Akrep burcunun doğum gününü kutlarken ünlü "akrep" lerden bazılarını anımsayalım diyoruz...
Indra Gandhi - François Mitterand (26 Ekim 1916) - Bill Gates (28 Ekim 1955) - Prens Charles (14 Kasım 1948) - Demi Moore (11 Kasım 1962) - Björk (21 Kasım 1965) - Albert Camus (7 Kasım 1913) - Grace Kelly (12 Kasım 1929) - Dostoyevski (11 Kasım 1821) - Claude Monet (14 Kasım 1840) - Boris Becker - Bo Derek (20 Kasım 1956) - Alain Delon (8 Kasım 1935) - Simon Le Bon (27 Ekim 1958) - Julia Roberts (28 Ekim 1967) - Jodie Foster (19 Kasım 1962) - Carl Sagan (9 Kasım 1934) - Hillary Clinton (26 Ekim 1947) - Marie Curie (7 Kasım 1867) - Pablo Picasso (25 Ekim 1881) - Leonardo di Caprio (11 Kasım 1974)
Saatlerin geri alınacağını duyan Temel gitmiş kol saatini satın aldığı dükkâna geri vermiş.
Sait Faik'in "Yazıcılığın Yirminci Senesinde" adlı öyküsünden bir paragrafı, gönderen sevgili Nevin Donat'a teşekkür ederek aktaralım:
" Kişi kendi kendisini tartabilseydi şu edebiyat ve gazetecilik alanında kaç kişi kalırdı? Yirmi senedir yazı yazarım ; iyi kötü. Ne beni överlerse yutarım, ne de söverlerse fazla yüksünürüm.
Hem bana kalırsa yazıcılık işinde, insanın yazıları pek ahım şahım olmasa da zararı yok pek. Elverir ki namuslu olalım: Kalemimizi ne devlete, ne patrona ne de hatta millete (demagoji yapmayı, efkarı umumiye denilen mikrobu kastederek söylüyorum) satalım."
Bir ABD füzesi, Usame bin Ladin'in saklandığı mağaranın girişine düşmüş. İçerdekiler korkuyla sağa sola kaçışırken birden Ladin'in cep telefonu çalmış.
Arayan Bush, özür dilemiş:
- Usame, kusura bakma; füze hedef şaşırdı. Bi daha olmaz!
İnsan Hakları gününde minik bir Alman kızından dinlemiştik aşağıdaki şiiri... Cümle insanlara duyuralım:
Alman serçesi/ Meksika serçesi ile buluşur/ İkisi de ötüşür/ Japon köpeği/ Amerikan köpeğiyle buluşur/ İlk işi koklaşır/ Rus ayısı ile/ Türk ayısı karşılaşır dağda/ Ayı ayı oynaşır/ Yılan be yılan/ Hint yılanı Çin yılanı/ Buluşunca sevişir/ Ey insan oğlu insan/ Şuncacık aklın olsa/ Hayvanlardan ders alsan/ Nerde olsa hayvanlar/ Birbiriyle koklaşır/ İnsan soyundan olan/ Nerde olursa olsun/ Birbiriyle dalaşır...
Amerikalı yazar Gary North, Afganistan'ın bombalanmasına kimsenin aklına gelmeyen bir sebeple karşı çıkıyor:
- Hatırlayacaksınız Başkan Bush, bir zamanlar ciddi "alkol" problemi olduğunu açıkça kabul etmişti. Daha önce sıkı bir alkolikken, 1986'da içkiyi aniden bıraktığını biliyoruz. Bunu yapmak hiç kolay değil. Üstelik Başkan bunu, birçoklarından farklı olarak, terapi seanslarına katılmadan, kendisini buna tam olarak hazırlamadan gerçekleştirdi.
Kolayca tahmin edilebileceği gibi, Başkan şu sıralar savaş dönemine özgü korkunç bir baskı altında. Bu baskıyı nasıl hafifletecek? Savaş dönemi yöneticilerinin bu ağır yükü alkolle hafifletmeye çalıştıklarını biliyoruz. Mesela Stalin, mesela Churchill.. İkisi de alkolikti. Yine bildiğimiz bir şey var: İçkiyi bırakmış olsa bile bir alkoliğin yarın ne yapacağı belli olmaz!.. Başkan Bush'u şu aralar, alkol terapi seanslarında yanında gizli servis ajanlarıyla birlikte düşünebiliyor musunuz: "Hııck! Merhaba. Ben George Bush! ABD Başkanı!"
"Ohh, Merhaba George! Hıckk! N'aber!"
Bunu bir şaka olarak söylemiyorum. Başkan'ın üzerindeki baskının olası sonuçlarından ciddi olarak şüphe ediyorum. Ve o yüzden de kendisini daha da kederlendirebilecek bu bombardımanı bir an önce durdurmasını istiyorum.
Bush yönetimi "asker gönderme" kararı için teşekkür etmiş...
Nazik adam... Bizden asker istedi diye neredeyse biz teşekkür edecektik oysa...
Cihan Demirci
