Başbakan Bülent Ecevit ve yardımcısı Mesut Yılmaz bugüne dek Genelkurmay Başkanı ve diğer askerlerden gelen sert hatta incitici müdahaleleri bile büyük bir sükunetle içlerine sindirirken... Dün birden celallenip "Hukuk" ve "demokrasi" demeye başladılar...
Nedir olay? Enerji Bakanlığında 5 yüksek bürokratın gözaltına alınması olayıyla ilgili "Bir Komutan" ın:
- Düğmeye Enerji Bakanı Ersümer değil biz bastık, deyişi..
Ve peşinden şu sözleri:
- Bundan böyle pisliğe, rüşvete bulaşan kim varsa üstüne gitmeye kararlıyız... Bu olay PKK ile mücadele kadar önemli. Rüşvet çarkını ortaya çıkarmak için uğraşıyoruz. Devletin hayati stratejik kararları satılıyor... Çoçukların geleceği satılıyor...
Bir generalin bir gazeteye bu şekilde demeç vermesi hukuk ve demokrasi adına eleştirilebilir. Ecevit ve Yılmaz'ın, "Komutan"ı ve gazeteyi eleştirmesi olağan görülebilir. Ne var ki iki liderin, bugüne dek çok daha keskin müdahaleler karşısında susup daha küçük dozajlı son demeci böylesine yüksek sesle eleştirmesi yadırgatıcı...
Sanki...
Askerlerin "demokrasiye" müdahalesinden daha çok "yolsuzluklara" müdahalesine kızmış gibiydiler!
***
Bu bağlamda Mesut Yılmaz soruyor:
"Siyasetçiyi, siyaset kurumunu devamlı karalayanlar, sorunların mevcut siyasi kadrolarla, mevcut partilerle çözülemeyeceği propagandasını yapanlar, sorunun kaynağında siyasetçiyi gösterenler, neyin özlemi içindeler? Yeniden askeri yönetimlerin mi?"
Cevap: Hayır Beyefendi! Dürüst ve temiz siyasi kadroların...
Okur mektuplarının öylesi var böylesi var... Şu aşağıdaki gibisi de var. Birlikte okuyalım:
...Merhaba güzel insan,
Nasılsın dilerim iyisindir. Yazılarını ilgiyle ve severek okuyorum.
Bu arada geçmiş bayramını ve yeni yılını kutluyorum. Benim senden aptalca bir ricam var. Umarım kızmazsın. Ben bu Mayıs'ta düğün yapacağım. Ve daha şimdiden bir sürü borcum var.
120.000.000 maaşla çalışıyorum. Bu maaşla bırak evlenmeyi geçinemiyorum bile. Sizden biraz para isteyeceğim. Ne kadar olursa, azlığı ve çokluğu önemli değil. İnan beş milyona bile ihtiyacım var.
Umarım beni anlarsın ve de şöyle sağlıklı bir ortamda çalışabileceğim ikiyüz elli üçyüz milyon maaşla bir iş bulabilirsen inan çok mutlu olurum. H. Ergün Türkiye İş Bankası Hesap No:0214426
Fiorentina’nın internet sitesinde bir taraftarın mesajı var:
- Hayatta futbol herşey değildir. Ama Fiorentina benim için herşeydir...
Gebze'de kurulu Türkiye Sanayi Sevk ve İdaresi Enstitüsü, İşçi Bulma Kurumu aracılığıyla "eski hükümlü personel kapsamında" bahçıvan aradığını duyuruyor... Başvuracakların 18 - 25 yaş arasında, en az ortaokul mezunu ve bilhassa da "kız kaçırma" hükümlüsü olması isteniyor... Neden özellikle "kız kaçırma" suçu?... Enstitü yetkililerinden Şebnem Şahin anlatıyor:
- Biliyorsunuz, yasa gereği eski hükümlü kontenjanından personel çalıştırma zorunluluğumuz var. Bu ilanı o yüzden verdik. "Kız kaçırma" biliyorsunuz en hafif suçlar arasında.. Daha ağır başka suçlardan hüküm giymiş kişiler başvurmasın diye "kız kaçıranlara" özellikle seslendik...
(Alternatif Nasihat)
Ey oğul, ne yaptın ettin, bir kez daha beylik koltuğuna oturmayı başardın.
El verenlerin sağ olsun!
Şimdi zil takıp oynamak sana, öfkelenmek seçmenine
Güceniklik bize, gönül kırmak sana
Uyarmak bize, kulak ardı etmek sana
Yanılmak, aldanmak bize, omlet yapmak için orman yakmak sana
Bedel ödemek bize, Parti batıran zeka özürlü yüksek politikalar sana
Ey oğul
Bundan böyle de bölmek sana
Birlik - uyum düşleri bize
Savaş üstüne savaş kaybetmek sana
Ceremesini çekmek bize
Ey oğul
Sabretmeyi unut, inanacak enayi bulursan
Tek başına iktidar ninnileri söylemeye devam et
Zinhar hırsına gem vurma
Kapıkulu delegelerinin ipine sarıl. Onların gönüllerini hoş et.
Hoş et ki, partinin kalan ömrü de tezelden tükenip gitsin!
Böl bölebildiğince; böldüklerini bir kez daha böl, hizipçiliğin şanındandır.
Altı okun yükünden kurtul.
Zinhar Cuma'larda boy göster
Herkesin şeyhi, tarikatı var, nazar etme
Senin de olsun...
LAFORİZMA
Yok yenilikçiymiş, yok gelenekçiymiş...Şuna; yeni gerici, eski gerici deseniz daha doğru olmaz mı beyler!..
Cihan Demirci
Üniversite affıyla İstanbul Hukuk Fakültesi'ne geri dönen öğrenciye "kimlik kartı" yerine aynı boyutlarda bir karton parçası vermişler... Bakın üzerinde ne yazıyor:
(.......) İşbu kart, kesinlikle kimlik kartı niteliğinde olmayıp sadece sınavlara ve İ.Ü. Beyazıt Kampusu'na giriş hakkı bahşeder..."
Öğrenci, kendisine bu kartı "bahşeden" yönetime minnet borcunu nasıl ödeyeceğini bilemiyormuş!
Hortumcular toplam 30 milyar doları hortumlamışlar.Yıllarca komünizm tehlikesiyle korkutulduk...Sonunda "Hortumizm"e teslim olduk.
Derya Derin