"Bazı AB üyeleri ülkemize karşı önyargılıdır ve her zaman Türkiye karşıtı hareketler içindedir. Bu ülkeler aslında Türkiye'ye ve AB üyeliğine sıcak bakmamaktadır... Geriye kalanlar da Türkiye'nin üyeliğini kerhen desteklemektedir. Türkiye'nin AB üyeliğini içtenlikle destekleyen bir tane AB üyesi yoktur."
Bu sözler Harp Akademileri Komutanı Org. Nahit Şenoğul'a ait... Askerlerin bu bakışını Prof. Yüksel İnan' la konuşuyoruz:
- Batı, bize karşı gerçekten önyargılı mı?
- Bu soruya tümden, "hayır" yanıtını vermek mümkün değil. Ama zannediyorum ki bizim Batı'ya olan önyargımız onların bize olan önyargısından biraz daha fazla.
- Örneğin?
- Hatırlarsınız, 20 - 30 yıl önce futbol takımlarımız Avrupa'da maç kaybettiklerinde, bize karşı önyargılılar, der hemen Avrupalı hakemleri. Ama ne zaman ki takımlarımız Avrupa takımlarının kalitesine yaklaştı, hakemleri suçlamaktan büyük ölçüde vazgeçtik.
Bakınız, AB, Helsinki'de Türkiye'ye bir ev ödevi vermişti. Bir yıl içinde şunları, şunları yapın, demişti. Biz ne yaptık? Hiçbir şey. Şimdi nasıl kalkıp da kendimizden çok AB'yi suçlayabiliriz?
-Sonuç?
-Eğer Batı bize bu kadar önyargılıysa o zaman Batı'yla olan tüm ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmemiz lazım. Buna NATO da dahildir. O zaman da kendi içine kapanmamız gerekir ki, şimdiki gidiş maalesef bu yönde görünüyor.
Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık eylemi yaparkan o bir dakika karanlıkta ne soymuşlar ülkeyi beee...
Derya Derin
Almanya’da sağlık ve çevre bakanları istifa ettiler. Sebebi, deli dana hastalığına karşı yeterli önlemi almayışları...
Oysa gerekir miydi?!
Bakınız Bayram tatili sırasında ülkemizde trafik kazalarında 191 kişi öldü. 500’den fazla insan yaralandı. Bunlardan bir bölümü sakat kaldı. Fakat bu kadar ölümden ne bir bakan ne bir bürokrat sorumlu tutulmadı.
Bizde insanların ölümünden, toplumun fakirliğinden, bankaların batmasından, Hazine’nin soyulmasından vs. kimse sorumlu değildir.
Halk sorgulamaz. Kimse hatasından dolayı koltuğu bırakmaz.
"Burası Türkiye" deyimi bu durumu da içerir...
Okurumuz Kemal Mısırlıoğlu The Economist dergisinde "hortumlama" sözcüğünün karşılığı olarak "to siphone off" sözcüğünü görmüş, ancak lügatta aynı deyimi bulamayınca "Acaba İngilizler de bizden esinlenip sözcük mü uydurdular?" diye sormuşlardı. Dikkatli okurlarımız büyük lügatlarda hortumlama sözcüğünün karşılığı olarak "To siphone off" sözcüğünün yer almakta olduğunu bildirdiler. Çok teşekkürle...
Haftanın özeti
"Beyaz enerji" konusuyla gündeme gelen Jandarma komutanı, hırsızları ve hırsızların jandarmasını fena kızdırdı...
Haldun Ertem
İnternette "itiraf.com" adlı sitede gözümüze çarpan güncel bir itiraf:
... İki sene önce oğlumuz daha 4 yaşında. Biz bişeyler atıştırıyoruz, o da yere bağdaş kurmuş, en sevdiği kanal olan Discovery'deki "Çitaların yaşamı" belgeselini izliyor. Anne çita bir antilopu kovalıyor... Kovalıyor ama hep ani bir manevra yüzünden kılpayı kaçırıyor. Bir gözüm çocukta, "İçinden kimbilir ne kadar üzülüyordur antilopa!" diye düşünürken birden patladı:
- Keçiii! Durrrr! Aslan seni yesin!
Lokma boğazımıza kaçtı...
Bir filozofa sormuşlar:
- Şansa inanır mısınız?
- Tabii ki, demiş, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım?..
Yemez yedirir, çalmaz çaldırır, dürüst mü dürüst Başbakan Bülent Bey geçen yıl Mesut Bey'in yolsuzluklarını aklarken sormuştuk:
- Siz yukarda yolsuzlukları aklayıp hırsızlıkları paklarsanız... Altınızda çalışan memurlar bundan cesaret alıp devleti soymazlar mı? Onlar yolsuzluk yaparsa söyleyeceğiniz laf kalır mı?
Doğrusu Ecevit ve Yılmaz bu konuda dürüst davrandılar sayılabilir. Enerji Bakanlığı'nda yolsuzluk ortaya çıkınca bürokratları bıraktılar... Hayali bir jandarma komutanının peşine düştüler. "Darbe oluyor" yaygarasıyla dikkati başka yöne çekmeye çalıştılar. Rüşvetçileri dolaylı olarak korumaya aldılar.
Bu süreçte çok dikkati çeken... Bülent Bey yolsuzlukları gizlemek için Mesut Bey'e canla başla destek verirken... MHP'nin bu işlere hiç bulaşmaması...
Bülent Bey Mesut Bey'i ve partisini kurtarayım derken DSP'nin ve solun "dürüst" imajını da aşındırıyor. Böylece diğer partilere ve özellikle MHP'ye çalışıyor...
Üstad'ın sağ siyasete hizmetleri sayılmayacak kadar çok...
Habertürk'ten bir haber...
Nevşehir'in Kozaklı İlçesi Belediye Başkanı Günay Özcan, hakkında çıkarılan "kız kaçırdığı" şeklindeki dedikoduları, belediye hoparlörlerinden yaptığı konuşmayla yalanlamış. Özcan hoparlörden halka:
- Sevgili vatandaşlarım, vallahi de billahi de kız kaçırdığım yalandır! diye seslenmiş...
Keşke Ecevit ve Yılmaz da böyle davransalardı. Keşke onlar da:
- Vallahi de billahi de Enerji Bakanlığı'nın içinde yolsuzluk yoktur, şeklinde bir yalanlamaya gitselerdi. Çok daha inandırıcı olurlardı!
"Bu iddianın arkasında darbeciler var" gibisinden bir gündem saptırmacasına gidince başlarına iş aldılar.