Melih Aşık
Akılları başka yerde olan iki acemi pilot (muhtemelen
Necmettin ile
Tansu), uçağı bir türlü dengede tutmayı beceremiyorlar. Sonunda kontrolden çıkan uçak yere çakılıyor.
Kaptan pilot ve yardımcısı enkazın altında yaralı olarak inim inim inliyorlar.
Ama ikinci pilot çektiği acıya rağmen kendini zorlayarak kaptan pilota "Gel, yerimizi değiştirelim. Uçağın yönetimini ben devralayım" diyor. Kaptan pilot çaresiz bu öneriyi kabul ediyor!..
Bu öyküyü Hürriyet'te
Tufan Türenç'e anlatan CHP Milletvekili
Onur Kumbaracıbaşı ekliyor:
"Anlaşmasına anlaşıyorlar ama ortada uçak yok ki. Neyi kullanacak ikinci pilot?.."
Teşbih ve teşhis yerindedir.
Bu satırlar yazılırken
Mesut Yılmaz Köşk'ün kapısından içeri giriyordu.
Emanetin
Mesut Yılmaz'a verileceği söyleniyordu.
Mesut Yılmaz güvenoyu alabilirse mesele yok.
Ama son gensorudaki gibi olur... Mesut'un hesabı yine tutmazsa...
Çok kötü olur...
Bu defa
Tansu Çiller kendini
"tek çare" olarak tescil ettirmiş olacaktır.
Çiller'e karşı muhalefetin direnci kırılacaktır.
Umarız
Mesut Yılmaz güvenoylaması hesabını iyi yapmıştır. Yoksa Türkiye'nin yeni bir blöfe tahammülü yok.
Best FM radyosundaki "Sesli Gazete" de dinleyenlere soruluyor:
"Refah Partisi kapatılırsa yeni kurulacak partinin adı ne olmalı?"
Dinleyicilerden yüzlerce yanıt gelmiş.
Gelen yanıtlardan bazılarını Sevgili
Mithat Bereket faksladı. Okuyalım:
ANİP: Antidemokratik Nifak Partisi...
PP: Pezevenkler Partisi
GGP: Gulu Gulu Partisi
AKP: Aç Kapa Partisi
ÇKYP: Çevir Kazı Yanmasın Partisi
BGP: Bir daha Gelme Partisi
DKSP: Dini Kullanma ve Sömürme Partisi
SKP: Sakallıları Koruma ve Kaçırma Partisi
DTP: Demokratik Takiyye Partisi
ADP: Adi Düzen Partisi
HBP: Halkı Bölen Parti
GODO: Gidişin Olsun Dönüşün Olmasın Partisi
Yozgat'tan Mücella:
- Rüyamda, Cumhurbaşkanı Demirel, yeni hükümetin kurulması için çeşitli temaslarda bulunuyor, ama görev verdiği liderler yoğun turlara rağmen hükümeti kuramıyorlar...
Ortaya çıkan tıkanıklık karşısında insiyatifi ele alan Süleyman Bey, liderlerin hepsini toplayarak Bodrum'a götürüyor.... Çillerlerin President adlı yatına biniyor, cümbür cemaat Mavi Tur'a çıkıyorlar...
Marmaris açıklarına geldiklerinde Demirel, Kaptan'a talimat verip, demir atmasını söylüyor. Atıyor Kaptan... Hemen ardından mangallar geliyor, kebaplar pişmeye başlıyor...
Muhteşem bir doğa... Nefis et kokular... Ve liderler... Etrafta huzur ve sessizlik hakim... Sanki bambaşka bir dünyada yaşıyorlar...
O arada Tansu Çiller bornozunu çıkarıp denize atlıyor. Ve gözden kayboluyor...
Uzun süre geçiyor aradan... Çiller'den haber çıkmıyor...
Bunun üzerine telaşlanan Erbakan "Sayın Demirel" diyor. "Müsaadenizle ben gidip şu Tansu Hanım'a bir bakayım... Başına birşey gelmesin kadıncağızın..."
Aradan iki ezan vakti geçiyor. Hoca'dan da ses çıkmıyor. Ecevit, "Sayın Demirel" diyor. "Durum vahim... İvedilikle birşeyler yapmanız gerekir..."
O ana kadar ki gelişmeleri dikkatle izleyen Mesut Yılmaz ağır bir şekilde yerinden kalkıyor ve yatın kıçına doğru ilerliyor. "Beyler, Tansu Hanım'la Hoca havada yapamadıkları ikmali denizde yapıyorlar herhalde..." diye kendince espri yaparak ortamı yumuşatmaya çalışıyor...
Yılmaz'ın esprisine sinirlenen Yazıcıoğlu "Olgun siyasetçiler böyle bir üslupla konuşmaz Mesut Bey..." diyor. "Unutmayın, eski Macar Başbakanlarından Puşkaş da sizin kullandığınız üslup nedeniyle silinmişti siyasetten..."
Demirel araya girip tartışmayı önlüyor. "Bari şu güzellikler arasında kavga etmeyin beyler" diyor ve bir öneri getiriyor:
"Hadi sizler de atlayın denize... Jaws'un karnı henüz doymamıştır.."
YORUMU: Boşver siyaseti Mücella.. Kendini doğanın kucağına at...
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr