CHP İstanbul Milletvekili, sanayici Memduh Hacıoğlu dün Radikal'de Neşe Düzel'in sorularını yanıtlarken diyor ki:
- Üniversitelerde öğrenciler kamu hizmeti veren değil alan durumundadır. Bu yüzden türban kısıtlaması kaldırılmalı, öğrenciler türban takabilmelidir...
***
Türbanlı öğrencilerin İstanbul Üniversitesine alınmaması üzerine konu yargıya taşınmış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 1999 yılında "yüksek öğretim kurumlarında türbana izin verilmemesi" ni onaylamıştı...
Anayasa Mahkemesinin de aynı yönde kararları bulunuyor.
Dün bu konuda CHP'li Mustafa Gazalcı'nın düşüncesini sorduk... Dedi ki:
- CHP'nin ilkelerinin başında "Hukuka uygunluk" gelir. Bu konuda verilmiş yargı kararları var. Biz hukuka uymak zorundayız... Ayrıca bu arkadaşlarımız bu konuyu acaba neden Kurultay'da dile getirmediler...
***
Türbanla ilgili benzer görüşleri Kemal Derviş de dile getirmişti. Memduh Hacıoğlu, Derviş'in arkadaş grubu içinde yer alıyor. Üniversitede türban, AKP'nin vaatleri arasında yer alan ancak şu anda onların öncelikli ve çözülebilir görmediği bir sorun. Derviş grubu neden CHP'nin dışında kalan kritik bir sorunu hem CHP'nin içine hem Türkiye gündemine taşıyor? Amaçları herhalde AKP'yi güçlendirmek ve CHP'yi bölmek değildir. Peki nedir?
Ülkemizdeki insanlar ne hikmetse kendi alanlarında değil de daha çok başkalarının işi konusunda - tıp, siyaset, spor vb. uzmandır !
Hayal gücü olmayanın kanatları yoktur.
Amerika girdiği bataklıkta debeleniyor. Her biri ana baba evladı olan nice güçlükle yetiştirilmiş evlatlarını her gün birer ikişer kurban veriyor. Açıkça görülüyor ki... Bu bataklıktan çıkış yok.
Üst üste iki teşebbüsün sonuçsuz kalması ve Türk askerinin Irak'a gönderilmemiş olması bu ülkenin talihidir. Hükümetin savaş karşıtlarına teşekkür etmesi gerekir. Ne var ki "savaşa hayır" diye sokağa çıkanlar hâlâ insafsızca dövülüyor. Demokratik hakkını kullanan yurttaşımız Irak'taki Iraklılardan daha kötü muamele görüyor... Her konuda Amerikalıları taklit etmek şart mı?
CHP milletvekili Onur Öymen, Deniz Baykal'ın Sosyalist Enternasyonal'de başkan yardımcılığına seçilmesini küçümseyen yorumlara takılmış.. Dedi ki:
- Başta Polonya olmak üzere birçok ülke başkan yardımcılıklarından birini kazanabilmek için çok çalıştı ancak başarılı olamadı. Deniz Bey'in başarısında, yaptığı konuşma ve partimizin Irak konusunda izlediği tutarlı ve barışçı politika çok etkili oldu. Ayrıca Akdeniz Grubu Toplantısı'nda alınmış "Kıbrıs sorununun çözümünün önündeki tek engel Rauf Denktaş"tır. şeklindeki kararı kaldırttık... İki kesimli toplumu kayda geçirdik...
Sessiz sedasız hazırlanan ve önümüzdeki günlerde Meclis'e sevk edilmesi beklenen "Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı" Türkiye'nin genel görüntüsüne büyük değişimler getiriyor...
SBF'den Prof. Birgül Ayman Güler'in Cumhuriyet'te yer alan görüşlerine göre, yetkileri merkezden yerele devreden bu yasa ile "Üniter devlet"ten "Federal devlet"e geçiliyor. Sosyal devlet eritiliyor....
Yasaya göre ayrıca teftiş kurulları kaldırılıyor...
Teftiş kurulları yerine iç denetim sistemi getiriliyor, denetimin müsteşara bağlı iç denetçiler ve bizzat yöneticiler tarafından yapılması öngörülüyor. Maliye müfettişi dostumuz diyor ki:
- Teftiş kurulları, her türlü siyasi ve idari engellemelere rağmen şimdiye kadar yolsuzlukların önünde duran ve siyasetin çok az nüfuz edebildiği kurumlardır. Bunların yok edilmesi kamuda denetimin de yok olması anlamına gelir. Müfettişler yarışma sınavları ile mesleğe girmekte; ayrıca belli süre sonunda da yine çok ciddi sınavlarla yeterliliklerini ispat etmektedirler. Söz konusu yasa tasarısı, liyakat ve kariyere dayalı bu sistemi ortadan kaldırmakta; binlerce nitelikli müfettiş tasfiye edilmek istenmektedir...
- Başka?
- Teftiş kurullarının ortadan kalkması bu kurullarda arşivlenen her türlü önemli bilgi ve bulgunun da yok olması sonucunu doğuracak, devletin kurumsal suç hafızaları ortadan kalkacak...
Müfettiş dostumuz ekliyor:
- Avrupa ülkeleri daha düşük mali suç oranlarına rağmen bu kurulları muhafaza ederken rüşvet ve yolsuzlukların hiç bitmediği ülkemizde bu kurulların kaldırılmaya çalışılmasını açıklamak mümkün değil...
Denetde Başkanı Atılay Ergüven'e göre iktidarın bu yasa ile amacı "Kendisinden sonra gelecek iktidara yolsuzluk belgesi bırakmamak"tır.
Doğrusu tehlikeli bir yasa ile karşı karşıyayız...
TÜBİTAK'ı ele geçirme çabasındaki iktidar şimdi de TÜBİTAK Eski Başkanı Namık Kemal Pak'la ilgili yolsuzluk dedikoduları yayıyor.
TÜBİTAK'a karşı ÇÜM kurulmuş durumda... Çamur Üretim Merkezi...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024