Anadolu Ajansı 20 Ocak gecesi çarpıcı bir haber geçti:
"Yunanistan, mali yardım yaptığı yabancı sivil toplum örgütlerini açıkladı. Türkiye'den İnsan Hakları Derneği de yardım alan örgütler arasında..."
Bundan sonrası tam film...
İlk sahne... Anadolu Ajansı bu haberin hemen arkasından (bir saat sonra) aynı konuda ikinci bir haber geçiyor ve diyor ki: "Yunan Dışişleri Sözcüsü, yardım yapılan sivil toplum örgütlerinin Yunanistan'da kurulu örgütler olduğunu, bu kuruluşların yurtdışı projelerinin desteklendiğini açıkladı."
İkinci sahne.. Gazeteler ilk haberi dikkate alarak ertesi gün İHD'nin Yunanistan'dan destek gördüğünü duyuruyor.
Üçüncü sahne.. Ankara polisi, İHD Genel Merkezi'ne baskın düzenliyor, çok sayıda evrak ve bilgisayar kaydına el konuyor, dernek ile Yunanistan arasındaki "bağlantı" araştırılmaya başlanıyor...
Anadolu Ajansı "tercüme hatası yapıldığını" ifade eden metni tam bir hafta sonra servise koyuyor. O zamana kadar olan olmuş, soruşturma başlamış.
Anadolu Ajansı'nın tekzip metni kendisine ulaştırıldığında Savcı:
- Başlayan bir soruşturma var, artık durmaz, diyor.
Emniyet ise "Suç unsurları bulduk, savcılığına sevkedeceğiz" demekte.
Sonuç... Bir yandan İHD'nin "Türkiye'de hak hukuk yok" şeklindeki propagandası eleştiriliyor. Bir yandan da adeta bu savı haklı çıkartmak için özel çaba sarfediliyor. Ne hikmetse?
***
Meclis'te kavga bir milletvekilinin hayatını kaybetmesine neden oldu.
Türkiye Büyük Şiddet Meclisi.
Derya Derin
Biz gereğinde "tek yumruk" olur, sonra da o yumrukla birbirimizi öldürürüz..!***
Bu hükümet artık "kriz hükümeti" de değil resmen "kalp krizi hükümeti..."
Cihan Demirci
Yıllardır bir kültür kanalı olarak yayın yapan TRT 2, dünden itibaren "haber kanalı"na dönüştü... TRT'nin "değişim" programının bu ilk ve önemli adımı, "Özel televizyonlara yeni bir rakip geliyor" diye duyuruldu.
Hey gidi TRT... Sen 5 bin çalışanın ve trilyonlarca lira gelirinle "ideal model" oluşturup özel televizyonlara örnek olmak yerine... Git reyting uğruna her türlü boya küpüne batıp çıkan özel televizyonların peşine takıl. Onlara rakip olma hevesine kapıl.
Acaba rekabet nasıl olacak? Gözümüz bir ara TRT 2'nin yeni çizgisini anlatan spiker Nermin Tuğuşlu'ya ilişiyor. Tuğuşlu, baştan aşağı yenilenmiş Haber Merkezi'ne giriyor ve kendisini izleyen kamera aracılığıyla bizlere bu "yeni" mekanı tanıtıyor:
- Efendim, işte burası da bizim News Room'umuz...
Hey gidi "Türkçe"yi geliştirmeyi yayın ilkelerinin başına yerleştirmiş TRT hey... Nereden nereye...
"Ali okut, oyla..!"
"Cahit yumruk at..!"
"Vur Mehmet vur..!"
"Seyret Bülent seyret..!"
Sigarayla Savaşanlar Vakfı Başkanı Ubeyd Korbey anlatıyor:
- Ben Darüşşafaka Lisesi'nde okudum. O okula babası ölmüş (yetim) 4'üncü sınıf öğrencilerini alıyorlar. Erken yaşta sigaraya karşı bilinçlensinler diye, bu okulda 4'üncü sınıfa yeni başlayan 120 öğrenciye geçenlerde bir seminer verdim. Seminer bitince sorular bölümüne geçtim... Babasını sigara nedeniyle kaybetmiş olduğunu bilenler parmak kaldırsın, dedim. Salonda birden bir sürü parmak kalktı.
Saydığımız zaman 72 öğrencinin parmak kaldırdığını dehşetle gördüm. Boğazım düğümlendi. Günlerce yaşadığım bu şoku hatırladım, ömür boyunca da unutmayacağım.
Bu sözü işadamı Fikret Oral söylemiş:
"Varlıklı adam herşeyin yokluğunu çeker."
Başbakan Ecevit, DGM Savcısı Talat Şalk'ın Beyaz Enerji operasyonuyla ilgili olarak IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği'nden "belge ve bilgi" istemesine çok kızmış. Hakkında soruşturma açtırırken:
- Demokratik hukuk devleti açısından çok üzücü bir olay! diyor...
Sayın Ecevit'in seyrek de olsa Türkiye'nin demokratik hukuk devleti olduğunu anımsaması güzel. Talat Şalk'ın konuyu IMF'ye sorması garip.
Talat Bey acaba: "Bu hükümet yolsuzlukları gizlediği için bana yanıt vermez, doğrudan - merkez - e sorayım" diye mi düşündü?