Profesör Baskın Oran, Tarih Vakfı'nca Mehmet Ali Aybar anısına düzenlenen "Dünden Bugüne Ulusal Bağımsızlık Anlayışımız" Sempozyumu'nda, yaşadığımız şu sıcak günlerde anlamı daha da belirginleşen ilginç bir saptama yaptı:
- Yaşadığımız topraklar üzerinde kurulmuş tüm devletler, Bizans ve Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti de dahil, çok önemli iki kurala riayet etmek kaydıyla ayakta kalabildiler:
1- Bölgede hiçbir büyük devletin "rakipsiz" olarak hakim olmamasına çalışmak,
2- Kendisi işgal tehlikesi altında olmadıkça başkalarının savaşına girmemek...
Ve Enver Paşa sayesinde Osmanlı İmparatorluğu bu ilkeden koptu; hepimizin çok iyi bildiği gibi bu da imparatorluğun sonu oldu...
Prof. Oran, bu noktada, Cumhuriyetin 75 yılı aşan tarihine dikkat çekiyor:
- Türkiye de bu denklemi; 1- Batı ile Batı karşıtları arasında denge kurarak, 2- Batı'nın tek bir kanadına kapılanmadan, "Batı Avrupa" ile "Amerika" arasında bir denge kurmaya çabalayarak yürüttü ve Batı'yı bu şekilde sınırlamaya çalıştı...
Şimdi girilen yol, bu mu?... Üzerinde düşünmek gerekiyor...
Talibanı önce var ettiler şimdi yok ediyorlar. Aile içi sorun çözülüyor.
M.Taş
ABD kendini vuran teröristlerin cezalandırılmasını bir "uluslararası mahkeme" ye havale etseydi... Suçu sabit görüldüğü takdirde Bin Ladin'i Taliban'dan o mahkeme isteseydi. Taliban vermediği takdirde BM Güvenlik Konseyi görürdü hesabı. O süreçte ABD haklı ve güçlü olurdu.. Ne var ki Sam Amca silahı hukuka tercih etti. Teröristi yakalayacağım diye dünyanın en fakir ülkesinde terör estirmeye başladı. Gece vakti şehirler üzerine fırlatılan füzelerle terörist mi avlanır? Yoksa masum çoluk çocuk mu? Akılsız kovboy kendine yönelik yeni terör olaylarına gerekçe hazırlıyor. Farkında değil...
Yıktılar ikiz kulelerimi
Yıktım kerpiç kulelerini
Bush Laden
Başkan Bush'a sormuşlar:
"Harekƒt başladıktan sonra sizi ilk kutlayan kim oldu?"
Bush:
"TBMM Başkanı Ömer İzgi..." demiş.
"Ne dedi?"
"Allah razı olsun" dedi. "Siz Afganistan'a saldırmasaydınız, maaş zammından dolayı, burada halk bize saldıracaktı!"
Can Ozan
Daha iki gün önce "Afganistan'a asker göndermeyeceğiz" diyen Ecevit dün gündemin ısındığı saatlerde sorulan soruya:
- Türkiye'den birşey istenmedi henüz, yanıtını verdi...
Bu sözlerin tonlaması, "İstenirse vereceğiz" hatta "İstense de versek" havasındaydı... Akşama doğru da NATO'nun 5'inci maddesi bakanların imzasına açıldı. Asker istenirse anında göndermek için hazırlıklar başlatıldı.
Türkiye'de askerler ve halk savaş istemiyor... Çünkü bu savaşın kanıtları çürük. Amaçları ve hedefleri kuşkulu. Amerika gerçekten teröre karşı kendini savunmak için mi, yoksa petrol bölgelerindeki egemenliğini güçlendirmek için mi manevralanıyor? Kimse bilmiyor? Bundan sonraki hedef neresi? Meçhul...
Bu kadar meçhulle dolu bir savaşa girilir mi?
Böylesi savaş bizim savaşımız olabilir mi?
Ne var ki, kaderini ABD'ye bağlamış Ecevit iktidarının ABD'nin peşinde sürüklenmekten başka alternatifi kalmamış durumda... Ekonomi iflasın eşiğine gelmiş. Satacak birşey kalmamış. Bu durumda akıllarını belli ki: "Amerika asker istese de versek, gençlerimizin kanını satıp birkaç kuruş kazansak" fikri çeliyor... Savaşın Irak'a sıçramasının getireceği ilave felaketleri görseler de engel olacak güçleri kalmamış görünüyor...
***
Türk halkı bu görevin kendine düştüğünü görmeli... Tek tek olsun; dernekleri, basını, meslek örgütleri, üniversiteleri, partileri aracılığıyla olsun, ABD'nin karanlık savaş hamlelerine karşı çıkmalıdır. Çoluğumuzu çocuğumuzu seviyorsak, onları silah ve petrol tekellerinin karanlık hesaplarına kurban etmek istemiyorsak sesimizi yükseltmeliyiz. ABD'yi daha fazla ilerlemekten, savaşı Irak ve başka ülkelere sıçratmaktan sadece halkların ve aydınların muhalefeti caydırabilir. Bu gücü kullanmalıyız.
Global savaş başladı!..
Küreselleşmeden, füzeleşmeye gelindi sonunda desenize!..