Brezilya dönüşü Deniz Baykal Esenboğa Havaalanı'nda partililer ve milletvekilleri tarafından çiçeklerle karşılandı.
Bu özel karşılamanın sebebi, Genel Başkan'ın Brezilya'da yapılan Sosyalist Enternasyonal'de Başkan Yardımcılığı'na seçilmesiydi... Olay, CHP'nin internet sitesinde "son seçimlerdeki başarının sonucu" olarak takdim edildi...
Kimi gazeteler haberi "Baykal'a büyük onur" başlığıyla verdi.
Baykal, havaalanında:
- Bunun altında CHP'nin doğru politikalarının yarattığı etki ve saygınlık var, diye konuştu...
Tabii ki CHP'nin Sosyalist Enternasyonal'de saygınlığının artışı hepimizi sevindirir. Ancak CHP eski Genel Sekreteri Tarhan Erdem'in Radikal'deki yazısından öğreniyoruz ki olay hiç de abartıldığı gibi değil... Sosyalist Enternasyonal'in tam 22 (yazıyla yirmi iki) başkan yardımcısı varmış...
Bir başka dostumuz şu belgeyi ikledi:
- Erdal İnönü üç dönem bu görevde bulundu. Eğer isteseydi daha da fazla kalabilirdi ama artık yeter deyip çekildi."
Bu arada Kemal Derviş'in kurultayda büyük zafer kazandığı yolundaki söylentilere karşılık bir dostumuz Derviş'in "Parti Meclisi seçiminde 55. sırada" yer aldığını anımsattı...
Ya pankartları açanlar savunmalarında "Biz orduyu Irak için göreve çağırmıştık" derlerse...
AKP'li Dengir Mir Mehmet Fırat, "Cumhurbaşkanı Sezer bir resepsiyonla laikliği koruyacağım diyorsa komik olur" demiş.
Dengir Bey bu konudaki derin tecrübelerini Sezer'e nakletsin o zaman...
YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile ayaküstü sohbette Cumhuriyet'e saygı yürüyüşünde açılan "Ordu göreve" pankartlarını konuştuk. Prof. Gürüz bu olayın açık bir provokasyon olduğu düşüncesini paylaşıyordu. Peki arkasında kim vardı, provokasyon kimin adına düzenlenmişti?
Gürüz, "Anlamak kolay"dedi. "Bu provokasyondan kimler kazançlı çıktıysa onlar adına düzenlenmiştir."
Bu provokasyonla ilgili savcılık soruşturması açılmaması da ilginç. Neden acaba?
İki küçük not... Birincisi İzmir'den Mete Neptün'den:
- Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik kakafoniden söz etti. Onun kastettiği sözcük kaka değil kakofonidir. Yunanca Kako (kötü) ve Foni (ses) sözcüklerinden oluşur.
Başbakan Erdoğan bir süre önce Belçika'da "Oğlunuzu da Irak'a yollayacak mısınız?" sorusuna "böyle spesifik sorular sormayın" yanıtını vermişti. Okurumuz sayın Ercüment Akat, "Başbakan herhalde spekülatif demek istedi" diye düzeltiyor.
Bekir Coşkun dünkü "Nasıl ünlü gazeteci olunur" başlıklı yazısında dünden bugüne ünlü olmanın koşullarını anlatırken son durumu şöyle özetliyor:
"... Şimdi yeni bir dönem...
Cumhuriyete ve onun değerlerine, kurumlarına, kavramlarına saldırmak, küfretmek, aşağılamak...
Bu, gazetecileri "ünlü" kılıyor.
Artık ne gelirse dilinize...
Cumhuriyet ve kurumlarına saldırırsanız "demokrat ve ünlü gazeteci" oluveriyorsunuz.
Sizi baştacı ediyorlar... Öneminiz artıyor..."
***
Son hedef malum; Cumhurbaşkanı Sezer...
Eleştiriler, hezeyanlar, hakaretler, iftiralar...
Resepsiyonla ilgili bir protokol hatası bunca öfkenin sebebi olamaz...
İktidar yanlıları Sezer'in Anayasa'ya aykırı yasaları veto etmesini, 2B gibi talan yasalarını geri çevirmesini, vergi barışında Albayraklar'a çekilen kıyağı fark etmesini ya da kadrolaşmanın önünü kesmesini affedemiyor...
Ötekilerin derdi ise AKP'ye ve ABD'ye yalakalık...
Çünkü Sezer, Türkiye'nin Irak macerasına sürüklenmesine de taş koydu.
Laik Cumhuriyet'i "Tarikat cumhuriyeti"ne dönüştürme operasyonunun önündeki en büyük engel bir yandan da...
O Çankaya'da, Anayasa'nın, hukukun, demokrasinin, dürüstlüğün güvencesi olarak bulunuyor.
Bu muhalefet çoraklığında, iktidara oy vermemiş yüzde 65'lik halk kitlesinin temsilcisidir aynı zamanda...
Sezer'i hırpalamak, halkın bindiği dalı kesmektir.
Dünkü gazetelerde vardı.. Fatih Terim "Beşiktaş'ı önce yoracağız, sonra vuracağız" demiş. Bir arkadaşımız "Bu Karadenizli taktiği" dedi ve bu taktiği ilk keşfeden iki Karadenizlinin öyküsünü aktardı...
Temel kahvaltıda önündeki zeytini yemeye çalışıyor ancak bir türlü çatalı zeytine batıramıyormuş. Dursun almış o çatalı eline, hop diye zeytine batırmış. Temel durumu açıklamış:
"Zeytini ben yordum, sen yakaladın."
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024