Basın ve muhalefet "İstifa" diye tempo tutuyor.
Vatandaş istifa bekliyor.
Sayın Enerji Bakanı'nda hareket yok.
Zordur insanların alıştıkları koltuklardan kalkması. Üstelik bir kere kalktılar mı başlarına ne işlerin açılacağı belli olmaz.
Osmanlı tarihinde ünlü bir Şeyhülislam vardır: Feyzullah Efendi... Tüm yakınlarını devletin en iyi yerlerine yerleştirmiş. Devlete hortumu dayamış. Malı götürüyor. Dört bir yandan "Çekil" çağrısı geliyor. Oralı olmuyor. Tarihçi Naima bir gün karşısına alıp uyarmaya çalışmış. Dinlemiş dinlemiş Feyzullah Efendi. Ve sonunda demiş ki:
- Bizim durumumuz Akdeniz'de fırtınaya tutulmuş gemiye benzer. Kurtuluş kıyısına çıkabilmek için rüzgarın önüne düşmek zorundayız. Eğer makamdan uzaklaşırsak kıskançlara üstün gelme olanağı sağlarız. En iyisi ölünceye kadar dayanmaktır...
Doğru.. Sayın Demirel koltuktan kalktı, bakın yakınlarının başına neler geldi. Enerji Bakanı da bir kez kalkmaya görsün.. Kimbilir neler dökülür ortalığa...
En iyisi ölünceye kadar dayanmak.. Peki Feyzullah Efendi dayanabilmiş mi?
Ne gezer? Birinci Edirne Vak'ası adı verilen ayaklanmada kelleyi kaybetmiş... Ölüsü günlerce sokaklarda dolaştırılmış...
Davos toplantısında Türkiye "Fırsatlar ülkesi" ilan edilmiş..Tabii ki namussuzlar için...
Yazar Stephen Leacock'ın Amerikalı ve İngiliz siyasetçilerle ilgili tespitini okuyunca Türkiye'de İngiliz tipi siyaset izlendiğini anlıyoruz. Şöyle diyor Leacock:
- Amerikalı siyasetçiler para için hiçbir şey yapmazlar, İngiliz siyasetçiler parayı alır yine hiçbir şey yapmazlar...
Artık "bomba" gibi bir haberimiz var demek de sakat hale geldi..!
Cihan Demirci
Ankara Sanayici ve İşadamları Derneği ASİAD'ın toplantısında Başkan Cengiz Bozbeyoğlu işadamlarına kelepçe vurulmasından yakınıyordu... Gazeteci Cüneyt Canver dedi ki:
- İyi ama Sayın Başkan, siz yıllardır şaire, yazara, ona buna kelepçe takılmasına, suçsuz insanların itilip kakılmasına hiç ses çıkarmadınız?..
- Haklısınız, dedi Başkan, bundan sonra ceza kanununu da okuyup bu konularda da hassas olacağız...
Güneydoğu'da çok sevilen... Çok güvenilen... Geleceğine umutla bakılan bir Emniyet Müdürü 5 yardımcısıyla birlikte hain bir tuzak sonucu katledildi. Ailesine, yakınlarına çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyoruz.
Olay saatinden bu yana kimi kuşkular dile getiriliyor. Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın zırhlı arabayı halkla arasındaki perdeyi kaldırmak için kullanmadığı haberi kesinlik kazanırken, suikastçilerin nasıl olup da Emniyet'e o kadar yaklaştıkları, nasıl olup da yakalanmadan kaçtıkları hala meçhul.
Hatta ve hatta... Hizbullahçı olup olmadıkları da...
Dünkü hüzünlü cenaze töreninde bir siyasetçi konuşuyordu:
- Terör hep olacak... Buna kendimizi alıştırmalıyız...
Peki neden? Neden adam gibi yaşamak varken kendimizi buna alıştıralım. Neden bir avuç haramzade rahat yaşayacak diye tüm toplum diken üstünde yaşasın? Neden insanımız terör piyasasından beslenen bir avuç haine teslim olsun? Neden 21'inci yüzyılda taş devrinin vahşetine alışmaya çalışacağız?
Bu soruları ısrarla soralım... Ülkeyi yönetenlerden yanıt isteyelim...
Yabancı ülkelerdeki bankalarda unutulan paralar internette yayımlanıyor. Türkiye'den ünlü isimler de yer alıyor listede. Mesela: Ahmet Özal... Malatya Milletvekili Özal ABD'de bir bankada 7 bin 942 dolar unutmuş. Bu parayı alınca ne yapacağını soran gazeteciye:
- Paranın bir kısmıyla borçlarını kapatacağını, kalan kısmını da hayır kurumlarına bağışlayacağını, söylüyor...
Alıyor bizi bir merak... Bir süre önce Emin Çölaşan'ın sütununda yayımlanan Emlak Bankası açıklaması acaba hayal miydi? Ahmet Bey'in Emlak Bankası'na 7,5 milyon dolar borcu yok mu? 7 bin dolar 7,5 milyon dolar borcu kapatır mı?
Sayın Ahmet Özal bir açıklama lütfederse yayımlarız...