Melih Aşık
Kocaman bir kitap yazmış İngiliz... Adını
"Kadın Tavlamakta Makyavelist Kurallar" koymuş... Altına
Nick Casanova imzası atmış. Makyavelist doktrinde amaca ulaşmak için her türlü şeytanlık ve ikiyüzlülük mübahtır malum... Kitapta bu tür makyavelist taktiklerle kadın tavlamanın yolları anlatılıyor.
Kadınlar genellikle duygulu erkeklerden hoşlanır... Bir kadına duygulu olduğunuz havasını vereceksiniz... Bu iş
"Ben çok duyguluyumdur" gibi duygusuz bir cümleyle olmaz. Ya neyle olur? İşte kitaptan, kadınlara duygulu olduğunuz havası verecek örnek cümleler:
- Erkekler de ağlamalı... Zaman zaman ben de ağlamışımdır...
- Bence boks spor olmaktan çıkartılmalı!..
- Dün akşam kıyıda güneşin batışını seyrettim... Muhteşemdi...
- Apartman dairelerini sevmiyorum... Bütün hayalim bahçeli bir evde oturmak...
- Birçok homo arkadaşım vardır...
- Çocukları çok severim... Onlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki...
- Çevre gönüllüleri derneğinin kurucu üyesiyim... Temiz bir çevre için kendimi birşeyler yapmak zorunda hissediyorum...
- Bir kadının dış görüntüsü hiç önemli değil... Benim için önemli olan iç güzelliği.
- İnsan evden temelli ayrılana kadar ne yazık ki ana ve babasının kıymetini anlayamıyor...
- Hayvanat bahçeleri bence insanlık dışı bir olay... Hayvanları demir parmaklıklar arkasında görünce o kadar üzülüyorum ki...
- Gençliğimde tatillerde sırf yardım amacıyla körler okulunda çalışırdım. İmkanım olsa da şimdi de çalışsam..
Her kadın duygulu erkekten hoşlanmaz. Bazıları da "maço" (kereste tip) adamlara ilgi duyar. Kitap diyor ki:
- Eğer karşınızda böyle bir kadın varsa yukardaki cümleleri ters çevirip söyleyin...
Galatasaraylı
Piç Hasan (affedersiniz ama lakabı böyle) dün telefonda abi sana bir takım haberlerim var diye söze girdi...
NTV Televizyonunu dinlemiş...
Ali Şen verdiği demeçte "Fenerbahçe bu yıl başarısız oldu. Bunun en büyük sorumlusu benim. 3 Mayıs'ta Fenebahçe Stadındaki 90'ıncı yıl kutlamasında referandum yapacağım. Tamam mı devam mı diye soracağım. Taraftarlar "devam" derse devam edeceğim. Futbolda her türlü başarısızlığı göze alıp önümüzdeki yıl da Federasyon ve Merkez Hakem Komitesiyle mücadeleye devam edeceğim" demiş... Piç Hasan:
- Abi bütün Galatasaraylı taraftarları 3 Mayıs'ta Fenerbahçe stadına götürüyorum, dedi...
- Ne yapacaksınız?
- Ali Şen'e "Devam " diye bağıracağız.
Adı üstünde piç Hasan işte... Muzip hergele... Bir türlü susmuyor:
- Abi duydun mu Fenerbahçe parfümünden sonra şimdi de piyasaya Fenerbahçe şampuanı çıkıyormuş...
- Duydum ne olacak?
- Slogan şimdi yerine oturdu...
- Ne gibi?
- "Ali Şen Başkan Fenerbahçe şampuan..."
- Lafı artık noktala, ne diyeceksen bir cümlede söyle Hasan...
- Fenerbahçeye şampuanlar liginde başarılar diliyorum abi... Son sözüm bu..
Başta Başbakan Erbakan olmak üzere, 75'i Refah Partisi, 6'sı Büyük Birlik Partisi, 26'sı Doğruyol Partisi, 42'si Birleşik Sosyal Demokrat Parti, 35'i de İşçi Partisi'nden toplam 184 milletvekili Cannes film festivalini izlemek üzere dün sabah özel bir uçakla Fransa'ya gitti. RP Genel Başkanı ve Başbakan
Necmettin Erbakan, hareketten önce Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, Cannes film festivalinin dünyanın en önde gelen kültür-sanat olayı olduğu hatırlatarak şöyle dedi:
"
Bir kısım çevreler bu gezimizi, özellikle de benim 25. kez Cannes'a gitmemi eleştiri konusu yapmaktadırlar. Sanatın insan ruhunu ne denli incelttiğinden ve geliştirdiğinden bihaber bu çevrelere tek tavsiyem, bu yıl 1 milyona yakın yurttaşımızın bu muhteşem sanat olayını yerinde izleyecek olmasındaki derin manayı kavramaya çalışmaları ve büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün, sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir, sözünü anımsamalarıdır."
***
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
İ. Melih Gökçek, "Tükürürüm ben böyle sanatın içine" dedi.
İ. Melih Gökçek, dün Berlin dönüşü, Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin seyahatiyle ilgili sorularını yanıtlarken şöyle konuştu:
"
Hepinizin bildiği gibi Berlin'e, Ankara Müzik Festivali için temaslarda bulunmak üzere gitmiştim. Dostum, Almanya Cumhurbaşkanı Roman Herzog, beni havaalanında karşıladı ve Berlin Senfoni Orkestra'sının konserine götürdü. Amacı, bu orkestrayı bana izletip, Ankara Müzik Festivali'ne davet etmemi sağlamaktı. Ayaklarım kırılsaydı da gitmez olsaydım. Orkestra değil, tam bir teneke topluluğu! Mozart bunları dinleseydi, üzüntüsünden ikinci kez ölürdü. Aynen bizim 50 yıl önceki Dinar Belediye Bandosu...Konserin ikinci bölümünde artık dayanamadım ve Roman'a, derhal beni buradan götür, dedim, yoksa tutamayacağım kendimi, tüküreceğim hepsinin suratına... Bu Berlin Senfoni Orkestrası gelsin de bizim Sultanbeyli Senfoni Orkestrası'nı bir dinlesin, Mozart nasıl çalınırmış görsün. Yazık, çok yazık, harcadığım zamana yazık."