yapmayı" teşvik ediyorlar... Bu amaçla... bir rivayete göre
"16", bir başka rivayete göre de
"20 çocuk" babası olan... (ve çocuklarından üçü - kendisi gibi - müzik tarihine adını yazdırmış) ünlü besteci
J. Sebastian Bach'ı örnek gösteriyor;
"Sizin de minik Bach'larınız olsun!.." diyorlar... Eloğlunun derdi üreyememek... Bizim en büyük derdimiz ise malum...
J. Sebastian Bach'ı sollayan bir hızla üremek... Ancak üreyen nüfusa yetecek okul, hastane, konut, iş üretememek... Baba
Bach belki de kendini bestelere kaptırdığı için doğum kontrolüne vakit ayıramadı. Biz ise doğum kontrolüne vakit ayıramadığımız için
"Bach" kalitesinde bir nesil üretemiyoruz. Üstelik en büyük sorunumuzun bu olduğunu farkedip önlem almayı da beceremiyoruz... Bach'tımıza mı küselim... N'apalım?..
Gazeteci dostumuz tatilini Çeşme taraflarında bir otelde geçirmek istedi. Bu amaçla İzmir'de bir turizm firmasına başvurdu. Firmada görevli bayan kendisine Çeşme Çiftlikköy'de
"Clup Kardia" diye bir tatil köyünü tavsiye etti. Dostumuz fiyatı makul bulunca bayana, tatil köyünü hemen arayıp bir kişilik rezervasyon yapmasını rica etti. Bayan telefonu açtı, karşı tarafla konuşmaya başladı. Tam kesin rezervasyon yapılıyordu ki, turizm firmasının görevlisi bayanın yüzünün birden değiştiği, şaşkın bir ifade aldığı görüldü... Çünkü... Karşı taraftaki kişi,
"gelecek tek müşteri bay mı, bayan mı?" diye sormuş, "bay" yanıtını alınca,
"biz kesinlikle tek bay kabul etmiyoruz" deyivermişti.
Gazeteci dostumuz Çeşme'de başka bir turistik tesiste kendine yer ayırttı. Tatilini yaparken bir ara otobüse atlayıp Clup Kardia'ya gitti. Yetkili olarak karşısına çıkartılan
Hakan beyle yüzyüze görüştü. Bu ilkel anlayışlarının nedenini sordu. Klasik yanıtı aldı:
- Prensibimiz böyle efendim...
- Peki, dedi gazeteci arkadaşımız, İzmir'den bir fahişe bulup tatil köyünüzde onunla birlikte kalmak isteseydim tavrınız ne olacaktı?
Hakan Bey:
- Kabul ederdik, çünkü o zaman aile sayılırdınız beyefendi, diye yanıt vermesin mi?
Gazeteci arkadaşımız kendisi dahil bütün bekar erkeklere
(Potansiyel Tecavüzcü Coşkun) muamelesi yapan bu tatil köyünün yöneticilerini iki gün önce Turizm Bakanlığı'na şikayet etti. Sonucu bekliyor. Yanıtı duyuracağız...
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr