Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"Devlet gücünü gösterdi, operasyon devleti güçlendirdi, devlete karşı gelinmez, devlet dediğin böyle olur..." Son günlerde cezaevi operasyonları nedeniyle "devlet" sözcügü çok sık ve olumlu şekilde kullanıldı. Devletin gösterdiği güç çok kişiyi memnun etti.
Peki aynı devlet neden diğer alanlarda yok? Mesela Devlet bankaların soyulmasına neden "dur" demedi? Devlet neden Körfez depreminde yoktu? Dün kimi gazeteler 6 bin depremzedenin Bolu'da kışı çadırda geçirdiğini yazıyordu. Devlet nerede peki? Devlet neden ekonomiyi yönetemiyor? Kartal Cezaevinde mafya babasına lahmacun servisi yapan aynı devlet değil mi?
Yaşamın her alanında adaletsizliği yok etmeyen hangi devlet?
- Devlet sadece coplu ve silahlı operasyonlarda mı görünecek?
Eğer bu soruya "evet" yanıtı veriliyorsa söyleyelim...
Bugün çözülür gibi görünen sorun yarın aynen nükseder... Devlet dediğiniz hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük kavramlarından soyutlanamaz. Soyutlanırsa bugün bulunduğumuz noktadan da geriye gideriz...

"Katiller dışarı yargıçlar içeri..."
Elazığ’dan dün arayan yargıç okurumuz yukardaki cümleyi sarfettikten sonra durumu izah ediyor:
- Gelen bir emirle yargıç ve savcılar için izinler kaldırıldı. Önümüzdeki günleri af kapsamına giren mahkumların durumlarını incelemekle geçireceğiz. Muhtemelen bayramda izin yapmayacağız. Af yasasıyla salıverilecek suçlular yakınlarıyla bayramlaşırken bizler bu imkandan mahrum kalacağız.
Gelin de "Adaletin bu mu dünya?" şarkısını anımsamayın şimdi...

Profesör sınıfa çok bozulmuş... Dayanamayıp şöyle konuşmuş:
- Şuraya bir eşeği bağlasam 4 yıl sonra mezun olur...
Arka sıralardan bir ses:
- İki sene sonra da profesör olur hocam...

LAFORİZMA
Cezaevi operasyonu tamamlandı, tutuklular yeniden tutuklandı...
Cihan Demirci

"Günümüzün Türkiyesi ehliyeti ve yeteneği olmayan bir kaç yolcunun direksiyona geçmek için birbirleriyle kapıştıkları, "uyanık" birilerinin de olup bitenlere şaşkınlıkla bakan diğer yolculardan hak ve görevleri olmamasına rağmen, bilet parası toplamak için itişip kakıştıkları bir otobüse benziyor."
(Delta Ajans'ın yeni yıl kutlaması)

Ülkemizi hem kendimiz soyduk; hem de yabancılara soydurduk.
Egemenlik ulusundu; IMF’nin oldu. Fıstıklı bankalar; fıstık kabuğuna dönüştü.
Su başlarını kirliler tuttu.
Ekonomi, bedenlerimizden fazla kirlendi. Hamama gereksinimi var ekonominin.
Yeni yılınızı kutlar, 2001’in Hamam Yapma Yılı olmasını dilerim.
Süleyman Ekim

Cezaevlerinden birinde LAW silahı bulunduğuna ilişkin haber çok ilgi çekti. İsmet Berkan dün Radikal'deki yazısında "LAW" silahının tanklara karşı kullanılan bir zırh delici olduğunu anımsatıyor, cezaevine girmesinin anlamsız olduğunu belirterek şöyle diyor:
- LAW silahıyla kastedilen tutulu ve hükümlülerin tüp gazlarla ürettikleri bir alev silahı...
Yani çok muhtemelen "Alev silahı" olmuş "Law silahı"...
Oluyor bazan. Ömer Seyfettin'in hoş bir askerlik öyküsü vardır.
Askere silah aksamını soruyorlar:
- Bunun adı ne?
- Alafortanfuni...
- Ne demeke o yahu?
- Alafortanfuni...
Sonunda erin "Alev örten huni" demek istediği anlaşılmış...

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevine seçilen Sabih Kanadoğlu dün bu sütunda yayınlanan (Cumhuriyet'ten alınmış) yazısında, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un 2000 Adli Yıl açılış konuşmasını değerlendiriyor, bir yerde Selçuk'un "Laikçi" deyimine şu eleştiriyi getiriyordu:
"...Laikçi" deyiminin hukuksal değerinin bulunmadığı ve değişik amaçtaki çevrelerin laikliği küçültmek için kullandıkları politik bir söylem olduğu açıkken, konuşmada Türkiye Cumhuriyeti'nin dini yönlendirme açısından "laikçi" olduğunu vurgulamak ayrı bir talihsizlik olmuştur. (..)
***
Yargıtay Başkanı Sami Selçuk dün arayarak "laikçi" deyiminin Fransızcadaki "laisizm" in karşılığı olduğunu ve akademisyenler tarafından kesinlikle küçültücü anlamda kullanılmadığını söyledi. Nur Vergin, A.Kadıoğlu, M.Türköne, M.A Kılıçbay gibi akademisyenlerin bu şekildeki çevirilerini örnek gösterdi. Kendisinin bu deyimi küçültücü amaçla kullanmadığını, basında kimi yazarların "laikçi" deyimini küçültücü anlamda kullanmasının kendisini ilgilendirmediğini, buna rağmen eleştirileri dikkate alarak artık bu deyimi kullanmadığını belirtti...

"Cumhurbaşkanı af yasasını onayladı"... Radikal ve Cumhuriyet hariç hemen tüm gazeteler haberi bu öyle vermişti. Bu iki gazete de birinci sayfalarında "Cumhurbaşkanı yasayı imzaladı" demiş ama iç safyalarında onlar da "onayladı" deyimini kullanmışlardı.
Cumhurbaşkanı bir yasayı "onaylar" mı?
Hayır...
Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı’nın bir yasayı onaylama veya onaylamama yetkisi yok. Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerini sayan 104’üncü maddeye göre kendileri "Kanunları yayımlamak" la görevi... Eğer hukuka uygun bulmazsa bir kanunu "geri gönderir"... Eğer Meclis yasayı aynen kabul ederse imzalayıp yayımlar. Özetle: "Cumhurbaşkanı af yasasını onayladı" deyimi yanlış. Ne var ki bu yanlış hep yapılıyor.