Belkıs Tarman Torunoğlu Hanım mektubunda anılarını aktarıyor:
... Babam, 1931 yılında, o günkü deyimiyle "Ziraat Umum Müdürü" görevinde bulunuyordu. Bir gün Atatürk'e yakın bir zat gelip, Paşa'nın zirai bir alet istediğini belirtmiş ve Orman Çiftliği'ne gönderilmesini istemiş. Babam:
- Bu şekilde olmaz, yazılı ve imzalı bir istek olmalı, yanıtını vermiş.
Birkaç gün sonra Atatürk, Ziraat Bakanlığı'nı teftişe gelmiş. Babam tanıştırıldığında sormuş:
- Benim imzam olmadığı için isteği geri çeviren müdür bu bey mi?
O akşam babam eve kararından emin ama biraz tedirgin dönmüş.
O devirde Atatürk milletvekili adaylarını tek tek inceler, meslek ve kişilik açısından uygun olanlarını saptarmış. Adana'ya sıra geldiğinde
- Benim imzam olmadığı için evrakı geri çeviren o müdürü bu ile milletvekili yapalım, bizim böyle dürüst ve kanuna saygılı kişilere ihtiyacımız var, diyerek babamı listeye almış.
Bu şekilde Adana milletvekili olan babamın bu öyküsünü sonraki yıllarda Atatürk'ün yaveri Muzaffer Kılıç beyden dinlemiştik...
***
Bugün de milletvekillerini liderler saptıyor. Ama ilkeleri ve ülke çıkarlarını her şeyin önünde tutanlar değil, tam tersi niteliklere sahip olanlar rağbet görüyor.
Çocukların öğretmenlerine değil de mahallenin bitirimine öykünmesi sonumuzun başlangıcıydı...
2007 yılından sonra Çankaya'da resepsiyon krizi olmayacakmış. Tabii çünkü o tarihten sonra davetlere kadın çağrılmayacak...
Başbakan Erdoğan AB ilerleme raporundaki eleştiriler için "sudan bahaneler" demiş.
Doğru... Adamlar açıkça, "Siz bilim ve teknoloji çağını türban tartışmasıyla heba ediyorsunuz, AB'de işiniz ne?"
falan demeliydiler.
Baykal, CHP'nin türban tartışmasında
taraf olmayacağını söylemiş.
Birileri Baykal'a "Türban, CHP Genel Başkanı olmak istiyormuş" desin...
Bakın nasıl taraf oluyor o zaman!
Superonline firması Akmerkez'deki Schlotzsky's Deli Restaurant'a kablosuz internet kolaylığı sağlamış. Bir yandan yemeğinizi yerken bir yandan taşınabilir bilgisayarınızla kablosuz olarak dünyaya bağlanabiliyorsunuz.
"Koç.net" daha da fiyakalı bir hamle yapmış. İstiklal Caddesi'ndeki direklere 30 metre aralıkla cihazlar yerleştirilmiş. Cadde üzerinde bir kahve ya da lokantaya girebilir, taşınabilir bilgisayarınızı açar, erişim kartını takar, bütün dünya ile kablosuz haberleşebilirsiniz. Sistemin benzeri sadece New York, Londra ve Paris'te mevcut... Bravo atılımın sahiplerine...
Hükümet hortumcuların üzerine fena gidiyor. Damardan giriyor, kasıktan çıkıyor. İnanmıyor musunuz? Hürriyet'in dünkü haberini okuyalım:
"Atatürk heykeli açılışı için Meksico City'ye gelen Devlet Bakanı Güldal Akşit, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, turistik Cancun kentine gelince batan TYT Bank'ın sahipliği ile adını duyuran Lapis Holding'in yetkililerince ağırlandı.
Apel Çelik'in sahibi olduğu Lapis'in yetkilileri, üç bakan ile eşlerini havaalanında karşıladıktan sonra hazırlanan limuzinlerle heyetten ayırarak özel bir restorana yemeğe götürdüler.
Ertesi gün de üç bakan ile eşleri yine Lapis Holding'in Cancun'daki temsilcilerince ayrı özel bir program yapılarak ağırlandı..."
***
Şimdi de Milliyet'te 27 Kasım 2002 tarihinde, yani bu iktidarın göreve gelmesinden hemen sonra yayımlanan Nedim Şener imzalı habere göz atalım:
"TYT Bank yönetici ve sahiplerinin yargılandığı dava nihayet sonuçlandı...
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 1997/ 155 dosya numaralı davada bankanın yüzde 67 ile hakim hissedarı Apel Çelik hakkında hileli iflas nedeniyle 3.5 yıl ağır hapis cezası verildi.
...bilirkişi raporunda Apel Çelik'in 300 milyon doları aşan tutarda krediyi sahibi olduğu Lapis Grubu şirketlerine aktardığı ve bankanın batmasına yol açıldığı belirlendi..."
***
Peki yukardaki karardan sonra ne oldu? Yargıtay davayı, ek iddianame bulunmadığı için, usulden bozdu. Dava İstanbul 6. Ağır Ceza'da yeniden görülüyor. Apel Çelik'in hem davası hem yurtdışına çıkış yasağı sürüyor. TYT Bank'tan Lapis'e aktarılan 300 milyon dolardan haber yok. Meksika'dan haber var... AKP iktidarının bakanlarını Meksika'da Türk Büyükelçiliği değil Lapis Holding ağırlıyor... Kurulan "düzeyli ilişki" elbet mahkemelere de mesaj niteliği taşıyor.
Eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, "Denktaş geçmişte yaşıyor" demiş.
Bayan Albright neden Ermeni tasarıları gündeme geldiğinde geçmişte yaşamaktan söz etmiyor?
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024