Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Melih AŞIK

Time Dergisi 20'inci Yüzyıl'ın en önemli 100 kişisini seçmek için bir kampanya açtı. Basınımız da bu kampanyaya ilgi gösterdi; Hürriyet başta olmak üzere gazeteler okurlarını "Haydi oylar Ata'ya!" sloganıyla Time'a oy göndermeye çağırdı. Bayılırız böyle zahmetsiz kampanyalara... Ağırlığımızı derhal koyarız. Nitekim Time'ın yarışmasında Atatürk dün birinci sıraya oturdu. Onu Reagan, Churchill, Roosevelt, Hitler, Madonna, Dace Whitmer, Steve Wozniak gibi isimler izliyor. Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var ki, onu da 19 yaşındaki Mersinli okurumuz Kenan Hakan Özel, çektiği faks notunda belirtmiş:
- Aşağılık kompleksi ve Amerikan hayranlığı bizi, Atatürk'ü Madonna ile kıyaslama seviyesine düşürdü, diyor Hakan Özel, şu listedeki isimlere bakın, Atatürk onlarla aynı kefeye konulacak bir lider mi? Acaba Atatürk'ün 20'inci yüzyıldaki yeri konusunda kuşkumuz mu vardı? Oy zorlamasıyla Time Dergisi'nin kampanyasında Atatürk'e daha iyi bir yer sağlarsak onu yücelteceğimizi mi umuyoruz?
Okurumuz haklı... Atatürk'ün buna ihtiyacı yok. Ancak anlaşılan bizim Atatürk'e layık olamadığımız gibi bir kompleksimiz var. Ki, yersiz de değil. Son örneği... Özbekistan'dan Türkiye'ye bilgi ve görgüleri artsın diye gönderilen 2 bin Özbek öğrenciyi RP'liler şeriatçı yapmaya kalkışınca bu öğrenciler geri çekilmiş. Özbek Cumhurbaşkanı İslam Kerimov diyor ki:
- Atatürk'ün Türkiyesi İslamcı bir partiyi, Necmettin Erbakan'ı nasıl iktidara getirdi anlamadım. Biz modern Türkiye'yi örnek aldık. Siz bizi şaşırttınız.
Gelin de mahçup olmayın... Zaten... Atatürk'ü Time Dergisi'nin sıralamasından önce Türkiye'de yerli yerine oturtabilseydik, 2 bin yılında bir önceki yüzyılın sorunlarını yaşıyor olur muyduk?..

Aslında sevimli ve tonton bir adammış yaşlı profesör... Ancak bir adeti varmış ki özellikle kız öğrencileri çileden çıkarıyormuş. Ders aralarında öğrencileri dinlendirmek için fıkra anlatırken kadınları iğneleyen esprileri özellikle seçiyormuş... Örneğin...
- Evin ön kapısında karınız bağırıp çağırıyor, arka kapıda köpek havlıyor. Önce hangi kapıyı açarsınız?
- Arka kapıyı... Çünkü kapıyı açınca köpek susar...
Bu tür fıkralara deli olan kız öğrenciler sonunda ortaklaşa bir karar almış... Yaşlı profesör bir kez daha kadın aleyhtarı fıkra anlatırsa topluca sınıfı terkedecekler. Derken...
Profesör kızların bu kararını duymuş. Ertesi gün sınıfta ders arasında sıra fıkraya gelince demiş ki:
- Tayland'da fahişelerin çok iyi para kazandığını duydum. Geceliği 2 bin dolarmış...
Kızlar daha laf bitmeden sınıfı terketmeye başlamışlar. Profesör arkalarından bağırmış:
- Boşuna acele etmeyin hanımlar... Tayland'a yarından önce uçak yok...

Nurettin Sözen'in İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında durdurulmuş olan İstanbul Dolmabahçe'deki Gökkafes geçenlerde aniden hareketlendi, yavaş yavaş boy atmaya başladı. Ne oldu, ne değişti, derken basına "Danıştay açılan davayı iptal etti, inşaatın önünde engel kalmadı" yollu bir açıklama yansıdı. Derken geçenlerde Beyoğlu Belediye Başkanı Nusret Bayraktar'ın Belediye Meclisi'ni "olağanüstü" topladığı ve "Ne yapacağız?" tartışması açtığı duyuldu. Toplantı sonundaki açıklama şöyleydi:
"Biz bu inşaatı 6 kez mühürledik. Yıkım için Çevik Kuvvet'ten destek bekliyoruz. Yıkım konusunda kararlıyız..."
Fakat ne garip ki... Gökkafes, bu "kararlı" mesajları arasında... RP'li belediyecilerin gözleri önünde 3 kat daha yükseliverdi... Son göz attığımızda 23 katı bulmuştu. Arkadaşımız Aydın Arıcıoğlu, konuyu eski İstanbul Belediye Başkanı Nurettin Sözen'le konuşuyor:
- RP'li Bayraktar yıkımda kararlı görünüyor Sayın Sözen?
- Çok fazla anlamı yok. Yıkım gerekiyor idiyse, bugüne kadar neden yapmadılar? Bu bina onların gözünün içine baka baka yükselmedi mi? Bir yandan göz yumuyor, öte yandan "Yıkacağız" diyor ve tamamen politik davranıyorlar. Belediye Meclisi toplantısı da anlamsız. Çünkü Meclis'in işi değil bu. Kent içinde hukuka aykırı yükselmiş bir binanın yıkımı gerekiyorsa Belediye Başkanı böylesi bir "istişare"ye gerek duymadan yıkar...
- İnşaatın sahibi Süzer'ler, kendi lehlerine Danıştay kararı olduğunu söyleyerek yıkma girişiminin yasadışı olacağını söylüyorlar...
- Koruma Kurulu, bu binanın Taşkışla hizasını geçemeyeceğine dair karar vermiştir. Bunu değiştiren hiçbir karar olamaz; kanun dahi değiştiremez bunu. Ayrıca Danıştay, sadece bu bölgeyle ilgili Belediye Meclisi'nin planını iptal etti. O planı iptal etmiş olması, Süzer'lerin Koruma Kurulu ve Bakanlar Kurulu kararına aykırı olarak bu binayı istedikleri gibi yapmalarına olanak sağlamaz. Bu binanın ruhsatı da iptal edilmiştir. Açıkçası, şu an ruhsatsız bir inşaat bu. Ama tüm bunlara rağmen şimdiden Taşkışla'yı geçmiştir.
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bu konuda sorumluluğu nedir?
- Nihai kararı verecek olan İstanbul Belediye Başkanı ve Meclisidir.
***
Gökkafes, sahipsiz kent İstanbul'da bir ruhsat ve kaçak inşaat abidesi olarak yükseliyor... RP'li belediyeler bu işte kafeslendi mi? Yoksa inşaat sahibiyle birlikte halkı mı kafesliyorlar? Kararı yukardaki satırları okuyanlar verecektir.

Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr