Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih Aşık

Refah Partili siyasetçi ve yazarlar olsun, Mehmet Altan, Etyen Mahçupyan, Cengiz Çandar gibi RP doğrultusunda düşünen yazarlar olsun, imam hatip ortaokullarının kalkmasının tek tip insan yetiştirmeye yönelik bir adım olduğunu savunuyorlar. "Tek tip" iddiası, 8 yıla karşı en büyük itiraz noktalarından birini oluşturuyor...
Peki bu konuda herkes tek tip mi düşünüyor? Elbette hayır...
Bakınız örneğin Radikal'de Haluk Şahin meseleye hangi tip bakıyor:
"... Sakın asıl imam hatipleri savunanların bir kısmının gönlünde tek tip insan yatmasın? Kadınların hepsi aynı fabrikadan çıkmışcasına bir örnek örtünmüş, erkeklerin hepsi aynı berberden çıkmışcasına bir örnek sakallı kalabalıklar... Diyorlar ki 15 yaş mesleki yönlendirme ve kabiliyet keşfi için çok geçtir. Bu söylediklerinde haklılık payı olabilir. Ancak bunun imam hatiplerle ilgisi ne? Çocuklar imam ve hafızlığa özel yetenekleri olduğu saptandıktan sonra mı imam hatip okullarına gidiyorlar? Ve dahası: Bugünkü imam hatip ortaokullarında çocukların müzik, dans, güzel sanatlardaki kaabiliyetlerini saptamak için ne gibi çalışmalar yapılıyor?"
Bu ikinci tip bakışa ne dersiniz?

Adam birahanede birasını yuvarlıyor, her bitirdiği bardaktan sonra cebinden bir resim çıkartıp bakıyor, sonra çekmeye devam ediyormuş. Durumu gözleyen yanındaki müşteri dayanamayıp sormuş:
- Bir yakınınızı mı kaybettiniz? Onun resmine mi bakıyorsunuz?
- Hiç ilgisi yok, demiş adam...
- Peki nedir derdiniz?
- Ben böyle karımın resmine bakarak içerim, demiş adam, karım gözüme güzel görünmeye başladı mı kafayı buldum demektir; noktayı koyarım...

TRT 2'de "Ekonomi Dosyası" nı hazırlayan programcı Nazmi Kal'ın dün sütunumuzda yakındığı bakanlardan biri de Zekeriye Temizel'di... Nazmi Kal, Maliye Bakanı Zekeriye Temizel'i iki kez programına davet ettiğini, Bakan'ın ikisinde de mazeret göstererek gelmediğini, ancak Olay TV'nin davetini kabul ettiğini anlatmıştı.
Zekeriye Temizel dün bu konuda bilgi verirken dedi ki:
- İlke olarak televizyon davetlerini kabul etmiyorum. Ancak Olay TV tarafından bakan olmadan önce programa davet edildiğim için, verdiğim sözü yerine getirdim. Maliye konusundaki gelişmeleri yeri ve zamanı geldikçe bütün basın organlarının katılacağı basın toplantılarıyla kamuoyuna açıklayacağım. Bu tavrımın anlayışla karşılanacağını umut ediyorum...
Temizel doğru bir yol tutturmuş. Darısı diğer bakanların başına...

Konuşma iki hafta önce değerli meslektaşımız Doğan Akin'in nikahı sırasında cereyan etmiş. Ancak biz yeni duyduk. O yüzden yeni sayılır.
Nikahta bakanlarla gazetecilerin sohbeti sırasında söz Güneş Taner'in medya önünde konuşmak için "5 bin dolar" istemesine gelmiş. Bir gazeteci bu tavrın halkın haber alma özgürlüğüne karşı olduğunu söylemiş. Bir diğeri Hazine'den sorumlu bir Bakan'ın konuşma fiyatını "TL" ile değil de dolarla belirlemesindeki garipliğe dikkati çekmiş. Derken bu konuşmaları gülerek dinleyen Cavit Kavak şöyle deyivermiş:
- Benim getirdiğim iki dolarlık tişortla meşhur oldu, fiyatını 5 bin dolara çıkardı.
Meğer Güneş Taner'i siyasette üne kavuşturan "No no" yazılı tişortu o zamanlar Amerika'dan Cavit Kavak getirmiş. Güneş Taner de giymiş. Ama hakkını verelim... Mesele o tişortu Amerika'dan getirmek değil sırtta taşıyabilmekti.

Adil düzenciler enflasyonu yüzde 77 düzeyinde aldı... Bir yıl sonra aynı yerde bırakıp gittiler. Anasol daha "Bismillah" derken yaptığı zamlarla oranı yüzde 80'in üzerine çıkardı. Bir tanımı da "kanun koymadan alınan vergi" olan enflasyon fakir kitleleri, çalışan kesimleri oymaya devam ediyor. Türkiye'yi felceden, Refah'ın değirmenine su gibi oy taşıyan da enflasyon ve gelir adaletsizliğidir... Ancak Türkiye bir türlü bu hastalığı tartışamıyor. Bu beladan kurtulacak politikaları hayata geçiremiyor. Acaba birileri hala, "fakir kitleleri siyaseten şeriata ya da sola kaptırmadan soymaya devam etmenin" hayali ve umudu içinde mi? Eğer öyleyse yandık...
Profesör Korkut Boratav'la enfsalyon üzerine konuşuyoruz.
- Bu kadar yüksek enflasyon ülkenin ve halkın kaderi mi?
- Tabii ki değil. Birkaç yıl öncesine kadar enflasyonda bizi sollayan 10-15 ülke vardı, bu sayı bugün bir ya da ikiye düştü. Batı'da ise enflasyon tarihe karıştı. Bizdeki durum çok anormal. Bu daha fazla devam edemez, bir şekilde önü alınacaktır.
- Nasıl?
- Bunu ya biz kendi kendimize yapacağız ya da İMF'nin zorlamasıyla...
- Bunun yolu nedir?
- Enflasyonu önlemenin yolu bellidir. Birincisi Arjantin usulü radikal önlemlerle, yani döviz kurunu tamamen sabitleştirip, altın ve döviz rezervlerine bağlayacaksınız, buna bağlı olarak da hükümetin harcama yetkisini yasal olarak sınırlayacaksınız ya da yumuşak yöntem dediğimiz yolla yapacaksınız. Bizde ufukta seçim göründüğü için hükümet seçimlere kadar radikal yöntemi uygulayamaz.
- Hazine ile Merkez Bankası arasında geçenlerde varılan, ancak hükümetin uyup uymayacağı kuşkulu anlaşma bu yolda olumlu bir işaret sayılabilir mi?
- Sayılabilir...
-Yıl sonu itibariyle enflasyon tahmininiz...
- Türkiye ekonomisi garip bir dengede. Ekonomin yapısı kronik enflasyona alıştı ama yüzde 100'ü aşan enflasyonu kabul etmiyor. Ben bu yılki enflasyonun yüzde 80'ler civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyorum.

Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr