İsmet Sezgin yıllar önce Aydın’ın köylerini dolaşırken bir kahveye girip oturmuş. Ceketini çıkartıp sağa sola bakınmış. Asacak yer bulamayınca etrafındaki köylülere dönmüş:
- Ağalar şunu asacak bir çivi yok mu? Hikaye bu ya... Köylü gülümsemiş:
- Beyim bu memlekete çivi mi çaktınız da çivi arıyorsunuz?
Fıkrayı öğle yemeği sohbetinde ANAP’lı Aydın Belediye Başkanı Hüseyin Aksu anlatıyor. Niye mi anlatıyor...
Denizli bakan çıkaramadığı için hayıflanıyordu. Aydınlılar ise Adnan Menderes’in ardından Nahit Menteşe, İsmet Sezgin, Cengiz Altınkaya, Yüksel Yalova gibi bakanlar çıkardığı halde bunların faydasını görmediği düşüncesindeler. Başkan Aksu fıkrayla onu anlatıyor.
TIR gölgesindeki halk sohbetinde Aydınlılar kişisel dertlerinden çok Ankara’ya ateş püskürüyor. Karayağız bir delikanlı:
- Ankara’dakiler önce altlarındaki lüks arabaları bıraksınlar, diyor, adam iş yapsın da buraya yalınayak gelsin. Biz onu omuzumuzda taşırız...
Aslında her gidilen yerde dertler aynı yöne yığılıyor... Vatandaş hükümetten adeta nefret eder hale gelmiş. Parlamentoya güvenini yitirmiş. Cumhuriyet Meydanı’nda sohbet sürerken bir hanım okurumuz:
- Arkanıza dönüp şu koca binaya bir bakın, diyor...
Binanın kocaman iki katında MHP İl Merkezi tabelası görünüyor... Altında Saadet Partisi... Yanında Anavatan Partisi...
- Yeni oluşum değil doğru oluşum istiyoruz...
Aydın’da bir tek sinema var. Tiyatro yok. Gençler milletin kahvelerde vakit öldürmesinden yakınıyor. Peki kahve işletenler durumdan memnun mu? Ne gezer... Sultanhisar’da bir kahve garsonu anlatıyor:
- Geçen yıl çay 100 liraydı, yine 100 lira... Geçen sene tüp 4 milyondu şimdi 14 milyon...
Denizli ekonomik faaliyetin canlı olduğu bir kent. Hemen yanı başındaki Aydın ise fabrika fakiri... Neden öyle? AY TV muhabiri Serol Sarışından özetliyor:
- Aydınlı 5 kişi bir araya gelince sefahat yapar, Denizlili 5 kişi bir araya gelince fabrika kurar...
Sadık Atay beyefendinin açıklaması ise şöyle:
- Aydın efesi tek tek oynar... Yani... Aydınlı birlik olmayı, ortak iş yapmayı sevmez. Son 4 günde gezdiğimiz 4 ilde vatandaş ortak olarak şu siyasi talepleri öne sürüyor:
- Siyasi Partiler Yasası değişsin... Seçim Kanunu değişsin. Milletvekili dokunulmazlığı kaldırılsın...
Derken aralarından birisi atılıyor:
- Yahu bu sistemden yararlananlar sistemi değiştirir mi?
Söz bu noktaya gelince herkes susuyor... Tek çare örgütlenmek, diyor biri, ama örgütleneni de anasından doğduğuna pişman ediyorlar...
Yurdumuzun güzelim insanları fena halde köşeye sıkıştırılmış. Krizden çıkış yolu arıyor, bulamıyorlar... Bakalım ne olacak bu oyunun sonu...