Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, geçen pazar günü üniversiteye girişte imam hatip ve diğer meslek okullarının önünü açan tasarı için kesin konuştu:
- Tasarı gelecek hafta Meclis'ten geçecek, hayırlı olsun.
Bu sözler geçen pazartesi günü Hürriyet'te yayımlandı.
Ne rektörlerin tepkisi, ne TÜSİAD bildirisi, ne kimi köşe yazarlarının eleştirisi... Hiçbir şey iktidarı yolundan çevirememişti.
Aynı gün Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ bir soru üzerine imam hatiplerin çoğaltılmasına karşı rahatsızlıklarını ortaya koydu.
Yelkenler suya indi.
Dünkü gazetelerde de Tayyip Erdoğan'ın meselenin çözümünü rektörlere bıraktığı belirtiliyor ve şu sözleri yer alıyordu:
- Acelemiz yok...
Oysa üç gün önce Hüseyin Çelik "Acelemiz var, ÖSYM kılavuzu basılacak, YÖK'ü bekleyemeyiz" diyordu.
Bu ülkede demokrasi neden dikiş tutmuyor? İşte bu yüzden...
İktidarlar kendilerini biraz güçlü hissettiğinde demokratik kurumları, kuralları, yasaları dinlemiyor... Ancak asker konuşunca etkileniyor.
Bu durum doğal olarak askeri siyasetin içine itiyor.
Başbakan şu anda TÜBİTAK'ı yasadışı yoldan siyasete bağlamaya çalışıyor.
Bilim adamları ne yapsın?
Bilimin siyasetin oyuncağı yapılmasına göz mu yumsun?
Yoksa Genelkurmay'ın yolunu mu tutsun?
Aradaki çözüm, yani demokrasinin yolu tıkanınca insanlar çaresiz kalıyor.

Filler daima doğada olduklarından küçük ama bir pire hep olduğundan büyük çizilir.


İstanbul Üniversitesi'nin Baltalimanı'nda bir tesisi var... Burada yurtdışından davet edilen konuklar ağırlanıyor, konferanslar düzenleniyor, öğretim üyeleri lokantasından yararlanıyordu. Tesis, 1994 yılından beri İstanbul Üniversitesi'ne hizmet ediyordu... Maliye Bakanlığı dün İÜ'ye gönderdiği bir yazıyla tesisin 15 gün içinde boşaltılmasını istedi. Tesis, Acil Eylem Planı doğrultusunda satılacakmış.
Bu satıştan gelecek para yüzlerce öğretim üyesinin yararlandığı bu tesisin sosyal faydasından önemli olabilir mi? Amacın intikam olmadığına kim inanır?

Türkiye'de tek gözü görmeyen yurttaşlara sürücü belgesi verilmiyor. Aynı durumda olanlar Avrupa ülkelerinde B sınıfı sürücü belgesi alabiliyor. Ve bu belge ile Türkiye'de taşıt kullanabiliyorlar... Tek gözlü bir yurttaşımız Avrupa'dan ehliyet alırsa Türkiye'de araç kullanabilir. Ama Türkiye'den bu belgeyi alamaz. İşte bu yüzden birçok tek gözlü yurttaş ülkemizde trafiğe ehliyetsiz çıkıyor. Tek gözlü yurttaşların oluşturduğu Monder adlı dernek yetkililere soruyor:
- Böylesi daha mı sağlıklı?

Gözümüzün gördüğüne mi inanacağız, Alpay'ın anlattıklarına mı? Beckham penaltıyı kaçırınca gitti adama teşekkür edecek yerde bağırıp çağırdı. Yüzünün ifadesinden iltifat etmediği belliydi. Soyunma odasına giderken de Beckham'ın gözünün altına parmağını batırmış. Fotoğrafı yayımlandı.
Alpay maçtan sonra küçük bir özür dilese gerilim azalabilirdi. Tam tersine gerilimi tırmandırdı. İngiliz Futbol Federasyonu olaylarla ilgili soruşturma başlatırken bizim Futbol Federasyonu olayı araştırmadan Alpay'ın arkasına geçti. Bizim medya da çoğunlukla Alpay'ı destekleyince olay milli mesele haline geldi.
Alpay maçtan sonra kendini savunurken:
- Beckham penaltı atmaya giderken küfretti, demişti...
Dünkü gazetelerde yayımlanan demeci daha dokunaklıydı:
- Beckham yüzüme tükürdü ancak tükürüğü ay yıldıza isabet etti...
Ne var ki Alpay'ın bu anlattıklarını ondan başka gören yok...
Eğri oturup doğru konuşalım ve soralım... Alpay'ın yaptığını Türkiye'de oynayan bir yabancı futbolcu yapsaydı acaba tepki ne olurdu?
Gaziantep Başkanı Celal Doğan anlatmıştı. Brezilya Futbol Federasyonu hal ve gidiş notu iyi olmayan futbolcuların dış ülkelere transferine izin vermiyormuş. Günümüzde futbolcu bir ülkenin büyükelçisi aynı zamanda...
O zarafette olmalarını beklemek hakkımız...

Para her şeyi yapar diyen para için her şeyi yapar.


İngiltere milli maçında İngiliz milli marşı çalınırken kimi seyircimiz ıslıkladı. Bir başka ülkenin milli marşına saygı, kendimize olan saygımızın uzantısıdır aslında... Bunu akıl edemeyenlerimiz bu kadar çok mu?
Erich Fromm'un bir sözünü ekleyelim onlar için:
"Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi sen de başkalarına yapma..
Başkasına yaptığın her şeyi aslında kendine yapmış oluyorsun."