Bir hafta içinde peşpeşe çok değerli gazetecileri kaybettik... İslam Çupi, Vural Saygılı, Ahmet Kabaklı, Yılmaz Gümüşbaş, Nezih Demirkent, Kemal Diyarbekir... Kimisiyle akşam masalarında buluştuk. Kimisiyle aynı gazetede birlikte çalıştık. İslam Ağabey hepimizin dostuydu. Yılmaz Gümüşbaş ile az ama öz tanışırdık. Nezih Demirkent Güneş gazetesinde bir süre genel yayın müdürümüz oldu. Kemal Diyarbekir mesleğe sapına kadar dürüst bir muhabir olarak başladı, öyle de öldü. Belediye muhabiri olan Kemal Diyarbekir, hiçbir belediye başkanına gazeteci mesafesinden fazla yaklaşmadı. Hep doğruların peşinden koştu.
Vehbi Koç'un hayatını okurken ünlü işadamının 90'lı yaşlarda bile sık sık "hayatın kısalığı"ndan dem vurması insanı biraz şaşırtır. Doğruluğunu yaşlandıkça anlarsınız. Hayatın en uzunu da çok kısadır. Uzatmak elimizde değil... Ama kimi şeyler elimizde...
Geride soylu bir isim ve temiz anılar bırakmak...
Meslekte avantacılığa, yardakçılığa, yalakalığa örnek olmamak...
Gazeteciliği cep doldurmak için değil insanların mutluluğu için sürdürmek...
Bu mesleğin bir doğruyu yakalama ve halkı aydınlatma görevi olduğunu akıldan çıkarmamak...
Bu ilkelerle yaşayan gazetecilerin ölümleri mutludur.
Elbette emeklilik günlerini görmeden... Dünyayı "kalemi elinde" terkeden gazeteci daha da mutludur...
Her birine sevgi... Ve saygıyla...
Başbakan Bülent Ecevit Fransız malı makam otosunu bırakmış, Güney Kore malı otomobile binmeye başlamış. Herkes karınca kararınca boykotunu sürdürüyor. Fransa'da yaşayan bir dostumuz diyor ki:
- Şu boykot işini sivil kuruluşlara bırakmamız en iyisi. Devlet bu işe karışmamalı. Eğer karşı taraf da bize boykot uygularsa ne yaparız? Onu iyi düşünmeli. Bakın son yıllardaki yolsuzluklar yabancı sermayeyi çok ürküttü. Üstüne İtalya ve Fransa'ya karşı boykot olayları geldi. İkide bir bu tür tepkiler verdiğimizi gören yabancı sermaye bir kat daha korkacaktır.
*Memleketin yönetimini IMF'ye bırakıp halkı iç ve dış para babalarına soyduranlar vatansever ise halk şairi Nâzım Hikmet vatan haini sayılabilir.
Haldun Ertem
Laforizma
Kutan, Yılmaz, Bahçeli, Ecevit, Baykal hepsi sağdalar... Ülkede kalan sol sadece trafikte; o da "hatalı solölama!..
Cihan Demirci
"Özel sigorta yaptırdım; geleceğim güvencede" demeyin. Burası Türkiye. Bakın neler olabiliyor...
Okurumuz Metin Güre, bir iş arkadaşı aracılığıyla American Life sigorta şirketi temsilcisi Orhan Ö. ile tanışıyor. Bu zat, çevredeki işyerlerine sürekli gelip giden, her gelişinde üç beş yeni müşteri kazanan cevval bir sigortacı.. Nihayet Metin Güre de Mart 1999'da arkadaş tavsiyesine uyarak Orhan Ö. ile masaya oturuyor, 20 yıllık kaza ve emeklilik sigortası yaptırıp 250 dolarlık ön ödemeyi kendisine takdim ediyor. Orhan Ö, sonraki taksitlerde de gelip "1000 dolar" tutan yıllık primi parça parça tahsil ediyor, makbuz kesip gidiyor. 2000 yılı primleri de aynı şekilde Orhan Ö. aracılığıyla taksit taksit ödeniyor. İşler yolunda gidiyor...
Fakat o da ne?.. Geçenlerde Metin Bey'in masasında American Life'dan postalanmış bir kısa not: "Temsilcimiz Orhan Ö'nün şirketimizle ilişiği kesilmiştir. Acilen bizi aramanız.."
Metin Bey verilen numarayı aradığında öğreniyor ki; Orhan Ö, müşterilerinden aldığı paralarla sırra kadem basmış. Sigortanın Müşteri Sorumlusu da çok üzgün: "Kusura bakmayın. Bu paraları tekrar ödemezseniz sigortanız biter."
- Ama nasıl olur? Tüm ödemeleri halen firmanızda çalışan bir diğer temsilcinizin yanında yaptım.
- Ödemeleri banka kanalıyla yapmanız gerekirdi. Kötü niyetli sigorta temsilcisi, parayı alır ve bize ödemezse bundan sorumlu olamayız. Zaten poliçede ve ödeme yapmadığınız için gönderdiğimiz ihbarnamelerde de "Elden yapılan ödemelerden sorumlu değiliz" diye yazar.
- Bakın, bana 2 yıldır sizden herhangi bir ihbar ulaşmadı. Ayrıca poliçede "elden ödeme" konusunda uyarıcı bir ibare yok. Tam tersine; "Primlerin ödendiğine dair PTT ve diğer kişilerden alınacak belgeler, sigorta şirketi makbuzuyla eşdeğerdedir" deniyor. Benim elimde 1999 primlerine karşılık Orhan Ö'nün şirketiniz adına kestiği makbuzlar var.
- O bizi bağlamaz. Dilerseniz mahkemeye başvurun.
American Life yetkilileri telefonda bize de aynı yönde bilgi veriyor.
Her konuda sigortalanabilen müşterinin "sigortanın kendi temsilcisine" karşı sigortalanamadığı da böylece anlaşılıyor!..
*Dini sermaye iflasın eşiğinde.Ee, dini duyguları sermaye yapmanın sonu budur.
Derya Derin