Gerisini Aksiyon dergisinden okuyoruz:- İstanbulu felce uğratan kar fırtınasının yaşandığı gün, aslında İstanbullular erkenden uyarılacaktı. İstanbula 120 km. uzaklıktaki Çatalcanın İhsaniye köyünün Kuştepe mevkiinde kurulan devasa radar, (22 Ocak) fırtınasından önce çalışmaya başladı. İstanbula yaklaşmakta olan fırtına bulutları takibe alındı. Kar yağışının hangi saatte ve İstanbulun hangi semtinde başlayacağı hesaplandıktan sonra valilik, belediye uyarılacak, ardından meteorolojik ihbar yapılacaktı... Ancak fırtına başlamadan birkaç saat önce, beklemedik bir şey oldu. Ankara ile bağlantı koptu. Veriler kesildi. Radarın üzerine 5 defa yıldırım düştü. 3 milyon dolarlık teknoloji harikası radarın parçaları yüzlece metrelik uçurumdan aşağıya saçılmıştı. Son iki yıldırımla radarın kalkanı ve kubbesi delindi. İstanbul ilk kez New Yorktaki gibi ilk kez erken uyarılacaktı ama olmadı...Bu satırları bize gönderen Prof. Miktat Kadıoğlu diyor ki:- Sen meteoroloji bilimi ile uğraşacaksın, 3 milyon dolarlık meteoroloji radarı kuracaksın ama üzerine bir paratoner koymayacaksın! Pes. Devlet Baba, tanesi 3 milyon dolara meteoroloji radarları sipariş ediyor, bunlardan birini de İstanbul yakınına yerleştiriyor... Başbakan Erdoğan, Kıbrıs konusunda gazetecilerin sorularına yanıt vermemiş... - Kaptırdık koskoca adayı, mı deseydi... Arif Ayhan Türkiyedeki kahvehane sayısı 123.000 iken, kütüphane sayısı yalnızca 1430 imiş... Üstelik de... Kahvehanelerin tamamı dolu olduğu halde, kütüphanelerin çoğu boş... Okumadan, öğrenmeden, bilgilenmeden, düşünmeden yaşanır mı? İşte onu kanıtlamanın peşindeyiz! Ahmet Önen Parka giymenin moda olduğu yıllarda söylediği bir şarkıyla uğurlayalım Sevgili Cem Karacayı...... Küçük kardeşi bu yıl Siyasala gidecek Paltoya para yok ki o da parka giyecek Ananın gözü yaşlı delikleri dikecek Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka Selam ve sevgiyle Parkasıyla vurulmuş yatar iken buldular Dört hain kurşun değmiş delik deşikti parka. Münihte her yıl düzenlenen "Güvenlik Konferansı" nın 40ıncısı geçen hafta sonunda yapıldı. Konferansı izleyen Ali Kılıç dostumuzun notlarına göre... ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve İngiliz, Fransız, Alman, Rus savunma bakanları dahil 45 ülkeden 300 uzmanın katıldığı toplantıda ağırlıklı olarak Ortadoğu, Irak ve Afganistan sorunları tartışıldı. Bir ara da Türkiyenin AB üyeliğinin sözü geçti. Türk Savunma Bakanı Vecdi Gönül tam bu noktada söz alarak oturduğu yerde 28 saniye (dakika değil saniye) süren bir konuşma yaptı. Türkiyenin bütün görüşü 28 saniye içinde söylenen 5 cümleden ibaret kaldı... Gönülün rekoru... Varsayalım ki Rauf Denktaş bugün görüşme masasında Kofi Annandan planı esnetmesini istedi ama olumlu yanıt alamadı. Denktaş bunun üzerine masaya oturmadan geri döndü. Bu durumda ne olur, ne gibi gelişmeler yaşanabilir? Eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürele göre:- İçimizdeki bazı kişilerin çizdiği kara senaryo yaşanmaz. Tam tersine Türk tarafı dayatmayı kabul etmemekle Rum yönetimi altında azınlık durumuna düşmekten kurtulmuş olur. Dahası, 1 Mayıs 2004 sonrasında, Annan Planı yerine daha esnek bir çerçeve içinde müzakerelerin başlamasının yolu açılmış olur.- 1 Mayıs 2004te Rumlar ABye tam üye olacak: O tarihten sonra bugünküne göre daha avantajlı pozisyonda olmazlar mı? - Rumların ABye Aralık 2003te tam üye olmaları gerekiyordu. Ancak Kıbrıs sorunu çözülmediği için tarihi AB, 1 Mayıs 2004e erteledi. Mayısa kadar da çözüm olmazsa ABye tam üyeliklerinin daha da ileri bir tarihe ertelenmesi benim için sürpriz olmaz. -1 Mayıs 2004ten sonra Türkiyenin bir AB ülkesinin toprağını işgal etmiş ülke konumuna düşeceği iddialarına ne dersiniz? - İşgal altındaki toprak, BMnin bir ülkeyi barışı bozan devlet olarak ilan etmesiyle mümkündür. Bizim için böyle bir suçlama şimdiye kadar ne BM ne ABde söz konusu olmadı. Dünya yıkılmaz Süleyman Demirel, "AKP Kıbrıs işinde devleti unuttu" demiş. Önemli değil... Esas devlet; Amerika Birleşik Devletleri devrede... m.asik@milliyet.com.tr Haıldun Ertem