Çin istilası...

Hayal kura kura... Her Çinliye bir portakal satsak ihracatımız kurtulur... Çinli turistlerin yüzde biri Türkiye'ye gelse turizm ihya olur... Diye diye nereye mi geldik?
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün dün gönderdiği notta o yeri işaretlemiş:
"Türkiye Çin malları istilasına uğradı..."
Dünkü Çin'den kömür ithaliyle ilgili haberimiz üzerine bir not gönderen Sinan Aygün diyor ki:
- Çin'in uyguladığı mal ve marka sahtekârlığı had safhaya ulaşırken, maliyetlerini düşürmeye çalışan Türk firmaları da Çin'de fason imalat yaptırıyor. Bisikletten hacı çantasına kadar her şey Çin'den geliyor.
ATO'nun tespitlerine göre... Çin malları oyuncak sektöründe yüzde 80... Fotoğraf malzemesinde yüzde 25 - 30... Kırtasiyede yüzde 30... Bilgisayarda yüzde 50... Gözlükçülükte yüzde 40... Nalburiyede yüzde 35.. Hırdavatçılıkta yüzde 25 oranında pazara hâkim olmuş durumda...
Peki biz ne yapıyoruz? Küçük bir fikir verelim... Koç'un Çin'de temsilciliği varmış, kapanmış... Sabancı dahil hiçbir ciddi kuruluşun temsilciliği yokmuş.
Havluyu tamamen atmışız kısacası... Çünkü böyle konulara ayıracak vaktimiz yok.

"İnsanlar nerede doğduklarını bilir ama nerede öleceklerini bilmez."


ABD'den gelecek 8.5 milyar dolarlık kredi karşılığı Irak'a asker gidecek.
Alınan kredi ise batık banka kurtarmak için kullanılacak...
Diyoruz ki; bankaları Mehmetçik Vakfı kurtarsa da Irak'a gitmesek olmaz mı?


Başbakan Erdoğan geçenlerde her eve bilgisayar ve internet sağlayarak herkesi üniversite mezunu yapacağını vaat etti. Laf ola beri gele...
Okurumuz Ender Ciğerci diyor ki:
- Bırakınız her eve bilgisayar vermeyi bir yana... Servis sağlayıcının aylık gideri 22 milyon lira. İnternetin telefon bağlantısının saati 1 milyon 200 bin lira... Telekom sürekli zam yapıyor. Hükümet eğer ciddi ise vazgeçtik hepsinden, internet bağlantı vergilerini indirsin. O bile yeter.

Fatih Terim geçen yıl milli oyuncusu Emre Aşık'ı ısrarla oynatmadı, formdan düşürdü, Beşiktaş'a sattı.
Ümit Davala da geçen sezon ortasında Terim tarafından günah keçisi ilan edildi, sezon sonunda Werder Bremen'e kovalandı.
Emre Aşık Beşiktaş'ta önceki gece Chelsea maçında, Davala Bremen'in Köln'ü 4 - 1 yendiği son maçta 90 dakika "sağ bek" oynadılar. İkisi de çok iyiydi.
Bir onlara bakın, bir de Fatih Hoca'nın özel transferi Tamas'a... Ama sakın soru sormayın.. Hoca kızıyor...

Başbakan'ın baş danışmanı TÜBİTAK Bilim Kurulu'na bir isim veriyor:
- Başkanlığa bu ismi seçmenizi istiyoruz, diyor...
Verdiği ismin bilimsel düzeyi başkan seçilmesine yeterli değil.
Üstelik TÜBİTAK Başkanlığı için mayıs ayında seçim yapılmış, bu göreve Prof. Namık Kemal Pak seçilmiş ve seçilen isim Başbakanlığa gönderilmiş...
Dün de belirttiğimiz gibi...
Başbakan'a düşen TÜBİTAK Bilim Kurulu'nun seçtiği ismi atamasını yapmak üzere Cumhurbaşkanlığı'na sunmak. Ne var ki Tayyip Erdoğan bu görevi yerine getirmiyor. TÜBİTAK'ın kuruluş yasasına aykırı davranıyor. Bilim Kurulu'na haber göndererek "Başkanlığa benim adamımı seçeceksiniz" diyor.
Bilim ve hukuka saygısızlık mı? Bilime siyaset karıştırmak mı?
Başbakan hepsini birden gerçekleştiriyor.
Ve tabii ki... Rektörleri generallerle görüştü diye onları anti demokrat, Tayyip Bey'i demokrat ilan edenler bu sahneleri hiç görmüyor. Amaçlarının demokratlık değil yalakalık olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor.
TÜBİTAK'ta mesele başkandan ibaret değil. 12 kişilik Bilim Kurulu'nun 6 üyesinin de görev süreleri doldu.
Başbakan'ın danışmanı Ömer Dinçer Bilim Kurulu'na 12 kişilik bir liste vererek üyeliklere bu isimlerin seçilmesini istedi...
Bilim Kurulu ise üyeliklere bilimsel yeterliliği olan isimleri seçti.
Başbakanlık'ça tepeden dayatılan isimleri seçmedi.
Başbakan Erdoğan Bilim Kurulu'nun seçtiği 6 ismi onaylayacak mı? Pek sanılmıyor.
Başbakan'ın TÜBİTAK'ı önce çalışamaz duruma getirip sonra da bilimsel yeterliliğe sahip olmayan kendi yandaşı bir kadronun eline teslim etmeyi amaçladığı söyleniyor.
Yasalar ve bilim herkesin gözü önünde çiğneniyor...


Ne seçimi yahu... Bu ülkede kaos olmasın diye penaltı bile verilmiyor!