Aşağıdaki isimler, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in yarattığı tayin ve kadrolaşma fırtınasında Ankara'dan Doğu'ya savrulan eğitimcilerin birkaçı:
Milli Eğitim Müdür Yard. Ahmet Palavan, Ardahan'a,Milli Eğitim Müdür Yard. H. İbrahim Pekin, Bartın'a,Milli Eğitim Müdür Yard. Latife Sayan, Iğdır'a,Milli Eğitim Şube Md. Yılmaz Bahçeci, Diyarbakır'a,Milli Eğitim Şube Md. Bedrettin Ekmekçi, Şırnak'a,Milli Eğitim Şube Md. Tuncey Bilgir, Rize'ye,Sincan İlçe Milli Eğitim Md. Zihni Özdemir, Şarkışla'ya,Mamak İlçe Milli Eğitim Md. Mehmet Pehlivanoğlu, Kelkit'e,Sincan İlçe Milli Eğitim Şube Md. Metin Ersan, Malatya Darende'ye,Mamak İlçe Şube Md. Mustafa Aslan, Erzurum Tekman'a... Danıştay bu atamalarla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanı Çelik kendisine sebep açıklamadan atama yetkisi veren 76'ıncı maddeyi çalıştırarak atamaları gerçekleştirdi...
Bu eğitimcilerin suçu nedir?
Gericiliğe prim vermeyen, Cumhuriyet ilkelerine bağlı birer eğitimci olmalarından başka ne? Sayın Hüseyin Çelik, bu eğitimcilerin yaşamlarıyla ve gelecekleriyle top gibi oynamasının gerekçesini açıklamalıdır.
Gerçek keşif yeni topraklar bulmakla değil, yeni bir gözle bakmakla ilgilidir. ABD, Irak'a gidecek Türk askerine en sıcak bölge olan El Anbar'ı önermiş.
Eee sıcak paraya sıcak bölge...
***
Hazine, yerel seçimler öncesi siyasi partilere 41.4 trilyon lira ödeyecekmiş.
Karşılığında maval dinleyecek.
Başbakan Erdoğan geçenlerde İmar Bankası mudileri tarafından sıkıştırılınca bir açıklama yaptı:
"İmar Bankası'na para yatırırken bana mı sordunuz, paralarınızı devlet bankalarına yatırın..."
Bankalar Kanunu'na göre suç olan bu açıklamadan bir gün sonra Maliye Bakanı Unakıtan konuştu:
"Devlet bankacılık mı yaparmış, devletten bankacı mı olurmuş. Bütün devlet bankalarını özelleştireceğiz."
Okurumuz Ümit Yaşar haklı olarak soruyor:
- Bu durumda paramızı hangi bankaya yatıracağız...
Galatasaray'ı ve Türk futbolunu büyük zaferlere Fatih Terim taşıdı. Ona teşekkür borcumuz ödenmez... Ne var ki İtalya sonrası başlayan İkinci Fatih devri "çöküş devri" ne dönüştü. Geleli 15 ay oldu. Hoca hâlâ bir takım kuramadı. Sürekli sinirleniyor. Sinirlendikçe hata yapıyor. Taktikte hata, transferde hata. Son olarak 3 Rumen aldı, üçü de yedekte. Üstelik başarısızlığın suçunu sürekli futbolculara yükleyip takımın aslarını harcıyor. Şimdi sıra Hasan Şaş'a geldi. Peki bu böyle nereye varacak?
G.Saray'ın Terim'le düzlüğe çıkması olası mı?
Herhalde bunu düşünmenin zamanıdır?
Clinton, Başbakan Erdoğan'a "Bush yönetimini etkileyebilecek dünya lideri sizsiniz" demiş! Küçük Bush'a aptal diyorlar ama herhalde o kadar da değildir.
ABD'nin verdiği 8,5 milyar dolarlık kredi Türkiye'nin "Irak konusunda ABD ile işbirliği yapması" yani "Irak'a asker göndermesi" şartına bağlandı. Anlaşmaya göre bu para 4 aşamada verilecek. Her defasında Amerikan Dışişleri, Savunma ve Hazine bakanlıklarının olur "u" istenecek. O yüzden Türkiye sürekli ABD Savunma ve Dışişleri bakanlıklarını memnun etmeye yönelik bir dış politika izleyecek. Daha basit ifadeyle "ABD ne isterse onu" yapacak...
Bu onur kırıcı anlaşmaya ilk tepki Türkiye'den önce ABD'den geldi.
Senatör Ted Kennedy, Bush'un Türkiye'ye "asker katkısı için 8.5 milyar dolar rüşvet verdiğini" söyleyerek kredinin esas adını koydu.
Ortaya çıkan tablonun bir başka izahı var mı?
Nedir 8.5 milyar dolar...
ABD'nin Irak'a saldırması yüzünden Türkiye'nin bu yıl nakliye, ihracat ve turizmden uğradığı zararlar bu kadar tutar... Irak'a asker gönderip hedef ülkelerden biri haline geldikten sonra önümüzdeki dönemde turizmden doğacak kayıplarımız ne tutar Allah bilir.
Ayrıca 8.5 milyar dolar karşılığında içine girdiğimiz bağlılık bizi ABD'nin yakın gelecekteki İran, Suriye ve diğer serüvenlerinin içine de sürükleyebilir.
Kaç paradır 8.5 milyar dolar?
Neredeyse Uzanlar'ın İmar Bankası'ndan götürdükleri miktar...
Bankalardan hortumlanan 45 milyar doları vergi ve zamlarla paşa paşa ödeyen Türk halkı 8.5 milyar dolara muhtaç olabilir mi?
Elbette hayır...
Herkes biliyor ki, Türkiye ABD'nin hizmetine bu 8.5 milyar dolar uğruna değil, iktidardakilerin daha önce Washington'a verdikleri sözler ve "koltuk borcu" yüzünden sokuluyor...
Ve çok tehlikeli bir iş yapılıyor...
Türk askerinin gideceği El Anbar bölgesi Irak'ın en tehlikeli alanıdır...
BM kararı olmadan o bölgeye kim giderse "işgal gücü" sayılacaktır.
Mehmetçik sekiz buçuk kuruşa canlı hedef haline getirilecektir. MGK'nın Cumhurbaşkanı dışında kalan üyeleri çok riskli bir sürecinin imzacısı olma yolundalar... Büyük sorumluluk üstleniyorlar... Çok büyük...