Dubai'de ticaret yapan okurumuz Ali Eskiocak'ın görüşlerini dün "Arap Dünyası" başlığıyla aktarmıştık. Okurumuz Türkiye'nin savaşçı politikaları sürerse Arap ülkelerinin mal boykotu uygulayabileceğini yazıyordu... Birçok okurumuz ise Arap Dünyası'nın aynada önce kendine bakması düşüncesinde. Dr. Muhittin Acar, "Arap kardeşlerimiz öfkelerini önce terörün müsebbiberine ve Afganistan'a bomba yagdiran ulkelerin hükümetlerine yöneltsin" uyarısında bulunurken Besim Bektaş ve Celal Kartal notlarında Arap ülkelerini önce "Amerikan silahlarını ve Avrupa mallarını boykot etmeye" çağırdılar.
Dışişleri Bütçesi'nde yer değiştirmeler için 18 milyon dolar ayrıldığina ilişkin haberimiz konusunda Dışişleri Sözcüsü Hüseyin Diri"z arayarak bilgi verdi:
- Bakanlık bütçesi yapılırken dolar 680 000 TL'sıydı. Dövizdeki sıçrama dış harcama bütçesinde doğal olarak küçülme yarattı. Söz konusu 18 milyon dolar, bakanlık dış teşkilatının yılın sonunu getirebilmesi için harcanacaktır.
Merak edenler için belirteyim... Yer değiştirmek için bir diplomata yapılan ödeme, ortalama 2500 - 3000 doları geçmemektedir.
*"Hareket etmeyen, zincirlerinin farkına varamaz."
Anonim
Mesut Yılmaz' ın son Almanya gezisini izleyen Kanal - D muhabiri Kerem Kırçuval, Berlin Eyalet Parlamentosu'nun Türk kökenli üç milletvekiline soruyor:
- Siz de devamsızlık olur mu? Olursa, devamsızlık yapan milletvekillerine ne gibi yaptırım uygulanır?
Milletvekilleri soruyu şöyle yanıtlıyorlar:
- Bizde devamsızlık pek olmaz. Çünkü devamsızlık yapan milletvekili katılmadığı her oylama için 100 Mark ceza yer.
Aynı ceza bizde de uygulansaydı köşeyi dönmüştük herhalde...
"Ekonomik suça ekonomik ceza" "Rahmetli"nin icat ettiği bir kavramdı... Bu gerekçeyle büyük yolsuzluk, dolandırıcılık, hırsızlık yapanlar hapisten kurtarıldı. Komik para cezalarıyla idare edildi. Formül günümüzde de işliyor. Hukukun Egemenliği Derneği Başkanı Avukat Erdem Akyüz, dünkü sohbette söz bu konuya geldiğinde şu basit soruyu sordu:
- Ekonomik suça ekonomik ceza vereceksek, aynı mantıktan hareketle tecavüz suçuna da tecavüz cezası vermemiz gerekmez mi?
*"Zenginlik gübredir. Yalnızca saçıldığında yararlı olur."
Çin sözü
Boşaltılan bankalardan götürülen 18 - 20 milyar doları bugün açlık sınırındaki halkımız vergilerle, zamlarla kuruş kuruş ödüyor. Bu parayı geri alması gereken Hükümet ne yapıyor? Çete davalarını DGM'lerden alıp normal mahkemelere sevketmeye çalışıyor. Nedir bunun anlamı?
Hukukçu dostumuz soruyu cevaplıyor:
- Banka hortumlama davalarına da bakan 1 No'lu DGM'lerin savcıları, en az bir yıl mesai harcayarak 15 - 20 bin sayfa tutan iddianameler hazırladılar. Yargılamalar başlamış ve belli bir aşamaya gelmişti ki, şimdi bütün bunlar sıfırlanıyor. İş yükü daha az olan DGM savcılarının bile bir yılda hazırlayabildiği bir iddianameyi, iş yükü çok daha fazla olan normal mahkeme savcılarının ne kadar zamanda hazırlayabileceğini... Yargılamanın da ne kadar süreceğini varın siz hesap edin. Hemen hatırlatayım... 1994'de batan TYT, İmpeks Bank, Marmara Bank'ın davaları hala sürüyor. Henüz 1 kuruş geriye alınabilmiş değil. Davalar zaman aşımından tek tek düşüyor...
- Çözüm sizce ne olmalıydı peki?
-Zekeriya Temizel, bir yıl kadar önce, ya DGM'lerden biri örneğin 1 No'lu DGM'ler yalnızca bu davalara tahsis edilsin... Bu mahkemelere uzman savcı ve hakimler atansın... ya da Ağır Cezalar'dan biri bu tür davalar için ihtisas mahkemesine dönüştürülsün, demişti. Ama iktidar bunların hiçbirini yapmadı. DGM'lerin görev alanlarının sınırlanması düşünülebilir. Ancak daha önce hortumlanan paraların geri alınmasını sağlayacak düzenlemeler de yapmalıydı.
NOT: Sabah Başyazarı Güngör Mengi dün sütununda DGM'lerin görev sınırı içine çekilmesini savunuyordu. Konu uygar bir dille tartışılabilir. Ancak patronların savunması için tetikçi cibilliyetsizliğinden medet ummak manzarayı çok hazin hale getiriyor. Gazeteciliğin dip sınırı da mı kalmadı?
Laforizma
Milletvekilleri Sezer’i Cumhuriyet Bayramı’nda kutlamaya gelmemişler.
Bayram harçlığı vereceğini söylese hepsi koşa koşa gelirdi...
Cihan Demirci