Amerika'nın Afganistan'a hava bombardımanı üçüncü haftaya girdi... Büyük kentlerde sivillerin üzerine yağan bombaların şimdiye dek çoluk çocuk en az 800 kişiyi öldürdüğü bildiriliyor. Daha da fecisi, ölüm korkusuyla sınır bölgelerindeki kamplara doğru kaçan çoluk çocuğun geleceği... Bu kış yaklaşık 6 milyon sivilin kamplarda barınacağını bildiren ajanslar, en az 100 bin çocuğun açlık ve soğuktan öleceğini ekliyor.
Newyork'ta "İkiz Kuleler" in vurulması bir terör olayıydı.
Amerika'nın kendi yetiştirdiği Bin Ladin ve Taliban mikrobunu vuruyor gerekçesiyle bu şeytani ittifakla hiç ilgisiz masumları dehşet içinde bırakması terör değil mi?
Amerika ne yapmak istiyor?
İşte gerçekçi tespitler:
1) Diğer ülkelerin halklarına gözdağı veriyor. İstediğim ülkeyi asker sivil dinlemem vururum, herkes ayağını denk alsın, diyor...
2) Orduların eğitim ve hazırlık tatbikatı işini de (üstelik canlı hedeflere atış yaparak) aradan çıkarıyor.
3) Kullanım süresi dolmuş bomba, füze ve diğer savaş malzemesini imha ederek yenilerine yer açıyor... Böylece savaş sanayiine iş sağlıyor...
4) Dünya hammadde kaynakları üzerindeki kontrolunu güçlendiriyor.
İşte "terörist avlıyoruz" bahanesiyle yapılanlar...
Dünyanın sorunu: Ahmaklar kendinden emin, zekiler kuşkuyla dolu
B.Russell
Ali Sirmen pazar günkü yazısında KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın bir yakınmasına yer veriyor:
- Lise öğrencilerine soruyorum, "Grivas kimdir" diye... Bilmiyorlar...
Bu satırları okurken bir öğretmen okurumuzun birkaç gün önce gönderdiği notu anımsadık. Sayın okurumuz notunda diyor ki:
- Geçenlerde sınıfta küçük bir anket yaparak Kenan Evren kimdir? diye sordum. Kim olduğunu bilmeyenler vardı. İki öğrencim de "Ressam" yanıtı verdi.
İGDAŞ’tan trilyonlarca liralık vurgun!.. Meğerse "doğal gaz" verenler de vatandaşı "doğal kaz" olarak görüyormuş.
Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın önceki gün yapılan genel kurulundan sonra yayınlanan "sonuç bildirgesi", ABD'ye yönelik 11 Eylül katliamıyla birlikte kimi gazetecilerin sonradan takındığı tavrı da kınıyor ve şöyle diyor:
..."Gazeteci şiddeti haklı gösteren, özendiren, kışkırtan yayın yapamaz, yapmamalıdır" şeklindeki meslek ilkesine karşın, kimi gazetecilerin, Türkiye'nin sıcak savaşa sokulması için akıl almaz bir propaganda faaliyeti yürütmesini insanlık adına utanç kabul eder ve kınar..."
Çevre Bakanı Fevzi Aytekin'le ilgili iddialar Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'la ilgili iddiaları çoktan aştı. Hükümet oralı değil.
Son günlerde elimize iki yeni şikayet ulaştı...
Bakan Aytekin'in damadını 800 milyon lira aylıkla özel kalem müdürlüğüne ataması...
Bakanlığın bütçesinden aldığı 70 milyar lirayla "Türkiye Çevre Koruma Vakfı" adında bir vakıf kurması...
Bir başka vakıf (Türkiye Çevre Vakfı) yaptığı açıklamada anımsatıyor:
"Vakfı kişiler kurar. Devletin parasıyla vakıf kurulmaz... "
Vakfın kuruluş gerekçesi de çok ilginç:
"Bakanlığın faaliyetlerini yürütmede yetersiz kalışı..."
Sanki faaliyetleri yürütmekte yeterli olması gereken organ Bakanlığın kendisi değil...
***
Çevre Bakanı Aytekin ,halasının kızı Havva Alp'i ÇED Genel Müdürlüğüne getirmiş. Havva Hanım'ın kardeşi Kani Bey de ÇED raporları hazırlayan bir şirkette görevli. Kani Bey'in hazırladığı raporların ÇED Genel Müdürlüğünden çok çabuk ve garantili geçtiğini herkes biliyor.
Bakan Bey hakkında bunlara benzer 40'a yakın şikayet var.
Şikayetler Başbakan Ecevit'e iletilmiş. Ecevit dosyayı sözde Teftiş Kurulu'na aktarmış. Peki sonra? Sonrası meçhul...
Radikal'de İbrahim Günel arkadaşımız geçen ay Aytekin'le ilgili suçlama ve iddiaları bir bir sayıp dökmüştü. Kendisine dün Fevzi Aytekin'den bir yanıt alıp almadıını sorduk:
- Hiçbir yanıt yok, dedi,
Fevzi Aytekin’in hakkındaki iddialara yanıt verme gereği bile duymaması nasıl açıklanabilir? Yukardan korunup kollandığı ile mi?